Sıkıntıların varlığı , mutluluklara engel olmamalı… Üzüntü ergeç , sevince dönüşmeli… Hüzün ve coşku kardeşliği ilelebet devam etmeli… Baharların , ilki de , sonu da hayatımızın renkleri arasında kalmalı… Yazı ne kadar çok seviyorsak , kışı da bekleyebilmeliyiz. Ana mı , Baba mı diyenlere tereddütsüz , ikisi de denebilmeli. Erkek ve kızın farketmediği , hayırlı olmasının kâfiliği idrâk edilmeli.Dostların iyi tarafları ön plana çıkarılmalı ama kötü yanları da göz ardı edilmemeli , ladeste olduğu gibi aklımda denmeli … Merhabalar olsun can dostlarım…
Hatırlarmısımız , eskiden lisede kompozisyon dersi vardı. Fen kolu öğrencisi olmama rağmen , ilgi duyduğum bir dersti. İlginin sebebi , genç ve alımlı bir hanım olan edebiyat hocamız , Eribe Hanım’ ın dır diye de düşünüyorum… Bu kompozisyon ve yazma sevgim neticesi branşım olmasa da ,yazı yazabilmeye yatkınlığım ortaya çıkmış olabilir. Demek istediğim , kuvvetli bir alt yapım var. Bunu görüntülü medya hayatımda da biliyordum ama üstüne gitmemiştim. Belgesel programlarımın metinlerini yazmakla sınırlı kaldım , zaten vaktim de yoktu… Eribe Hocam , eğer hayatta ise , Allah selamet versin , ahirete intikal ettiyse de Allah rahmet eylesin… Derdi ki…Giriş kısmı , kompozisyonun vitrinidir. Vitrine iyi mal koyarsanız , müşteri içeri girer…Eribe Hocam , bana iyi öğretmişsin veyahut ben seni iyi anlamışım… Bu durumu ne zaman mı kavradım… Çok değerli bir dostum , dosttan öte kardeşim , Emekli albay Halit Kardeş’ im , olayı dile getirdi. Giriş bölümlerini çok beğendiğini ve özellikle okuduğunu söyledi… Ben de Hoca’ ma layık olmanın gururunu yaşadım… Bu arada psikolojik altyapı olarak adımım “Edip ” oluşunu da yabana atmayalım. Ne demiş Atalar , herkes adıyla müsemma olur…
Haftaya bu gün yeni yılı uğurlayacağız… Epey zaman önce , Gazipaşa Muz Cumhuriyet’ inde yaşayan , emekli TRT ci ve okurum , Nuri Kardeşim’ den bir karikatür almıştım… Mollanın biri diz çökmüş oturuyor. ” Yolsuzluk ” deniyor kılı kıpırdamıyor… “Hırsızlık ” deniyor kılı kıpırdamıyor… ” Yoksulluk , fakirlik ” deniyor gene put gibi… ama , ” Yeni yıl ” dendiğinde , kükrüyor. Müslüman Noel kutlamaz diye… Benden sizlere müsaade. Yeni yıl , bir zaman diliminin başladığı gündür. Bu günü , diğer kutlamalarınız gibi edeplice kutlayabilirsiniz… İşin birde diğer yönü var. Geçtiğimiz senelerde etraflıca yazdığımdan bu sene kısaca hatırlatayım. Esas ismi Nardugan Bayram’ ı olan kutlamalar , Orta Asya Türk geleneğidir. Nevruz’u sahip çıkamadığımızdan , nasıl kaptırmışsak , Nardugan’ı da kaptırdık. Bu konuda , yeterli bilgiye sahip olmayanlar , ” Nardugan ” yazarak arama motorlarından ulaşabilirler. Dünyaca ünlü , Sümerolog İlmiye Çığ Hanımefendi’ nin kaynakları danışmanlık ve bilgilenmek için gayet tatminkârdır…
Her nedense bugün içimden siyaset yapmak gelmiyor… Siyaset olmasa , yazı yazamazsın diyenlerde oldukları yerde duruyorlar. Bende herzaman ki gibi karşınızdayım. Madem öyle , işte böyle diyelim mi…
Yılbaşının , kendine has klasikleri vardır… Bunlardan birincisi , gıdalarla alakalı olanlardır. Eskiden mahalle aralarında hindi sürülerinin dolaştığını hatırlayanınız var mı. Bunların , gezen hindi sınıfına dahil olmak için dolaştırıldıklarını sanmayın. Hemen hemen hepsi , pilavın üstüne kurulmuş vaziyette , sofralarımıza gelirdi. İçleri de envai çeşit gıdalarla doldurulduklarından , sürprizlere gebe olurlardı… Kuruyemiş te , yılbaşı için olmazsa olmazlardandır… Muz , kestane , mandalina mutlaka olurdu…İkincisi , hiç şüphesiz , tombaladır. Tombalanın ne işe yaradığını küçük yaşta tesadüfen öğrenmiştim… Rahmetli Baba’ m kartında çıkan rakamları kapatmazdı. Dolayısıyla hep bizler yani çocuklar kazanır , ilave harçlık sahibi olurduk. Bunun sadece Baba’ ma mahsus olmadığını da hemen anladım. Allah selamet versin Necmettin Cevheri , Eniştem de aynı yolu izliyordu. Sizin anlayacağınız tombala , bizlerin çocukların IMF sı gibi olmuştu… Üçüncü olay , görselimizle alakalıydı. Televizyon… Kimlerin çıkacağı aylar öncesinden konuşulmaya başlanırdı…Kim nereden bilebilirdi ki , o programları çeken , daha sonra da yapan ve yönetenlerden biri olacağımı… Bu konuda , son bir uyarı kadrosunda , hatırlatma. Yiyin için ama israf etmeyin…
Nasıl olsa sonu gelmeyecek mi…
Her güzel şey gibi bitmeyecek mi…
Yazının ortasında çalan müzikti. Söyleyenin kim olduğunu hatırlayamadım. Peki , benim size söyleyeceğim nedir… Hepiniz Yaradan’ ıma emanet olun. Hoşça kalınız…