Bir Ay’ı , tepe noktasından aşmaya gör , sonu çorap söküğü gibi gelir. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Bakın görün , yılbaşı ne tez gelecek , her ulaşmaya çalıştığımız merhale , ömrümüzden törpülediğimiz zaman olarak karşımıza çıkıyor. En azından şu an için , elimizin ayağımızın tutar oluşuna şükretmemiz gerekiyor…Hepinize Merhabalar olsun…
Bu güncel ve tek konuyu , aşırı dolmuş olabileceğiniz gerçeğinden hareketle , kısa geçeceğim. Bir zamanlar Beylikdüzü’nde , çalışkan ve sempatik bir belediye başkanı vardı. Popülaritesi arttıkça , tek adam karşıtı tek adamın radarına girdi. Daha önce kendisi ve Gürsel Tekin’ den kaynaklı tecrübelerini birleştirip , kazanıyacağı gerçeğini de ilave ederek , bu kardeşimizi , Binali-Erdoğan süper ikilisinin önüne attı… Görünen , mükafat gibi olsa da , çiğ çiğ yenilmesini seyretmek ikbali açısından çok zevkli olacaktı… Evde ki hesap ne zaman çarşıya uydu ki… Bu da uymadı… Sadık okurlarım bu yazımı hatırlar , dedikten sonra esasa gelelim. İmam’ ın mahkeme günü aylar önce belli idi. Seyahati bir gün ertelemenin , hiç bir şeyim değistirmeyeceği olgusuna rağmen , sabah Almanya’ ya gidildi. Belli olan kararın açıklanmasından sonra , ayaklar geri geri de gitse Özel uçakla Yurda dönüş gayreti başladı… Müstakbel CB. adaylarından birisi , seçim otöbüsü tepesinde iki yabancı parti başkanıyla başbaşa kaldı… Gerisini değerlendirmeyi , sizlere bırakıyorum. Diğer olanlar yüzlerce defa verildi , daha da verilecek…
Küçükken ne güzel tekerlemelerimiz , melodilerimiz vardı. Bazen tek , bazen de toplu olarak söyler , çok mutlu olurduk. ” Yağmur yağıyor , seller akıyor , Arap kızı camdan bakıyor ” Umarım tamamınız hatırlamıştır. Bunla beraber Ataların sözleri de vardır. ” Bir şeyi kırk kere söylersen başına gelir ” diye… Hatırladığım kadarıyla kırk kere söylemişizdir. Yoksa bu Arap kızların camda işi ne… O zamanlar Arap kızları yokken böyle diyorduk , şu an yer gök Arap kızı. Bunu tarihi bir kehanet olarak mı yoksa istenmeyen bir belâ olarak mı değerlendirmek lâzım bilemiyorum… Bu gidişle , bizler evden çıkamıyacak , Araplar da camlarda ki Türk’ lere beste yapacak duruma gelecek , diyeceğim ama geldi bile… Birde , ” Arap , Arap , ayağıma çorap ” diyerek bilmeden de olsa bu necip (!!!) kavmin neye layık olduğunu söylerdik. Bu tekerlemeyi ; O zamanlar daha , İngilizlerle bir olup , müslüman kardeşlerinin bağırsaklarını deştiklerini bilmediğimiz den , henüz öğrenmediğimiz den , çocukluk içgüdüsüyle söylediğimiz aşikâr…Arap , keşke ayağımıza çorap olarak kalsaydı da , şu an ki gibi başımıza türlü çoraplar örmeseydi…
Geçtiğimiz günlerde CHP , gelecekle ilgili , heyecan katsayısı oldukça yüksek bir program açıkladı. Verilen bazı tarihler , bir ara Sn. Demirel’ in vaat ettiği ” 100 gün ” olayına benzer göründü. İnşAllah , akıbeti ona benzemez , gerçekleşme şansı yüksek olur. Ben şahsi olarak , kesin çizgilerin , politikayla çakışamadığı kanaatindeyim. Bunlar yerine , temayülleri ortaya çıkaran kısımlar ön planda olsa daha iyi olurdu. Tarihler ve süreler , devamlı stres kaynağı olmuş ve yapılacak işleri menfi yönde etkilemişlerdir… Dünya’ ca ünlü ekonomistler den yardım alınacak olması bence problem değil. Alman , Ermeni veya başka bir milletten olması , işi etkilemez. “Yerli ve milli ” olması için illa , Arap , Gürcü , Rum falan mı olması gerekiyordu. Bindiğimiz zırhlı araç , Alman olursa problem yok ta , danışman Alman olursa mı işler karışıyor…
İktidar yalakaları , pardon MV. leri , seçim yaklaştıkça , Ağa’ larına şirin görünüp , gözüne girmek için her yolu deniyorlar. Cevdet Yılmaz diye , siyaset çöplüğünün, mustakbel ve de bayağı havaleli artığı bir kimse , çıkıp , bu şartlarda bile ” Hakikaten , Türkiye iyi durum da ” diyebiliyor… Hadi bu musibet dedi de , vakti zamanında ,bakanlık , başbakan yardımcılığı yapmış bir zat olan Canikli nasıl olurda , ücretlilerin durumu geçen seneden iyi gibi bir saçmalığı dile getirebilir… Aklıma eski İtalya Başbakanı ve RTE nın iyi dostu olan , Silvio Berlusconi geldi… Bu zat , yaptığı yolsuzluklardan dolayı mahkûm oldu. Cezasını çöpçülük yaparak çekti. İş başında ki resmini görünce çok şaşırmıştım ve düşünmüştüm. Böyle bir gelenek bizde olsa , belediyelerin , temizlik personel masrafı sıfıra iner… Her neyse konu O değil , biz adını sevdiğim Cevdet’ e dönelim. Bu kardeşimize ceza olarak 5500 TL verilip ,artık Türkiye ücreti olan , asgari ücretli Aile’ yi bir ay geçindirme cezasına çarptırılmalı…
Yukarıda ki beyanatları , çenebazlarla yarışarak çözemezsiniz. Bir şey bulurlar , mesela sakız geçen sene bir liraydı , bu sene de bir lira , gibi abuk sabuk örneklerle hepinizi sinir edip , zıvanadan çıkarabilirler. Bu yüzden matematiğe müracaat en uygunu… TÜİK rakamları diyeyim de siz ilgili katsayıyla çarpın… Çalışanların , milli hasıladan aldıkları pay %37 ten % 25 e inmiş. Buna karşılık sermayenin , payı , %43 ten , % 54 e çıkmış Halkın geçen seneden iyi olduğunun , resmi ağızdan tasdiki değil mi… Ayrıyeten bu rakamların TÜİK e ait olduğunu tekrar belirtmek durumundayım. Yani en bastırılmış rakamlar olarak değerlendirin. Sürekli büyüyoruz diyenler , kimin büyüdüğünü hepbirlikte görüyor ve bütün hücrelerimize kadar hissediyoruz… Zengini mutlu etmek çok zordur. Ne kadar verseniz , daha fazlasını ister , bir türlü doymaz , tâki karatoprak gözünü doyuran kadar. Fakir ise kanaatkârdır. Ona iki paket makarnaya , her istediğinizi yaptırabilirsiniz diyeyim de , ne demek istediklerimi anlamaya çalışarak yarın ki yazıma ulaşın…
Finali nasıl yapalım… Haykırışlarınız kulağıma kadar geliyor…Saati 17.25 te duranlardan niye hiç ses seda yok… Yoksa birilerini yıkamak , temizlemek için halâ , Haliç’e deterjan boşaltmakla mı meşguller. Derler ya tarih tekerrürdür diye. Üstelik bu tekerrür , uluslararasıdır. Yani , yerli ve milli değildir… Bu çerçevede değerlendirdiğimiz de , ” Örnek ver ” diyenleri bekletmiyelim… Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı , Yunan MV. inin Katar’ dan rüşvet aldığı kesinleşti. Eeee yüzlerce yıl egemenliğimiz altında yaşamanın , bir ceremesi de olacak… Yapılan aramada , bavullar dolusu € bulundu. Bunlar , ayakkabı kutusu olayını aşmışlar… Parlamento hemen azletti , hapisi boyladı… Bana kalsa , bir yerlere büyükelçi yapılsaydı daha uygun olurdu… Böyle hırsızlar , pardon siyasetçiler kolayına mı yetişiyor… Ama hala bir umut var… Derhal ” Bu parayı Klise yaptırmak veya , Heybeliada’ da ki ruhban okuluna bağışlamak için aldım ” deseydi , hem hapisten kurtulur , hem faiziyle geri alır , hemde büyükelçi olabilirdi. Son bir kıyak daha , ayrıyeten vekâlet ücreti falan da istemiyorum. Ayağınız alışsın yeter… “Dış güçler ” her zaman için joker niteliğinde bir laftır…Adalarda gözü olan ve de benim bu görevde kalmamı istemeyen , RTE ve kankası Katar Şeyh’ inin kumpası, de bak neler oluyor… Bunların öğreneceği çooook şeyler daha var çoook , üç beş yüzyıl daha lazım…
Yarına sözleşelim mi. Anlaştık… O zaman , şimdilik Allah’ a emanetsiniz. Hoşça kalınız…