Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

Başöğretmen Atatürk

Başöğretmen Atatürk

Türkler geçmişte kendilerinin bulduğu alfabeyi kullanıyorlardı. Müslüman olduktan sonra Arap Alfabesini kullanmaya başladılar.

Bilenlerin tespitine göre Arap alfabesinin yazım kuralları ve kullanımı zor. Bir başka tespit: Bir ulus kendi kültürel değerlerini bırakır, başkalarının kültürel değerlerini benimserse ve bir de bilime yüz çevirirse; geriler, çöker.

Altı yüz yıllık Osmanlı yıkıldığında halkın okur-yazar oranı çok düşüktü. Bu durum erkeklerde yüzde yedi-sekiz, kadınlarda yüzde, hatta binde bir-iki idi.

Atatürk, Cumhuriyet’in ilk yıllarında konuşmamıza uygun, yazımı kolay olan bugünkü alfabemizi hazırlattı, bu alfabe ile herkesi okur-yazar yapmak için uğraştı. 23 Ağustos 1928 günü Tekirdağ’dan başlayarak 21 Eylül 1928 gününe kadar değişik illerimizde, kara tahtanın başına geçerek halka yeni alfabeyi öğretti. 

1 Kasım 1928’den itibaren yeni alfabenin kullanımı zorunlu oldu. Halkı okur-yazar yapmak için bir taraftan Millet Mektepleri ve Halkevleri açıldı, bir taraftan da çocuklarımızın okuması için yerleşim birimlerine okullar yapıldı. 

Bakanlar Kurulu, öğretime gösterdiği yoğun çabalarından dolayı 24 Kasım 1928 günü Atatürk’e BAŞÖĞRETMEN unvanını verdi. 

Atatürk düşmanlarla yaptığı savaşları kazandığı gibi cehaletle yaptığı savaşları da kazandı. 1923’ten 1938’e kadarki sürede, sadece 15 yılda, okur-yazar oranımız yüzde sekizden yüzde 22’ye ulaştı. Alfabe devriminden doksan dokuz yıl sonra bugün, okur-yazar oranımız yüzde 97 olmuştur. 

 

ATATÜRK VE MİLLİ EĞİTİM

Türkiye Cumhuriyeti milli, çağdaş ve laik ilkeler üzerine kuruldu. Böylesi bir devletin güçlenmesi ve yaşaması için eğitim sisteminin milli, çağdaş ve laik olması gerekirdi. Atatürk eğitimde bunu yaptı. Buraya, Atatürk’ün milli eğitim sistemi ve öğretmenlerimiz hakkındaki sözlerinden birkaçını aktarayım.

Atatürk, 1 Mart 1922 günü Büyük Millet Meclisi’ni açarken yaptığı konuşmasında der ki: 

“Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize görecekleri öğrenimin sınırı ne olursa olsun, en önce ve her şeyden önce, Türkiye’nin bağımsızlığına, kendi benliğine ve ulusal geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla savaşma gereği öğretilmelidir.”

Atatürk, büyük zaferi kutlamak için İstanbul’dan Bursa’ya gelen kalabalık bir öğretmen topluluğuna Bursa’da yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Hanımlar, beyler! Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için yalnız zemin hazırladı. Hakiki zaferi siz kazanacak ve siz sürdüreceksiniz. Ben ve sarsılmaz imanla bütün arkadaşlarım sizi takip edeceğiz ve sizin tesadüf edeceği engelleri kaldıracağız.”

Şu sözler Atatürk’ün 25 Ağustos 1924 günü Samsun’da öğretmenlere yaptığı konuşmadan:

“Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, cumhuriyet sizden fikri hür, düşüncesi hür, vicdanı hür nesiller ister.”

Türkiye dün Atatürk’ün bu mesajlarını uygulayarak bugünkü düzeye erişti. Ancak sonradan Türkiye’nin başına soysuz, akıl ve bilim dışı bir düşünce musallat olunca milli eğitimimiz çürümeye, ulusumuz bilimden uzaklaşmaya başladı.

Şimdi başımızda: “Türkçe öldü. İmam-Hatip Liselerinde Türkçe yasaklansın” diyen bir Milli Eğitim Bakan Yardımcısı var. Bu düşünce bizi kendimizden uzaklaştırıyor, Acemleşmeye (yabancılaşma) itiyor.

Türkiye’de bugün Kuran sesiyle “en iyi fasulye” yetiştiren (!) bir öğrenci kitlesi, bunlara birincilik (?) veren amirler ve kuruluşlar var. Bunun anlamı bilimden yüz çevirmektir. 

Bugün karşınızdaki yönetici, öğretmen ve öğrencilere bakın, Atatürk dönemine rahmet okutuyorlar. Bunların çoğu öğretmenden, ilim adamından, devlet adamından başka her şeye benziyor.

Bugünkü öğretmenlerin çoğu ilkesiz ve güdümlü. Güdümlü ve ilkesiz öğretmenler fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştiremezler. Bu kadrolarla uygarlık yarışı kazanılmaz. 

Uluslar giyinişinden düşünce ve uygulamalarına kadar, her açıdan aydın ve lider kişilerin arkasından giderek yaşarlar ve güçlenirler. 

Bizim en ilkeli, en başarılı devlet adamı ve öğretmenimiz Atatürk’tür.

Bu nedenle Atatürk’ün çok gördüğümüz, 20 Eylül 1928 günü Kayseri’de alfabemizi öğretirken çekilmiş bir fotoğrafını koyuyorum. Devlet adamlığı gibi öğretmenliği de güzel.

Başöğretmen Atatürk’ü saygıyla anıyoruz. 

22 Kasım 2022

Yusuf DÜLGER

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!