Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Siyasetin kör kuyusuna ülkeyi sokamazsınız. Siyasetin kör kuyusuna soktuğunuz andan itibaren yani bir kavga ortamına toplumu ittiğiniz zaman, o toplumda huzur bırakamazsınız. İnsanların düşünceleri farklı olabilir. Farklı düşüncelerin bir araya gelmesi her zaman güzelliktir. İstişare dediğimiz kavramın temelinde de bu yatar. Konuşamayan bir Türkiye var ve Türkiye’yi buradan çekip çıkartmak zorundayız.
İktidar partisine veya Milliyetçi Hareket Partisi’ne oy veren vatandaşlarım olabilir. Onlara niye oy verdiniz diye soru sormadım. Herkesin iradesine saygılıyım. Türkiye’nin bu gidişinden siz de huzursuzluk duyuyorsanız. ‘Ya bu kadarı da olmaz’ diyorsanız, sandığa gidince oyunuzun rengini değiştirmek zorundasınız. Kendiniz için değil, evlatlarınız için değiştirmek zorundasınız. Türkiye için değiştirmek zorundasınız.
Bu coğrafyada terörden en büyük acıları yaşayan Türkiye’dir. Türkiye’yi bu girdaptan çıkartmak zorundayız. Sağlıklı ve tutarlı politikalarla bu girdaptan Türkiye’yi çıkartmak zorundayız ve bunu özgür irademizle yapmak zorundayız. Terörün sağı, solu yoktur bunu da bütün dünyaya anlatmak zorundayız. Terör bir insanlık suçuysa ve hepimiz insanlığa saygı duyuyorsak, o zaman terör konusunda beraber olmak zorundayız. Terör nereden nasıl gelirse gelsin, hangi amacı taşırsa taşısın hep beraber karşı çıkmak zorundayız.
Biz Cumhuriyet Halk Partisiyiz. Biz halkın partisiyiz. Türkiye’yi yeniden inşa etmek istiyoruz. Terörden uzak bir ülke olsun istiyoruz. Her terör olayından sonra çekişme olmasın istiyoruz. Beyoğlu’nda bombalar patlatıldı. İnsanlar hayatını kaybetti. Güvenlik güçlerine teşekkür ediyoruz hemen yakaladı. Asıl sorulması gereken soruyu daha sormadık. Bu terörist sınırdan nasıl geçti? Kim geçirdi bunu sınırdan? Nasıl oluyor da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sınırları yolgeçen hanına dönebiliyor? Siz bu soruyu kendinize sormazsanız ve sınırda gerekli önlemleri almazsanız, teröristlere kapıları aralamış olursunuz.
Terörist dediğiniz sadece bir yönüyle değil, uyuşturucu teröristleri de var aramızda. Gencecik evlatlarımızı, yüz binleri zehirliyor. Onların teröristlerden ne farkı var? Kilolarca değil, tonlarca uyuşturucu bu ülkeye nasıl giriyor? Devleti yöneten biri uyuşturucu baronlarıyla fotoğraf çektirir mi? Doğruyu söylüyoruz. Sokaktaki uyuşturucu satıcısı bunun ilk ayağıdır.
Türkiye öyle bir noktaya geldi ki, uyuşturucu baronlarının, mafya liderlerinin hesaplaştığı bir ülkeye döndü. Türkiye’de oturuyorlar ve kendi aralarında hesaplaşıyorlar. Böyle bir Türkiye’yi kabul etmiyoruz. Huzur içinde yaşamalıyız. Türkiye’yi zehirliyor. Her birimizin sorumluluğu var. Özellikle devleti yönetenlerin bu konuda sorumluluğu var. Akılcı politikalar üretmemiz lazım.
Hepimiz kentlerde yaşıyoruz kırsalda yaşayanımız çok az artık. Nerede yaşarsak yaşayalım doğanın parçasıyız. Siz kentin yeşil alanlarını beton ormanlarına döndürürseniz bu olmaz. Gidiyorsunuz İstanbul’da Kemerköy’de büyük bir alanı imara açıyorsunuz. Niye kardeşim? Bu İstanbul’dan hala ama hala intikam almaktan vazgeçmediniz mi? Ranttan vazgeçmediniz mi? Para gözünüzü doyurmadı mı? Rant, rant, rant nereye kadar? Bu kadar parayı mezara götürmeyeceksiniz. Kefenle gideceğiz. İstanbulluya acıyın.
Yeşil alan yapmak için çaba harcanıyor. Hala vermişler müteahhitlere orayı imara açacaklar. Niçin? çok pahalı daireler olacak. Az kaldı iktidar olduğumuzda ben onlara göstereceğiz. Dünya kadar sorun var, üç beş kişi kazanacak diye bunun hesabını yapıyorlar. Bütün bunları yaparken devletin polisini kullanıyor. Polis bizim polisimizdir, rantiyecinin polisi değildir. Devletin polisini bir avuç rantiye için kullanıyorsunuz. Hiç kimse merak etmesin değiştireceğiz.”