Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

Sakarya’da Yaşananlar

Sakarya'da Yaşananlar

Bu yazıda Sakarya Savaşı’nda yaşanan olayların birkaçını aktarıyorum. Alıntılar, gönlünü yurt ve ulusuna adamış Sn. Kadim Koç’un, “Ankara’nın Kördüğümü SAKARYA Mustafa Kemal Paşa’nın Dehası” kitabından.

“Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi İbrahim Abilof Milli Mücadele yıllarındaki yoklukları şöyle anlatır: Dünya üzerinde aklı başında hiçbir insan, Milli Mücadele’nin bu şartlar altında kazanılacağına inanmazdı. (Türkler) İnanılmaz bir sıkıntı içinde idiler. Fakat hiç kimse borç istemiyor, yokluğunu dışarı vurmayı denemiyordu. (s. 120)

“Askerin çarığı yoktu… çorapla kundura ister… bir kısmı çıplak ayaklı… açıkta… kaputu yoktur… su yoktur… beşte birinin süngüsü yoktur… kılıcı yoktur… elbise % 80’inde yoktur… iç çamaşırı da yoktur…” (s.138-139)

“…Kadınları ve kızları koyun pisliğini sulandırıp, yüzlerine ve saçlarına sürerek hem çirkin hem de kötü kokmalarını sağlamışlar; böylece çok muhtemel faciaları (Yunan askerlerinin namuslarına tecavüzü) önlemişler.” (s. 231)

“Sakarya Savaşı’na yetişmek için Anadolu’nun birçok yerinden kalkan birlikler, günde 40 km yürüyerek Polatlı’ya yetişmişlerdi.” (s. 240)

“Köylü kadınların pişirdikleri yemekleri kağnı ve at arabaları ile gece yarısı alaylara, bölüklere taşımaları, askerin moralini yükselten önemli bir iaşe hizmeti olmuştu.” (s. 247)

“Savaşa gönüllü olarak katılanlar arasında, er rütbeli Bozok (Yozgat) Mebusu Sırrı Bey de vardı. Emri aldıktan sonra atını Polatlı’daki nal ve mıh yapımevine sürdü.” (s. 252)

“10 Eylül 1921 günü Dua Tepe alındıktan sonra Mürettep Kolordu Kurmay başkanı Hayrullah (Fişek) bir akşam yemeği hazırlamıştı. Ortada bir cılız tavuk ile dört-beş dilim siyah ekmekten başka bir şey yoktu. Dünden beri ağzımıza en ufak bir lokma girmemişti. Atatürk Kâzım Bey’e dönerek: “Erlere ne verdiniz” dedi. Mustafa Kemal Paşa: Dün sabah tedarik ettiğimiz buğdayı kavurmaları için birliklere dağıtmıştık cevabını alınca ayağa kalktı ve tavuğa el atmadan yürüdü, biz de onu takip ettik, diğer arkadaşlar da ne tavuğa ne bir dilim ekmeğe el sürebilmişti. O akşam hepimiz aç yattık.” (s. 257-258)

“Kezban Hanım… Savaşın son günlerinde Dua Tepe, Kartal Tepe’nin geri alındığı taarruzlarda hep askerin yanında yer alıyor: “Hiç yakınmadan silahınıza cephane, size ekmek taşıdık, yaralarınızı sardık, ateş altında suyunuzu yetiştirdik, yolunuza saçımızı serdik. Eğer bu sefer kardeşlerinizi kahpe düşmandan kurtarmadan dönerseniz ananız da, babanız da, bacınız da, yavuklunuz da hakkını helal etmeyecektir” diyordu. Kezban Hanım görülmez olmuştu. 14 Eylül 1921 tarihinde Kartal Tepe’nin 300 metre batısında, elinde mavzeri ile bir kayanın dibinde şehit edilmiş durumda bulunarak hemen oraya defnedilmiştir.” (s. 264)

Sakarya Savaşı’ndaki insan kaybımız: 5.713 ölü, 18.480 yaralı, 828 esir, 14.268 kayıp. (Yusuf Dülger; Mustafa Kemal’in İlkesi, s. 225)

Bir bu yaşananları düşünün, bir de bütçemizden aldığı maaşlarla yaşayan, “Kurtuluş Savaşı filan olmadı. Şehirlerin kurtuluşu olmaz. Düşmanlar kendileri gittiler” diyen siyasal İslamcı ekmeksiz İsmailleri düşünün.

 

SARIBAYIR ŞEHİTLİĞİ

01 Ekim 2022 günü Seyitgazi’den Afyon’a giderken meşe ormanlarının arasına kurulmuş bir köy (Sarıbayır) gördüm. Meşelerin gölgesinde biraz dinlendikten sonra köye girdim. Caminin önünde oturan oralı Necmi Kurt’la tanıştım. Buralarda Yunanlılarla savaş olmuş mu diye sorunca şunları anlattı:

“Çok olmuş. Geldiğiniz ormanların bittiği yerde tarlalarımız var. Oraya KARAAĞIL deriz. Orada çok şehit vermişiz. Savaştan sonra 7 yıl kıtlık olmuş. KIRKA’da bir âlim varmış. Dedelerimiz bu kıtlık neyin nesi diye o âlime sormuşlar. Hoca köylülerle KARAAĞIL’A gitmiş. Toprakların üzerindeki şehit kemiklerini toplatmış, bir çukura gömdürmüş. Sonra kıtlık kalkmış. Savaşta akan kanlar yüzünden topraklar uzun süre kırmızı kalmış…” 

Adama sordum: Orası belli mi? 

-Belli. Biz sonra oraya bir mezar yaptık.

-Şehitlik yapmadınız mı?

-İlgililere gidip söyledik. Yapmadılar. Biz de yaptıramadık…

Adamın tarif üzerine Karaağıl’a gittim, mezarı buldum, fotoğraflar çektim. Orada hayvanlar otlatılıyor.  

SARIBAYIRIN İMAMI

Dönüşte köyden geçerken caminin önünde başka bir kişi gördüm. Köyün imamı imiş. Konuyu açtım, Karaağıl’a niye bir şehitlik yaptırmadıklarını sordum. Aldığım yanıta bakın: 

“Köylü camiye ve imamın lojmanına bir kuruş vermiyor ki oraya versin.” İmama canım sıkıldı; Hocam, cami ve Kuran kurslarına yardım toplarken bıkmadınız. Oturduğun lojmanın eksiği varsa kendin yaptır.

İmam sustu. Kendisine: Öncülük yapın, buraya bir şehitlik yaptırın. Orada bayrağımız dalgalansın diyerek köyden ayrıldım. Yönetici, imam, öğretmen olarak, düştüğümüz şu gaflete bakın! Bize insanî ve millî bir eğitim gerek. 

22.10.2022

Yusuf DÜLGER     

 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!