Dünyada her yıl yaklaşık bir milyon 200 bin, ülkemizde de her yıl yaklaşık bin 700 bebek ve çocuğa doğumsal kalp hastalığı tanısı konuyor. Damar, kapak veya kalbin gelişimindeki bozukluklar ile büyük damarların yer değiştirmesi başta olmak üzere, 200’ü aşkın doğumsal kalp hastalığı mevcut.
Acıbadem International Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Umut Karabulut, şu belirtilere dikkat edilmesi gerektiğini açıkladı:
Yenidoğan ve bebeklik döneminde
Doğum ağırlığının ortalamanın altında olması
Emme güçlüğü, emerken çabuk yorulma ve ara verme
Sık ve yoğun terleme
Boy ve kilo artışının yetersiz olması
Okul çağından itibaren
Çabuk yorulma
Efor kapasitesinin kısıtlı olması
Çarpıntı ve göğüs ağrısı gibi şikayetlerin sık sık olması
Dudak çevresinde, el ve ayaklarda ya da tüm vücutta morarma
Karabulut, bu hastalığın henüz anne karnındayken teşhis edilebileceğini söyledi.
Doğumsal kalp hastalıklarının tanısı hamileliğin 18. haftasından itibaren anne karnında ekokardiyografi (ultrason) yöntemiyle konulabiliyor. Bebeklik ve çocukluk çağında da seri kontroller ile teşhis edilebiliyor. Tanıda temel olarak; detaylı anamnez ve fizik muayene, temel laboratuvar tetkikleri, oksijen satürasyonu ölçümü, akciğer grafisi, EKG, EKO (Ekokardiyografi), 24 saatlik ritim takibi (holter), efor (koşu bandı) testi, kardiyak MR, bilgisayarlı tomografi ve anjiyografi yöntemlerinden faydalanılıyor.
Karabulut, tedavide 4 yaklaşımdan faydalanıldığını belirtti.
Doğumsal kalp hastalığının tedavisinde 4 yaklaşımdan faydalanılıyor: Tedavisiz periyodik izlem, medikal tedavi, girişimsel tedavi (anjiyografik yöntemler) ve cerrahi yöntem. “Hangi hastada hangi yöntemin seçileceği tamamen hastaya özeldir” bilgisini veren Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Umut Karabulut, şöyle devam ediyor: “Örneğin siyanotik, yani morarma ile giden kalp hastalıkları daha ağır seyrettiği için bu bebeklerin doğum anında tanısının konulması ve günler, en geç haftalar içerisinde cerrahiye alınmaları gerekiyor. Aksi takdirde bu bebekler akut kalp ve solunum yetersizliği nedeniyle hayatını kaybedebiliyor. Siyanotik olmayan, daha hafif seyirli, örneğin küçük kalp delikleri okul çağına kadar kendiliğinden de kapanabildiği için çocuk düzenli olarak uzun süre izlenebiliyor. Bu periyotta gelişen çarpıntı ile nefes darlığı gibi şikayetlere yönelik ilaçlar da kullanılabiliyor.
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Umut Karabulut, doğumsal kalp hastalığında ‘girişimsel tedavi’ yöntemlerinin de son derece önem taşıdığına işaret ederek, şu açıklamada bulundu:
“Uygun hastalarda kardiyoloji uzmanları tarafından kalbin karıncıkları veya kulakçıkları arasında oluşan delikler anjiyografi ile kapatılabiliyor. Ayrıca ‘aort koarktasyonu’ denilen damardaki daralma stent ile genişletilebiliyor. Bunların yanı sıra akciğer damarı ile aort arasındaki tünel de yine anjiyografi yöntemiyle kapatılabiliyor. Bu hastalıklarda girişim riskli ya da uygun değilse cerrahi yöntemle düzeltme yapılıyor.”
Dr. Umut Karabulur 8 risk faktörüne dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.
Birçok etkene bağlı olabilmekle birlikte, doğumsal kalp hastalığının net bir nedeni yok. Genetik faktörler, hamilelik sürecinde yaşanan sorunlar ve anneye ait faktörler, en önemli unsurları oluşturuyor.
Akraba evliliği
Aile bireylerinde (anne, baba, kardeş) doğumsal kalp hastalığı ve genetik sendrom öyküsü
Hamilelikte radyasyon maruziyeti
Hamileliğin ilk üç ayında geçirilen viral enfeksiyonlar
Genetik hastalıklar
Hamilelikte diyabet olması
Hamilelikte alkol tüketimi
Hekim önerisi olmadan ilaç tüketimi