Sonbahar ile kış mevsiminin en sevilen meyvelerinden olan nar, market ve pazarların tezgahlarını renklendirmeye devam ediyor. Nar A vitamini, bazı B vitaminleri (B1, B2, B6), C vitamini, E vitamini ve folik asit gibi pek çok vitamin içermesinin yanı sıra potasyum, magnezyum, sodyum, kalsiyum, çinko ve demir gibi minerallerden de zengin bir meyve.
Acıbadem Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Sungur, bir porsiyon narın 100 gram ve yaklaşık 80 kalori olduğunu belirterek, “Sağlığımız üzerindeki etkilerinden faydalanmak için her gün bir porsiyon nar tanelerini çekirdekleriyle birlikte tüketebilirsiniz. Ancak diyabet hastası iseniz narı daha az ve kontrollü tüketmeniz gerekir.” dedi.
Tuba Sungur, narın eklem ağrılarına iyi geldiğini belirtti. Yüksek antioksidan içeriğiyle vücutta kronik inflamasyonu önleyebiliyor ve vücuttaki iltihabın azalmasına destek veriyor. Bu etkileri sayesinde eklem ağrılarının hafiflemesine ve artrit gibi eklem hastalıklarının tedavisine katkı sağlıyor.
Sungur, antioksidan kapasitesi yüksek olan nar suyu LDL (kötü huylu) kolesterolü düşürebiliyor ve trombosit aktivasyonunu azaltarak aterosklerozun (damar sertliği) önlenmesine yardımcı olduğunu açıkladı.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Sungur, nar tüketmenin kırışıkları geciktirdiğini vurguladı.
Yaş ilerledikçe vücutta antioksidan üretimi yavaşlıyor. Vücutta antioksidanın azalması da ciltte kırışıklıklara ve hızlı yaşlanmaya sebep oluyor. Nar içerdiği zengin antioksidanlar sayesinde ciltte kırışık oluşumunu geciktirerek yaşlanmanın etkilerini azaltıyor. Narın çekirdeğinde bulunan punisik asit de (omega 3 yağ asidi) cildin nem kaybının azalmasına yardımcı olarak yaşlanmanın etkisini yavaşlatıyor.
Posa, kan şekerini düzenlemeye destek olan önemli etkenlerden biri. Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Sungur, “Nar çekirdeği içerdiği zengin lif sayesinde kan şekerinin dengelenmesine yardımcı oluyor.’’ dedi
Narın içerdiği zengin antioksidanlar vücudu hastalıklara karşı daha dirençli hale getiriyor. Kansere karşı koruyucu etki gösteriyor ve oluşan kanser hücrelerinin çoğalmasının önlenmesine destek veriyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Sungur, “Özellikle nar suyu tüketiminin prostat ve kolon kanserini önleyici etkileri olduğu çalışmalarla gösterilmiştir.” açıklamasında bulundu
Narın içeriğindeki antioksidan bileşenlerin ve özellikle çekirdeğinde bulunan esansiyel bir yağ asidi olan punisik asidin hafızayı güçlendirmek gibi önemli bir işlevi var. Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Sungur, “Bu etkisi nedeniyle narın Alzheimer tedavisinde önemli bir rol oynayacağı düşünülüyor.” ifadesini kullandı.
Narın kabızlığa iyi geldiğini belirten Sungur, açıklamasına şöyle devam etti.
“Yetersiz lif alımı kabızlığın en sık karşılaşılan nedenlerinden biri. Lif oranı oldukça yüksek olan nar kabızlığa iyi geliyor. Sadece narı yemek değil, nar suyu içmek de kabızlığın giderilmesine ve önlenmesine yardımcı oluyor. Ancak çok fazla nar tüketmenin de gereğinden fazla lif alımına yol açıp kabızlık yapabileceği de unutulmamalı.”
Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Sungur, nar tüketirken şunlara dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.
Sungur, şöyle devam etti:
“Narın kabuğunda tanenler yer alıyor. Kabuklu presleme yöntemiyle elde edilen nar suyunun içeriğindeki tanenler sayesinde antioksidan özelliği daha fazla oluyor.
Antikanserojen ve antiinflamatuar özelliğinden faydalanmak için narı çekirdekleriyle birlikte tüketin.
Vitamin değerlerinin kaybolmaması için özellikle nar suyunu bekletmeden için.
Nar, özellikle antikogülan grubu denilen (kan sulandırıcı) bazı ilaçlarla etkileşimde oluyor. Dolayısıyla kullandığınız ilaçların nar ile etkileşimi olup olmadığını mutlaka hekiminize danışın.
Diyabeti olanlar için porsiyon ölçüsü normal bireylerden daha azdır. Diyabet hastalığınız varsa günde yaklaşık 1 çay bardağı nar tanesi tüketebilirsiniz. “