Yazdan günlerin hüküm sürdüğü ,Datça’ dan, Dünya’ nın en güzel yerinden hepinize selâm olsun. Bu günlerde Ankara özlemim baskın hale gelir. Dalların taşıyamadığı yapraklar , sarının ve turuncunun envai tonlarına bürünerek kendilerini aşağı atarlar… Üzerlerine basılma isteğinin tahrikiyle , bizleri adeta yapılacak tek harekete kitlerler… Hepinize Merhabalar…
Kişiye sormuşlar , karşındakini nasıl bilirsin diye , ” Kendim gibi ” demiş. Bu laf bir yede dursun belki yazı bitmeden biryerlerde lâzım olabilir…
Sahibimiz , efendimiz , reyisimiz kısaca herşeyimiz , Avrupa ve Amerikada ki %3-8 aralığında ki enflasyonlar için ” Muazzam şekilde düşük gösteriliyor ” dedi. Neler söylediğinizi duyar gibiyim ama yazamam. Bu laf mutlaka boş yere denmemiştir diyip ufak bir inceleme yaptım. Hiç birinde ikinci bir kuruluş çıkıp ” Gerçek enflasyon bu ” dememiş. Dünya’ da sadece bizim Ülke’ mizde , Ekonomi hocaları bir araya gelmiş ve de gerçek tahminler üretmişler. Meşhûr TUİK’ in %80 dediğinin esasında %180 olduğu hesaplanmış… Yanılmıyorsan rahmetli Sn. Demirel’ in bir lafıdır… ” Enflasyon vatandaşın cebinden para çalmaktır ” demiş. Yerden göğe kadar haklı. Mesela , sizler gerçeği %180 olan enflasyonu %80 e ayarlar bütün işlemleri ona göre yaparsanınız %120 lik bir miktarı , insanların kesesinden , cebellezine yapmış olursunuz… Ekonomiyle alakalı ne kadar alavere dalavere yapılmış , bu yolla halk nasıl fakirleştirilmiş , halk fakirleşirken , kimler zenginleşmiş belli. Bunların tersini yapıp , yani halkını soymak yerine refah vermeye çalışanlar da belli… İsterseniz , yanıbaşımızda ki ve de hepinizin bildiği ufak bir örnekle durumu netleştirelim… Yakın zamana kadar , Bulgar para birimi Leva bizim paramızın onda biriydi. Yani , bir lira 9-10 Leva ediyordu. Bu sebeple Türk Halkı Bulgaristan’ a geçerek ucuz mal topluyordu… Şimdi ne durum mevcût… Bir Leva , dokuz lira… Bütün Bulgar Vatandaşları , Edirne’ ye geliyor , arabalarını tıka basa doldurup gidiyorlar… Hükümetin , bütün algı ve imaj aldatmalarına karşı , ekonomik başarısını (!!!) gösteren başka bir örneğe gerek var mı… Diğer bir anlatımla , ağzına kadar dolduramadığımız ve de azar azar , eve bile götüremediğimiz malların toplamı , cebimizden çalınan miktarı gösteriyor… Bunların dışında söylenenlerin hepsi , laf-ı güzaf…
Acaba haksızlık mı yapıyorum diye bazan kendimi sorguladığım da oldu. Ama birilerine , hemşehrim bitkisel maskara bücür demekle ne kadar isabet ettiğimi şimdi daha iyi anlıyorum… Bir Bakamıyan düşünün. Kendisiyle alakalı konu ve politikaları , kâğıttan bile okuyamıyor ve de bizler bu adamdan ( lafın gelişi ) medet umuyoruz.
Sandık ateşini iyice hissetmeye başladık. Türkiye’ de ki dinci sistemler bu ortamlar da hertürlü yalanı iftirayı ve istismarı kendilerine hak görürler. Bir kısmını muhtelif zamanlar da duyurmuş ve ikaz etmiştim. Din tabanlı ve açık istismarı olan konular sürekli gündemde tutulacak. İtiraz edenler ” Dinsiz ” suçlamasıyla karşı karşıya bırakılacak… Staj yapan birinin başörtüsüne karşı çıkılışı , Milli Eğitim Bakamıyan’lığının olaya müdahil oluşu , Tarım Bakamıyan’ının AKP ye oy vermiyeceklerle ilgili söylemleri , şirkin göbeğine düşmüş yaklaşımları. Bütün bu ve bunun gibi olaylar , seçim bitene kadar sık sık gündemimizi zorlayacak. Bu durum biline biline , bu gafillere manevra alanı açan kimseler direkt olarak kriptodur… Halâ LGBTİ yi , bu ve bunun gibi olayları üst perdeden savunanlar ise kesinlikle Truva Atıdır… Bize bunların hiçbiri lazım değil. En kısa zamanda aramızdan ayrılmaları gerekir… Tane tane , cımbız misali yola getirdiğimiz kimseleri . kamyon kamyon diğer cepheye yığıyorlar. Bu şımarıklığa son vermezlerse daha direk müdahalelerde bulunacağız , ta ki yakamızdan düşene kadar… Bizim dışımızda , Gay mi olursunuz , Lezbi mi olur sunuz ne olursanız olun , aramız hariç istediğiniz yerde bulunabilirsiniz… Cemil İpekçi’ den örnek alın ve gerçek yerinizi bulun. O , en azından harbi olarak yerini beyan ediyordu. Muhafaza etmesi gereken en önemli şeyini muhafaza edemese de gene delikanlıca (!) ben buyum diyebiliyordu. Bu yüzden akıllı düşman olmuştu. Sizler gibi akılsız dost değildi…
Türkiye’ de siyaset iki çeşit. Birincisi biat ehline göre yapılanı. Burada fazla çaba sarfetmenize gerek yok ilgili yönlendiricilere yani halk arasında kanaat önderi denilen , çoğu madrabaz kadrosunda çalışanları kafaya al , onlara istismar alanlarında kolaylıklar sağla sana biat ehli milyonları hediye etsinler. RTE nin Sakarya’ da ki gençlerle buluşmasında , bu bilgiler eşliğinde gerekli tahlilleri yaptım. Efendimiz sahibimiz konuşuyor. Kimse dinlemiyor bile. Herkes gülüyor , birbiriyle şakalaşıyordu ” Bizden önce 30 yaşında oy veriliyordu. Biz gelince 18 oldu ” değil , ” İstanbul’ u ben fethettim ” dese bile kimse önemsemeyecekti. Odaklanılan nokta , konuşmada herhangi bir es ( boşluk ) olduğunda çılgınlar gibi alkışlamak… Onlar , işte böyle bir kitleye hitap ediyorlar. Bu kitlenin diğer bir özelliği , havuz ve yandaş medyadan başka hiçbir şeyle ilgilenmemek. Bu yüzden soylu , soysuz her kim , bir iftira atar ve bu platformlarda manşet olursa , haberin yalan olduğu ortaya çıksa bile , çamur muhatabın üstüne yapışıp kalır. Siz istediğiniz kadar aksini belgelerle ispat etsenizde beyhude çabadan öteye geçemez… İşte bu durumlarda , çok değerli dostum ve okurum Kaptan Merdol Bey’ imin gönderdiği yazıda olduğu gibi , üzümün sapı , armudun çöpü gibi ince hesapları şimdilik bir kenara bırakarak , evela belânın define odaklanmalıyız…
Hepinizi Allah’ a emanet ediyorum. Hoşça kalınız