Erdoğan’ın Suriye’deki terör örgütlerine yönelik yeni bir operasyon mesajı vermesinin üzerinden tam tamına 105 gün geçti.
Geçen süreçte bu konu sorulduğunda hep, “Hazırlıklar biter bitmez… Bir gece ansızın gelebiliriz…” karşılığını verdi.
Ancak gerçekte niye “bir gece ansızın gidilemediğini” hepimiz biliyoruz; çünkü ABD izin vermedi, vermiyor. Sadece o değil; Rusya, İran ve Suriye de…
ABD izin vermediği gibi, Erdoğan’ın tüm şikâyet ve sızlanmalarına rağmen geçtiğimiz günlerde “Kuzeydoğu Suriye Temsilciliği”ne Nikolas Granger’ı atadı. Granger’ın ilk işi de Suriye’ye gidip PKK’lı teröristler ve Barzani taraftarı partilerle görüşüp, “Kürtlerarası diyalog ve Türkiye’nin olası operasyonunu” konuşmak oldu. ABD’nin “Kuzeydoğu Suriye özerk yönetimine” desteğini tekrarlayan Granger, “Türkiye’nin saldrılarına ilişkin olarak da birçok mektup gönderip bunları kınadıklarını” anlattı.
Ve yine ABD, birkaç gün önce Kamışlı’da üçüncü askeri üssünü kurdu.
Dün de ABD Dışişleri Bakanlığı’nın “bölge sözcüsü” Samuel Warberg, Türkiye’nin olası operasyonu için “Bölgede her türlü yeni askeri harekat ABD ve müttefiklerinin IŞİD’in yok edilmesine yönelik mücadelesini zayıflatıyor. Bölgede askeri operasyonlar tüm prensiplere aykırıdır ve ABD kuvvetlerini de tehlikeye atıyor. Bu yüzden tüm taraflara gerginliği bitirme çağrısında bulunuyoruz.” açıklamasını yaptı.
Kaç Nota Verdiniz?
Bunları hatırlatmamızın sebebi, Erdoğan’ın şimdi Yunanistan için, “Bir gece ansızın gelebiliriz.” demesi. Sebebi malum; Yunanistan’ın, Ege’de NATO görevi yapan -ki bu konuda NATO’dan hâlâ bir ses yok– F-16’larımıza radar kilidi atması.
Erdoğan geçtiğimiz Haziran’da da şöyle bir çıkış yapmıştı:
“NATO içinde her bakımdan en yüksek bedeli ödeyen müttefik olarak son iki yıldır askerî heyet toplantı davetlerimize cevap dahi vermeyen Yunanistan’ın kışkırtmalarını soğukkanlılıkla karşıladık. Ancak, bu sabrımızın ve soğukkanlılığımızın muhatabımız tarafından yanlış anlaşıldığını görüyoruz. Türkiye kimsenin hakkını, hukukunu çiğnemez; ama kendi hakkını, hukukunu da kimseye çiğnetmez.”
Beraberinde Yunanistan’ı “gayri askerî statüdeki adaları silahlandırmaktan vazgeçmeye, uluslararası anlaşmalara uygun davranmaya” davet eden Erdoğan, “Şaka yapmıyorum, ciddi konuşuyorum. Özellikle bu millet kararlıdır ve bu millet bir şey söylerse ardını da takip eder.” diye de eklemişti.
Bu konuşmanın üzerinden de 89 gün geçti; ama Yunanistan her defasında arkasına ABD, AB ve NATO’yu alıp bildiğini okumaya devam etti.
Sadece iki örneği aktaralım.
Temmuz ortasında, Yunanistan’ın İsrail füzeleri alacağı ve bunu Türkiye’ye yakın konumdaki adalara konuşlandıracağı duyuruldu. Ankara ne yaptı; İsrail’le ilişkilerin seviyesinin yükseltilip karşılıklı Büyükelçi atanacağını müjdeledi!..
Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarının medyamıza daha dün verdiği bilgilere göre; Yunanistan geçen sene askeri deniz ve hava araçları ile Türk hava sahası ve denizinde toplam bin 616 ihlal ve taciz gerçekleştirmiş. Taciz ve ihlaller son 8 ayda geçen yılın aynı dönemine göre artarak bin 123 olmuş.
Binlerce ihlâl karşısında acaba Atina’ya kaç nota verildi ki?!
Yunanistan Muhatabımız mı Değil mi?
Erdoğan’ın, Yunanistan’la ilgili son açıklamalarını irdeleyelim.
30 Ağustos Zarfer Bayramı Programı’nda, Milli Mücadele sırasında birileri tarafından sırtı sıvazlanan Yunanistan’a verdiğimiz dersi hatırlatıp, “Hep söylediğimiz gibi Yunanistan, bizim ne siyasi ne ekonomik ne de askerî olarak dengimiz ve muhatabımız değildir. Tıpkı bir asır önce olduğu gibi bugün de Yunanistan’ı kullanarak, ülkemizin vaktini ve enerjisini boşa harcatmaya çalışanların asıl niyetlerini biliyoruz.” dedi.
Devamında, F-16’larımıza radar kilidi atılmasının aslında bize değil “NATO’ya ve müttefiklere meydan okuma” olduğunu vurguladı, sonra da şöyle konuştu:
“Yunanistan’ın adalara üsler tesis etmesi, kurması Türkiye için hiçbir zaman anlam teşkil etmez. Burada düşünmesi gereken Yunanistan’a bunca desteği verenler, kendileri bundan sonra ne yaparlar, onu bilemem.”
Çelişkiler ortada. Bir yandan Yunanistan’ın muhatabımız olmadığını, arkasında “dış güçlerin” olduğunu belirtiyor, öte yandan Yunanistan’ın aslında bize değil “NATO’ya ve müttefiklere” meydan okuduğunu söylüyor… Sonra da dönüp, “Onlar düşünsün” diyerek bu güçleri uyarıyor!..
Bir diğer önemli nokta; Yunanistan’ın yıllardan beri, “Türkiye ile aramızda sadece kıta sahanlığı sorunu var.” diyerek diğer konuları “uluslararası” hale getirdiği, ABD-AB-BM’den de destek aldığı malûm. İşte Erdoğan, “Yunanistan bizim muhatabımız değil” söylemi ile bu tezi kabullenmiş olmuyor mu?
Devam edelim.
30 Ağustos’tan dört gün sonra TEKNOFEST Karadeniz 2022’de yaptığı konuşmada, bu defa şu sözlerle açık açık ABD’yi suçladı:
“FETÖ şimdi nerede? Pensilvanya’da. Kimin beslemesi? Amerika’nın. Kimin dost, kimin de karşımızda olduğunu iyi bilmemiz lâzım. Şu anda bu Amerika, Dedeağaç’a, Yunanistan’a silahları gönderiyor mu? Uçakları gönderiyor mu? Oradan S-300’lerle bizi tehdide kalkışıyor mu?”
Ardından Yunanistan’a şöyle rest çekti:
“Ey Yunan, bak tarihe bak, tarihe dön, çok daha fazla ileri gidersen bunun bedeli ağır olur, ağır. Yunanistan’a bizim tek cümlemiz var, İzmir’i unutma… Adaları işgâl etmeniz falan bizi bağlamaz, vakti saati geldiğinde gereğini yaparız. Hani diyoruz ya, bir gece ansızın gelebiliriz.”
Hani Yunanistan “muhatabımız” değildi?!
Yunanistan muhatabımız veya değil; onun asıl patronu ABD ve NATO olduğuna göre, “bir gece ansızın gelmemize” izin verirler mi?
Suriye’deki gibi!..
Ciddiye Alınmamak
En acısı ne biliyor musunuz; böylesi hayati meselelerde, bu çıkışların içeride de dışarıda da ciddiye alınmaması. Baksanıza Yunanistan medyasındaki şu yorumlara:
“Hükümet yetkilileri, Türkiye ile yüksek tansiyonlu bir döneme hazırlandılar ve bu sürecin en erken Türkiye’de Haziran 2023’te yapılacak seçimlere kadar da bu tansiyonun sürmesi bekleniyor… Yunan yetkililer bu tür açıklamaları saçma [buluyor] ve Türkiye kamuoyuna yönelik olduğunu düşünüyor.”
Daha önce de yazdık; acaba Yunanistan’daki bu rahatlık ve pervasızlığın başta gelen sebebi, daha 2002 yılında Erdoğan için, “Yıllardır ilk kez Attila ile görüşmedik.” tespitini yapmaları olabilir mi?!