Zaferler ayımızı lekelemeye çalışan, Haçlı dünyası ve içimizdeki uzantıları yine hareketlendi. Önce ABD , TÜSİAD’a tehdit mektubu gönderdi, yanılmıyorsam TÜSİAD’IN başkanı içimizdeki azınlıklardan birine mensup. Mektup sineye çekildi. Çıplak sanatçı Gülşen Yaptığı sahne konuşmaları ile ülkenin gündemine oturdu. Çok önceleri yapılan konuşmalar Ağustos ayında servise çıktı. Üzerinde uzun ,uzun düşünmek ve araştırmak gerek. AMAÇ- VE KİM-NEDEN-NE ZAMAN.
ABD Yunanistan’a PKK’YA sahip çıktığı gibi yine ağustos ayında çıplak sanatçı Gülşen’e sahip çıktı. İfade özgürlüğünden dem vurdu.
Yunanistan Ağustos ayında birkaç kez uçaklarımıza radar kilidi attı. NATO tatbikatlarında; sanki NATO bize karşı kurulmuş.
İzmir belediye başkanı ;Yaptırdığı afişlerde zafer demeye gönlü razı olmadığı için Barışın ikinci yüz yılı meallinde kelimelere yer vermiş. Başkanın yaptığı hataları TLB li gençler düzeltmiş. Sosyal medyada böyle yer aldı.
Yine sosyal medyada yayınlananlar doğru ise Eski meclis başkanı illerin kurtuluş günlerinin kutlanmasına karşı imiş. Doğrusu gözlerim yaşardı!
Her şeye maydanoz olan AB ülkeleri Yunan tacizleri karşısında sessiz kalmayı tercih etti. Yani Yunanistan’ın arkasındayız dedi.
Adolf Hitler ,Fransa ile anlaşmayı bir trende imzalamıştı. Yenileceğini anlayınca O vagonu yaktırmıştı.
Yani; İsevi dünya İstiklal savaşının karşılığını (rövanşını) almaya hazırlanıyor. Topyekun saldırının günü neredeyse belli. İş ışık hızı ile eksiklerini tamamlamaya kaldı. Kimin haklı olduğu önemli değil.
Benim gözümden kaçan daha çok örnekler var. Türkleri orta Asya’ya sürme ve imha planları tıkır tıkır işliyor. İçimizden birileri hala ,hayallerle uğraşıyor. Yaklaşan felaketleri görmemekte inat ediyor.
Yüz yıl önce olduğu gibi düşman çok vakit az. Yurdunu –ulusunu özünden çok sevenleri, ırkçılıkla suçlamanın tek anlamı; düşmanların işbirlikçisi olunduğudur. Sizleri sözde Müslümanlığınız bile kurtaramaz.
ABD’nin yazdığı tüm mektupları gözden geçirmenin tam sırasıdır. Siyasetçiler, aydınlar, askerler hemen hemen herkes, ve Yunanistan’ın terbiyesizlikleri aynı parantez içinde değerlendirilmelidir.
İstiklal savaşında ; Yunan- Ermeni- Fransız katliamları-soykırımları ,işkenceleri; konu alan diziler yayınlara sokulmalı, yılın her mevsimi yayınlanmalıdır. Yeni nesil savaş görmedi, düşmanlarını tanımıyor. Düşmanların neler yapabileceği konusunda bir fikirleri yok. Demokrasi-insan hakları- hukukun üstünlüğü kavramları ile oyalanmaktadır. Devletin ve siyasi mekanizmaların içinde yuvalanmış görünen düşman uzantıları derhal temizlenmelidir.
Ermeni azınlık mensubu bir kaymakam ataması da Ağustos ayına denk gelmiş idi. Yüce Türk ulusunun silkinmesi kendini bulması yine bir ağustos ayında olacaktır.
Görklü Çalap’ımızın görkemli selamları; düşmanlarımızı iyi tanıyan-tanıtan, önlem alan ulusal gücümüzü toplamaya çalışan tüm bireylerimizin üzerine olsun vesselam.