Emperyalizmin yıkım silahı olarak ülkemize yönlendirdiği göç dalgalarının olası etkilerini konu alan Hande Karacasu’nun “Sessiz İstila” isimli eseri çok büyük bir yankı yaptı.
Vatansever bir Türk kadınının ülkemizi bekleyen tehlikeyi ortaya koymak için yaptığı bu cesur hamleye ve onun eserini izleyerek, sosyal medyada paylaşarak destek veren milyonlarca Türk evladına selam olsun!
Bu çarpıcı yapımla uyanan kitleleri uyanık tutmak çabasıyla ben de kendi “Sessiz İstila” senaryomu kaleme aldım, Zaman Mekan Makinesi youtube kanalında kısa film olarak yayınladım.
“Küçüklere uyusunlar diye anlatılan masallar, büyüklere uyansınlar diye anlatılır” mottosuyla başlayan senaryo, 29 Mayıs 2053’te başlayıp bitiyor.
İstanbul’un fethinin 600. Yıldönümü Ayasofya’da Müslüman – Hıristiyan ve Yahudi din adamlarının birlikte yönettiği ortak bir ayinle anılıyor.
O günlerde İstanbul bir ada… Kanal İstanbul ile boğaz arasındaki bölge, kâğıt üzerinde Türk toprağı olmakla birlikte uluslar arası şehir statüsü kazanmış.
Birleşmiş Milletlerdeki daimi üye sayısı 25’e çıkartılırken bu ülkelerden birisi olması karşılığında Türkiye, İstanbul’un uluslararası statüsünü kabul etmiş. İstanbul adasında üç büyük din için birer kutsal bölge oluşturulurken Halifelik makamı da yeniden tesis edilmiş. Şehirde ve ülkede Türk izleri bilinçli biçimde silinmeye çalışılıyor. Azınlığa düşmüş Türkler ise kimlik bunalımı içine düşmüş.
Bütün bunların oluşmasını sağlayan altyapı ise 2010’lu yıllardan sonra başlayan göç dalgasıyla çoktan sağlanmış tabii…
Senaryoya dönecek olursak…
Ayini takip eden Türk kökenli bilim insanı Yasemin, gördüklerinden rahatsız olarak Ayasofya’dan çıkar. Bir hava taksi ile İstanbul Adasından doğudaki Ümraniye eyaletine gider.
Anadolu yakası çoktan bir Ortadoğu kenti haline dönüşmüştür. Burada bir Hanımlar Konağında kız kardeşi Ayça ile buluşur.
İki kız kardeş uzun yıllar önce birbirinden ayrı düşmüştür. Yasemin yurt dışında öğrenciyken Ayça, çalıştığı iş yerinde bir Suriyelinin istismarına uğramıştır. İş yeri sahibinin araya girmesi ve ülkedeki sosyal atmosferin etkisiyle kendisini alı koyan adamla evlenmek zorunda kalmıştır.
Yasemin meslek hayatında yükselip tanınmış bir akademisyen olurken Ayça ise kimliğinden, kişiliğinden ödün vererek ezik bir hayat sürmüştür.
Türkiye’nin geleceğine dair her biri diğerinden ürkütücü yüzlerce senaryo üretmek mümkün…
Nitekim sevgili Hande Karacasu da Sessiz İstila II’nin hazırlıklarını duyurdu.
Biz yazar çizer takımı, yaşadığımız işgalin olası sonuçlarını anlatan eserler üreterek milleti uyanık tutmaya çalışıyoruz. Bu bir milli görev…
Sessiz İstila serisi kabus senaryolarını yırtıp çöpe atmak ise milletin kararlı tutumuyla mümkün olacak…
İşte o zaman bizler de ülkenin yarınlarına dair güzel senaryolar yazmaya başlayacağız!
Sessiz İstila – Ayasofya isimli kısa filmin linkini verelim ve sizlerden bu filmin daha geniş kitlelere ulaşması için destek bekleyelim: https://www.youtube.com/watch?v=f-7GI2tV0g8&t=301s
