Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 23-29 Nisan tarihleri arasında Latin Amerika’ya gitti, 6 ülkeyi ziyaret etti.
Çavuşoğlu daha oradayken yazdık; bunlardan en dikkat çekeni 23 Nisan’daki Uruguay ziyareti oldu. Neden dikkat çekti?
Uruguaylı mevkidaşıyla birlikte buradaki Büyükelçilik binamızın açılış törenini yaptıktan sonra çıkışta, bir grup Ermeninin protestosuna maruz kaldı. Çünkü 24 Nisan arefesiydi.
Çavuşoğlu da göstericilere, arabasından “Bozkurt” işareti yaparak karşılık verdi.
Medyamız Çavuşoğlu’nun bu tepkisiyle gurur duyarken Uruguay’da kelimenin tam anlamıyla kriz çıktı.
O krizin vardığı yeri aktarmadan önce şunların altını çizmemiz gerekiyor:
Urguay, daha 1965’te dünyada “Ermeni soykırım” iftirasını tanıyan ilk ülke.
Topu topu 3.5 milyon nüfuslu, 20 bin de Ermeni var.
İki ülke arasındaki diplomatik ilişki 1929’da kurulsa da karşılıklı büyükelçi ataması sadece iki yıl önce gerçekleşti.
Çavuşoğlu’nun bu ülkeyi ziyaret programına almasının hikmet-i sebebi; tabii ki, “soykırım” iftiralarına karşı Türkiye’nin tezlerini anlatıp Uruguay’ı bu politikasından vazgeçirmeye çalışmak değildi.
Latin Amerika ziyaretini takip eden gazetecilerin yalancısıyız; ön planda ekonomi varmış.
Bir de; aslında Brezilya’ya gidilecekmiş. Bu arada, “Gitmişken, diğer başka ülkeleri de ziyaret edebiliriz.” diye düşünülmüş. Konu Erdoğan’a sorulmuş. Erdoğan’ın, “Zor olmayacaksa iyi olur.” cevabı üzerine Uruguay dahil 5 ülkeyle daha temas kurulmuş ve 1-2 gün içerisinde olumlu dönüşler alınınca gidilmiş!..
Urugay Büyükelçiliği’miz önündeki protesto ve Çavuşoğlu’nun “Bozkurt” işaretine gelirsek; beraberindeki gazetecilerden birisi, sözkonusu olayı “Uruguay’ın Türiye ile ekonomik ilişkileri güçlendirme arayışlarından vazgeçtikleri şeklinde yorumlamanın doğru olmayacağını” yazdı.
Ancak hiç de öyle olmadı.
Öncelikle Uruguay Cumhurbaşkanı Luis Lacalle Pou, Çavuşoğlu’nun bozkurt işareti yapmasına tepki gösterip, “İnsanların haklı olarak canı yandı.” dedi.
Çavuşoğlu’nu ağırlayan Uruguay Dışişleri Bakanı Franscisco Bustillo, ertesi gün Büyükelçimiz Hüseyin Müftüoğlu’nu Bakanlığa çağırıp açıklama yapmasını istedi. Aynı gün “1915 olaylarını anma” etkinliğine katılıp Uruguay’ın, “dünyada ‘soykırımı’ tanıyan ilk ülke” olduğunu vurguladı. Ve Çavuşoğlu’nun işareti için, “Fiziksel veya ahlâki şiddet içeren her türlü aşağılayıcı davranışı veya hareketi reddediyor ve kınıyorum.” dedi.
Uruguay’la Herhangi Bir “Sıkıntımız” Yokmuş
Bir de Bakan Çavuşoğlu’nun, bu yaşananlara ilişkin değerlendirmesine bakalım. Latin Amerika’dan dönerken beraberindeki gazetecilere şunları anlattı:
“Bizim Uruguay ile herhangi bir sıkıntımız yok. Bizimle ilişkileri canlandırmak istiyorlar. Bu çerçevede ziyaretimiz gerçekleşti. Uruguay ziyareti marjında bir anıta çelenk bırakmamız öngörülüyordu. Uruguay makamları, ‘Olası bir gösteri ihtimaline karşı çelenk bırakma aşamasını iptal ederseniz, seviniriz’ dediler. Biz de iptal ettik. Binamızın açılışı sırasında önüne o grubun yaklaştırılmaması konusunda büyükelçimize teminat verdiler. Söz verdikleri halde oraya grubu yaklaştırmaları bir hataydı. Nitekim göstericiler çirkin tavırlar sergiledi. Kabul edilemez bu çirkin tavırlardan sonra biz de gereken cevabımızı verdik. Bizim yaptığımız hareket ne Uruguay makamlarına ne Uruguay halkına ne de göstericilere bir hakarettir. Bundan dolayı bizi suçlamaları da yersiz. Geleceğe bakmamız gerektiğini söyledik.”
– “Soykırım” iftirasını tanıyan ilk ülke; ama Bakan’ımız, “Bizim Uruguay ile herhangi bir sıkıntımız yok.” diyor…
– Ziyarette “bir anıta” çelenk bırakılacakmış… Öncelikle o “bir anıt” acaba ne? Anıtın ne olduğunun dışında; belki 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı münasebetiyle belki de Uruguay’ın kurucu liderlerinden biri anısına çelenk bırakılması öngörülmüş, ancak Uruguay makamları “olası bir gösteri ihtimaline karşı” iptalini isteyince iptal etmişler…
– Büyükelçilik binamızın önüne o grubun yaklaştırılmaması konusunda Büyükelçimize teminat vermişler; ancak söz verdikleri halde grubu oraya yaklaştırmışlar ve o çirkin tavırlar sergilenmiş…
Acaba daha başka ne olması gerekiyordu?!. Demek, bunlar bir şey değilmiş ki; Bakan Çavuşoğlu, Uruguay yetkililerine, “geleceğe bakmamız gerektiğini” söyleyip geçmiş!..
3.5 Milyonluk Ülke Bunu da Yaptı
Peki Uruguaylılar da, “Geleceğe bakmamız gerekir” dedi mi?
Ne yazık ki, hayır.
Çavuşoğlu’nun işaretine tepkiler kapsamında önceki gün Uruguay Senatosu’ndaki tüm partilerin desteğiyle, Ankara’ya gönderilmesi düşünülen yeni Büyükelçinin ataması ertelendi.
Ayrıca Dışişleri Bakanı Francisco Bustillo’nun, iki ülke arasındaki ilişkilerin olay sonrasındaki durumunda dair Senato’ya brifing vermesinin beklendiği bildirildi.
Hazırlıksız, gitmiş olmak için gidilen, daha açık ifadeyle “zoraki” bir davet sonucu yaşanan bu tabloya şaşılır mı?
Türkiye Cumhuriyeti’nin son Başbakan’ı, AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım dün memleketi Erzincan’da ailesi tarafından yaptırılan Refahiye Cami ve Külliye temel atma töreninde, 20 yıldır Erdoğan’ın liderliğinde gece gündüz çalıştıklarını belirterek şöyle konuşmuş:
“Türkiye’yi kalkındırmak, dünyanın parmakla gösterilen ülkeleri arasına sokmak için var gücümüzle gayret ediyoruz. Gayret bizden tevfik Cenabıhakk’tan.”
El hak doğru; itibar başta olmak üzere bir çok konuda çoktan “dünyanın parmakla gösterilen ülkeleri arasına” girdik.
3.5 milyonluk Uruguay örneğinde görüldüğü gibi!..