Bu Ramazan’ın farklı bir güzelliği var.
Baharın da gelişi ile birlikte kışın ağırlığını üzerimizden atarken, iki arınma iklimini aynı
anda yaşıyoruz.
Ramazan ayı güzel insan olmamız için büyük bir fırsat.
Bize düşen; yeme ve içme gibi fiziksel dürtülerimizi kontrol ederken, öfke, kin, nefret, yalan,
kıskançlık gibi duygularımıza da oruç tutturmak… Daha mütevazı, kanaatkâr, şefkatli,
affedici, hoş görülü ve güler yüzlü olmaktır.
“Rahmân’ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevâzû ile yürürler ve kendini bilmez
kimseler onlara lâf attığında (incitmeksizin) «Selâm!» derler (geçerler).” (el-Furkân, 63)
Ramazan’ı iyi değerlendirirsek, zor imtihanlarımızı kolaylaştırabiliriz.
Oruç, çok farklı ve derin mânâlar ihtivâ eden bir ibadettir. Sabrı, şükretmeyi, yoksulların
halinden anlamayı ve merhametli olmayı öne çıkarırken, bedenin ve rûhun aynı ahenk içinde
olmasını ister.
Bizim de bu iklimi içselleştirmemiz, tüm yaşantımızı da bu değerler üzerine inşa etmemiz
gerekir.
Bedenimizin ıslahıyla, kalplerimizin ıslahını aynı anda gerçekleştirmemiz; oruç ibadetimizi
yerine getirirken, kötü duygularımızı da törpülememiz; sevgi, hoşgörü, anlayış ve dayanışma
gibi duygusal farkındalığımızı artıracaktır.
Peygamberimiz buyuruyor ki, “Uyanık olunuz. İnsanda bir et parçası vardır ki o iyi olunca
bütün duygular güzelleşir. O fesada uğrarsa bütün duygular iyiliğini kaybeder. İşte o et
parçası kalptir.”
Sonuç olarak;
İnsan yaradılışındaki muhteşemliğe rağmen, kontrol edemediği hırsları ve terbiye edemediği
duyguları yüzünden yaşanmaz hale getirdiği dünyasına şöyle bir bakmalı…
Kötülüklerinden utanmayı bilemediği müddetçe de, yaptığı ibadetlerin onu kurtaramayacağını
bilmeli.
Yoksa!
Fani ömrümüzün büyük bir hızla tükenişini idrak edemeyen insanın zalimliği artıkça, ruhunda
ve kalbinde açılan yaraları büyüyecek, gün gelecek mutsuzluğuna çare arayan birer biçareler
olacaktır.
On bir ayın sultânı Ramazân-ı Şerîf’in taşıdığı yüce değerin en mühim sebebini, Cenâb-ı
Hak âyet-i kerîmede şöyle îzah buyurmaktadır:
“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri
olarak Kur’ân’ın indirildiği aydır…” (el-Bakara, 185)
Velhâsıl Müslümanlık, sadece Ramazan ayına mahsus bir merâsim değil, insan ömrünün
tamamında yaşanması gereken bir hayattır.
Önce inancımızın gereğini yapacak ve insan olmanın idrakine varacağız.
Bu ibadet mevsimini değerlendirirken de, “gereğini yaptım” gibi görünmeyecek,
gerçekten yapacak, Allah’ın sevgili kulu olma yolunda EMEK VERECEK ve pişeceğiz.
Mübarek Ramazan ayının ülkemize ve İslam Âlemi’ne güzellikler getirmesini, etrafımızda
yaşanan sıkıntıların ortadan kalkmasını, insanlığın yüreğinde merhamet baharının açmasını
diliyorum. Allah hepimizi, Ramazan-ı şerifin hakkını yerine getirenlerden eylesin…