Ülkeyi iflas ettirip kendilerini Karun yaptılar. Milleti açlığa, yokluğa mahkum ettiler.
Umurlarında mı sanıyorsunuz?
İçinde bulunduğumuz şartlar bize bir savaş ekonomisinin durumunu hatırlatıyor.
Peki bizimle savaşan bir devlet var mı? Niye biz bu duruma düştük?
Evet, Türk Milletine savaş açmış bir yapı var; AKP
Düşman bir ülkeyi işgal etse ne yapar?
Ordusunu dağıtır, haber alma kaynaklarını yok eder değil mi?
Peki, ordu parçalara ayrılmadı mı? Ayrıldı. Haber alma kaynakları yok edilmedi mi? Edildi.
Başka ne yapar? Ülke varlıklarına el koyar. Peki koymadılar mı? Koydular. Bugün
Türklerin elinde bir varlık kalmadı.
İşgal güçlerinin elemanları suç işlediğinde yargılatabilir misiniz? Hayır! Peki şimdi suç
işleyen, suç çetelerinin oluştuğu bu ortamda suçlular yargılanıyor mu? HAYIR!
Bir ülkeyi İşgal güçleri yağmalar. Peki ülke yağmalanmadı mı? Hem de nasıl… Tarihinde
görmediği kadar acımasızca yağmalandı. Yer altı ve yerüstü kaynakları yağmalandı.
Müzelerde gerçek tarihi eserin kalmadığını bana eski bir bakan söyledi. İşgal edilmeyen
bir ülkede, istihbaratçıların korumasında, günlerce bir ev kazılabilir mi? Tarsus’ta kazıldı.
Konu hakkında konuşan bir polis öldürüldü. O evin içinde ne vardı ise alındı. Arkasından
bütün aile Vatikan’a gitti. Niye? Bilen var mı? Bilemeyiz. Şimdi de üst düzeyde Kars Ani
Harabeleri ve Van’ın tarihi eserlerinin soyulduğu söyleniyor.
Çıkarttıkları maden yasası sömürge ülkelerde çıkarılan yasalarla aynıdır. Bütün ülkeyi
yabancı maden şirketlerine hibe ettiler. Bu küresel şirketler medeni saydıkları ülkelerde
kurallara uyarak maden çıkartırken, ülkemizde hiçbir kurala uymadığını anlıyoruz.
Çıkardığı madenin sadece %5’ini ülkemizde bırakıp, gerisini dışarı götürüyorlar. Yani, yer
altı ve yerüstü bütün ederlerimiz YAĞMALANIYOR. Afrika ülkelerinde yaptıklarını şimdi
Türkiye’de yapıyorlar. Neden? Çünkü ülkemizde yargı çürüğe çıkartıldı. Adı var, kendi
yok.
Ülkemizde bütün denetim organları niye yok edildi sanıyorsunuz? İşgale direnen olmasın
diye tabii ki…
İşgal edilen bir ülkede en büyük zararı kadınlar, çocuklar, yoksullar görür. Peki ülkemizde
en büyük zararı kim görüyor?
Kadınlar öldürülüyor, aşağılanıyor…
Çocuklar tecavüze uğruyor…
Fakirler açlık sınırı altına itiliyor. Zenginlerin çoğunun parasını yurt dışına çıkardığı
söyleniyor.
Orta tabaka bile-isteye yok edildi. Niye mi? Çünkü bir milleti geleneği, göreneğiyle ayakta
tutan orta tabakadır. Bir milletin harcı orta tabakadır. Okuyan, çocuklarına geleneklerimiz
öğreten, okutan orta tabaka. İşte bu harç adeta balyozla kırılıp eritildi. Okuyan kesim
işgalci zihniyete hizmetkar edildi.
Bu yaşananlar sinsi bir savaşın açık göstergesidir.
Yaşadığımız kriz SAVAŞ EKONOMİSİ ile bire bir örtüşüyor.
Biz Kurtuluş Savaşında hem iç düşman hem de yedi düvelle savaştık ama savaş
zamanında bile insanlardan altınları istenmedi. Kurtuluş savaşında vatandaştan alınan
çorap ve benzeri yardımların bedeli savaş sonrası ödendi.
Biz sinsi bir savaşın içinde, savunma yapmadan vatanımızı kaybediyoruz. Dalgalanan
bayraklar sizi yanıltmasın. Vahdettin İzmir’i Yunanistan’a hibe verdiğinde tek şartı vardı;
Osmanlı Bayrağı İzmir kalesinde dalgalanacaktı.
Ülkemizde yaşadığımız ekonomik kriz savaş halinde olan ülkelerde yaşanır. Biz de sinsi
bir savaşın içindeyiz. Bilinçli bir fakirleştirme projesi yürütülüyor. Çünkü yoksul ve aç
insan düşünemez. Sorgulayamaz. Susturmak kolay olur. Kendinde savaşma gücü
bulamaz.
Sinsi ve örgütlü bir saldırı altındayız!