Şubat Ay’ ının ilk yazısı… Ben yazabildiğime , sizler de okuyabildiğinize göre hep birlikte sıhhatteyiz demektir. Şükürler olsun… Şubat, bana göre , umutların ayıdır. Mart’ ın , yani baharın arefesidir. İçinde , yüreklerimize umut aşılayan iki tane Cemre’ yi de muhafaza eder. En önemlisi , fakir fukaranın ayıdır. Ay sonunu getirmeye uğraşanlara , üç günlük iltimas yapar… Bu arada , sevenler için , sevdiği halde açılamayanlar için , sevgisini tazelemek isteyenler için , sevgisi hiç bitmeyecekler için de çok özel bir gün , Şubat’ ımızın deposun da mevcut… Bu gün’ ü onlu günler de arayın. Üçten sonra ve beşten önceyi kontrol edin. Daha da fazla ipucu istemeyin , vermem. Gerisini siz bulun… Cüce Şubat’ tan hepinize Merhabalar olsun sevgili dostlarım , okurlarım…
Devlet’ i hasbelkader yönetenlerin , vatandaşa henüz bir kere bile doğruyu söylemediği talihsiz zamanlar içindeyiz… Bu memleket’ te , iki kere iki asla dört etmiyor ama bunun dışında herşey ediyor… Günlük bile değil saatlik yaşadığımız , hepimizin uçurum kenarında ki dala tutunduğu dönem de biz balık tartıştık… Yahu ne balıkmış bu… Yurt’ un taş devrine döndüğü , doğalgazın , elektriğin kesik olduğu , hayat pahalılığından kimsenin pırasa , ıspanak bile pişiremediği vs vs bir Ülke’ de , tek meselemiz Ekrem Başkan’ ın balığına kitlendi… Hay , O balık sizin midenize dahil olsun ama çok ağrıtsın emi… Bütün bu dezavantajlar mevcutken , Kripto Kemal , ne yapacak ta zevahiri kurtaracak diye düşünürken de , sağolsunlar beni mahçup etmediler , gene sap tedarik edip , saman haline getirdiler…” Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer ” diye modası geçmiş , misyonunu doldurmuş bir lafı gündeme getirerek asli vazifesini ihmal etmedi… Bre Dersim’ li… 81 ilin için de Diyarbakır’ ın ayrı bir statüsü mü var… Çok zor ama ,Sen ordan bir MV çıkaracaksın diye , bölücülerin ekmeğine yağ sürmenin alemi var mı… En önemlisi , Millet İttifaki , sana rağmen , Cumhur İttifakini geçmişken, bindiğin dalla ne uğraşıyorsun… O dal senin ağzından girsin emi… Yeterin ulan, düşün bu milletin yakasından… Tek Adam rejimine karşı çıkarak , tek adamlığa demir attın. Harcamadığın kimse kalmadı. Kazandığın seçim de olmadı… Bu şartlar da sokakta ki simitçiyi Genel Başkan yapsan açık ara iktidar olur… Tek adam dediğin kimse , bütün seçimleri kazandı. Kalmasına , devam etmesine kimse laf edemez de , Peki sen ne kazandın… Etrafında ki ATATÜRK karşıtlarıyla gelemediğin yere , bir kaç ATATÜRK sevdalısı sayesinde ulaştın… Mesela Mansur Başkan’ ın yerine yardakçılarından birini getirseydin ne olurdu biliyormusun %20-30 o da en fazla… Takip ediyorum. Mustafa Kemal’ in askeriyim diyemeyen ; ATATÜRK lafından , istavroz görmüş vampir gibi korkan kişi hala il başkanın… Sen biliyorsun ama bilmeyenler için söyleyim. Belediye Meclis’ ine yansıyan oylar CHP ye ; Başkan’ lığa yansıyan oylar ATATÜRK’ çülere verilen oyların karşılığıdır… Bu arada ikinci bir gaf daha yapıyorsun… ” Bürokrasiden binlerce belge yağıyor ” diyerek birçok zavallının kanına giriyorsun. Ben Sen’ den çok devlet bürokrasinin içindeydim ama sen de bilirsin ki bir yerden bir evrak sızarsa , kimden olduğunun tahmini güç olmaz… Ekrana bir çok evrak gösterdin , niye mi… İlgilenenler o resimleri dondurdu , kağıtları okudu , nerden gelmiş olabileceğine karar verdi… Kimse anlamadı ama ben anladım maksadı , K. Kemâl… Şu an aldığım haberlere göre, kilit evraklar çok sağlam adamlara havale edilmiş. Bundan sonra sızma pek mümkün değil anlayacağınız… İkili oynuyormuş gibi görünenlere de güven olmaz , ipleriyle kuyuya inilirse madara olmak çok mümkün… O zaman ki ekibim , hepsi şu an okuyucumda , gayet iyi anımsarlar… Bir yardımcı eleman ( el- aman ) yolladılar… Ekip huzurunda karşıma aldım , niye geldiğini bildiğimi , bir yamuğunu görürsem de , vay haline ,dedim… Hülasa herkes birbirini tanır… Niye evrak gösteriyorsun kardeşim. Yapacağın bir şey var mı. Yok. İktidar değiştiğin de zaten hepsi elin de olmayacak mı…Sen , Kozmik Oda’nı deşifre ettin. Hatırla birisi daha , hem kendi hem de Millet’ in namusu sayılan Kozmik Oda’sına nasıl sahip çıkamamıştı…Netice ne oldu. Hapishane kapısınfa zırıl zırıl ağladı. Halbuki , kapıya dikilip geleni kovalasaydı , muhtemel ki başkaları ağlıyacaktı…
Laf lafı açtı nereye kadar geldik. Evet. Devlet’imizi yönetenler malesef doğruyu söylemiyorlar. Doğalgaz işin de , İran’ ı sorumlu tutuyoruz ama , onlar da bizi…Yöneticileri esas problemin bizim bölgeden kaynaklandığını açıkladı… Ayrıyeten toplam ithalatın sadece %10 u İran’ dan yapılıyor. Bu miktarın kesilmesi , sanayimizin durmasına sebep oluyorsa , meğerse biz her daim uçurum kenarında yaşıyormuşuz… Rusya’ dan gelen Türk Akım hattın da parası ödenmediği için kesilen kısım ve Azerbaycan’dan , ne sebeple olduğunu bilmediğim bir eksik teslimat ta var…Bütün bunlar toplanınca, ve de acil önlem alınmazsa ,sıranın konutlara geleceği kaçınılmaz oluyor… Yaşamamız için gerekli olan , enerji sağlanamıyorsa , sanayi kapısına kilit vurup , işçilerini mecburi izne yollamışsa . arsızlığı tepe noktalara taşıyan , halâ utanmadan kanalları işgal eden , Sanayi ve Enerji Bakamıyan’larının da derhal , ücretsiz izne yollanması gerekir… Eğer maksat ; Vatandaş ekranlardan bunları gördükçe , gerekli şeyleri söyleyip , içini boşaltsın kadrosundan göreve devam ediyorlarsa da bilemiyorum… Ben . onlara yedi sülalelerine yetecek kadar hayır duayı her gün yapıyorum, merak etmeyin…
Son konumuzu ; şu meşhur hani Alamanların kıskandığı , Biden’ in allerji olduğu , Macron’ un uykularının kaçmasına sebep olan , En En En…. Havaalanımız , Süper geçiş ücretli Otoyollarımız var ya , işte O olacak… Bu kadar niye bekledin diyenlere, neticeyi görmek istedim diyeceğim. Aynı durum , Yunanistan’ da da oluyor . Bir sürü istifanın ardından , mağdur olanlara 2000€ tazminat (30 bin tl üstü ) veriliyor. Bekledim ki , bizde de olursa , ters köşe olmayayım diye… Aynı tahminlerim gibi , böyle bir şey , düşünce bazın da bile gündeme gelmedi. Sadece , yolda kalan arabalara geçiş ücretleri yani 50-100 tl gibi bir para iade edilecekmiş. Açmak için TCK nın masrafını bile karşılamıyacak cûzi bir ceza da göstermelik olarak kesildi…Yol kapalı olmasına rağmen verilen geçiş garantileri de kuruşuna kadar ödendi… Havaalanı ise tam bir facia. Diğerlerini kapalı devre halladeriz ama , burada uluslararası rezil olduk… Yatmak için kartonlar çok dahiyane buluştu ama , en azından yorgan için de eski gazeteler devreye sokulabilirdi… Yabancı dil bilme zorunluluğu olan halkla ilişkiler uzmanlarının sadece Sanskrikçe bildikleri ortaya çıktı. Bu yüzden ” We need Hotel ” bağırtılarını ” Demokrasi istiyoruz ” diye değerlendirdiklerinden , hemen çevik kuvvet çağrıldı… Allah’ tan bir Türk yolcunun ikazıyla , Turistler hem coptan hem de biber gazından kurtuldular… Bir Rus Pilot’ un , yolcularına söyledikleri ise yerin dibine girmemiz için yeterliydi… Moskova’ da , Yakutistan’da bunun kırk misli kar yağıyor , hiç böyle olmaz. Adamların karı temizleyecek ekipmanı yok diyerek , bizi acı gerçeklerle karşı karşıya bıraktı… Hele hele , ancak , üçte ikisini yok ettikleri ATATÜRK Havaalanına inebilen Ulaştırma Bakamıyan’ ının, yemek olayının arkasına sığınmaya çalışması herkesi çileden çıkardı… Ayrıyeten, yıkılan kargo binası için , ” Orası geçici idi ” diyerek mazeret beyanıysa tam anlamıyla tüy dikti… Efendi , ( lafın gelişi ) ölen olsaydı , onları da ölü saymayacakmıydık… Son cümleler , olaya bağlantısından dolayı Mobese’ ler… Çok konuşmaya gerek yok. Demek ki , muhalif olanların her an özel hayatlarıyla ilgili , bütün mahremiyetleri , birilerinin elinden pazar olabilir… Bir yandaş kanal ,dikkat etmedim. Gözü o kadar dönmüş ki… ” Bir kar küreleme aracı sürekli takip etti ” diye anons yaptı… A benim salağım… Özel araçlar değil , kar makinaları önde olur. Bana göre burada , tesadüfen arkadan geliyordu…
Hepiniz Allah’ a emanetsiniz. Hoşçakalınız…
Mehmet Edip Ören
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı