Dolar aşağı – dolar yukarı; gün dolduruyoruz adeta. “Al aşağı, vur dizi; baban görmesin bizi.” Dolar dolduracak cebimizi, düşerse rızkımız ziyadeleşecek. Hani din –> para değildi?!
Ortaokul bebelerinden bastonlu dedelere değin herkesin ortak gündemi. Nasıl da ayrılık gayrılıklar bitiverdi meğer parti-pırtı, takım-taklavat işleri suni imiş; geçimlik tek gerçekmiş.
İdeoloji değil mideolojidir işin özü. II.Dünya Savaşı’nın galiplerinin kurduğu düzenin kıdemli yancısıyız; 70 küsur yıldır demokrasi sözcüğünün bedava gölgesinde kapitalizmin para arabasının güvenlikçisiyiz. ‘Biz, biz, biz; küresel finansın askerleriyiz.’
Düğün-cenaze işleri haricinde pek alâkamızın olmadığı Kuran-ı Kerim’in bazı kavramlarını eko-politik trafikteki sıkışıklığımıza göre reflektör olarak kullanabiliyoruz. Marşal Yardımı’na abone olurken ve NATO’ya girerken sanki Haşr 7’yi bilmiyorduk. ‘Her mahallede milyoner yaratma’ zehabına köyden kente akın ettik; tişörtünden traşına Amerikanlaşa-laşa bugünlere geldik.
“Servet, zengin sınıflarınız arasında dolaşan bir güç ve iktidar aracına dönüşmesin.” âyetinin ABD’de, özellikle de Başkanlık seçimlerindeki karşılığını bilmiyor muyduk?! Aynı sistemi ülkemize transfer etmedik mi? Gâvurun parasıyla ve borç sarmalıyla refah/zenginlik vaadine halk & siyasetçi ortaklığıyla hem bile bile lades dedik hem de şimdi musluk kuruyor diye endişe nöbetlerindeyiz. Kimse merak etmesin; şoförü değiştirir, aynı otobüsle yolumuza devam ederiz. Hakça bir düzen yani gelirlerin yakındakiler, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar için öncelik taşıyan bir dağıtım mekanizması kuracak değiliz ya!
Dış mihraklarmış; bedenimize göre beynimiz olmasın!? Enflasyon, hayat pahalılığı ve zamlar; ihtirasını duyduğumuz yaşamın bedeli olmasın!? Dolara milletçe bu kadar bağlılığımız; yerli ve millî olandan nefretimizin dışavurumu olmasın!?
‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’muş; Kapitalizmin, neo-liberalizmin çarkında başka ne olacaktı ki.. Türk siyaseti 3 çeyrek asırlık varlığını buna borçlu değil mi?! Sağ siyaset dövizin, kredinin sağlığından sorumlu; Sol siyaset sağlamasından ve bazen de sollamasından..
Bu oyunu sevenlere yani halkımızın kahir ekseriyetine Müslüm Baba Hz. “Haberimiz Yok” şarkısıyla cevap veriyor. Bundan maada söyleyeceklerimiz oyundan sıkılanlara ve haset–rekabet oyunu yerine dostluk–sorumluluk oyunuyla evrensel sınava cevap kâğıdı yetiştirmeye çalışanlara olsun.
Paragözlük sebep, çökkünlük sonuç.
Çıkar ve menfaatten başka kuş tanımama sebep; kriz ve buhran sonuç.
Dizboyu bencillik sebep, dörtnala şiddet sonuç.
Biriktirme histerisi sebep, değersizlik hastalığı sonuç.
Yalana biat sebep, hakikat çarpması sonuç.
Güce tapınma sebep, toplumsal travma sonuç.
İlkesizlik ve ölçüsüzlük sebep; fakirin daha fakir, zenginin daha zengin olması sonuç.
Ehliyet ve liyakat düşmanlığı sebep, Allah’ın bu akılsızlığı/ahlâksızlığı olaylar zinciriyle cezalandırması sonuç.
Tarihten gram ders almama sebep, aynı çukura her düştüğünde sağa-sola çamurla karışık şaşkınlık emojileri atma sonuç.
Teklifim odur ki oyunu 9 yaşın altındakiler kursun, biz de onların koyduğu kurallara göre oynayalım; ‘Bu dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibaret’se şayet.. (Bkz: Ankebut 64-66)