Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

Yine Konya Merkez Öğretmenevi -2-

YİNE KONYA MERKEZ ÖĞRETMENEVİ -2-

KONYA MERKEZ ÖĞRETMENEVİ başlıklı yazım (15.11.2021 günlü) amacına ulaştı. Birçok meslektaşım teşekkür etti. Öğretmenevi yönetimi yazımın yayınından sonra muslukları sıkıştırttı. Keşke o yazıya sebep olmasalardı.

15.11.2021 günkü yazımda gördüğüm eksikliklerin hepsini yazmamış; “Meslektaşlarımı sıkıntıya sokmasın, verdiğim örnek diğer eksikliklerin giderilmesine sebep olsun, kendilerine çeki düzen versinler” demiştim ama umduğumu bulamadım. Öğretmenevi Müdürü bakıp diğer eksiklikleri görmedi, mesleğine, kendinden büyük öğretmenlerimize karşı olan ilgisizliğini sürdürdü.

O yazıyı yazdığımda muslukların monte edildiği mermerin üstleri, kenarları ve mermer çitaların bitişik olduğu yerlerin çok kirli olduğunu görmüştüm. Muslukların sıkıştırılmasından sonra baktım, o kirler duruyor. Oraya varmışken bu kirleri temizletseydiniz olmaz mıydı? O kirlerin resmini çektim ki, gerçeği görün.

15.11.2021 gününden itibaren birkaç kez bu Öğretmenevi’ne gittim. Her gidişimde lavabolarda ve tuvaletlerin hiç birisinde temizlik yapacağınız peçete görmedim. Bu nasıl eğitimcilik ve insanlık? Bugün peçeteler köylerdeki WC ve lavabolara konduğu halde, çocuklarımıza ve milletimize örnek olacak yöneticilerin kafalarına, o Öğretmenevi’ne niye konmuyor?

19.11.2021 günü Öğretmenevi’nin bahçesindeki masanın birinde, tek başına oturan bir dostuma selam vermek için yaklaşınca dedi ki: “Hocam masa çok kirli. Oturmayın, başka masa bulalım.” Öyle yaptık. Fotoğrafını çektiğim o masaya bakın ve böylesi yöneticilerimize bir not verin.

24 Kasım 2021 günü de Öğretmenevi’ne gittim. Soğuk bir hava var. Öğretmenler bahçedeki plastik sandalyelerin üzerlerine büzüşmüşler, bir iki öğretmen emeklisinin çaldığı bağlamayı dinliyorlar. Yaşlı öğretmenler gidip çaylarını alıp getiriyorlar. Dedim ki: “Hiç değilse bugün, buranın müdürü, İlçe Milli Eğitim Müdürü’nden sağlayacağı günlük bir iki hizmetliyle, şu öğretmenlere çay getirtemez miydi, bir bardak bile olsa, çay ikramında bulunamaz mıydı?” Sizin anlayacağınız burada eğitimcilik, yöneticilik ve incelik buharlaşmış. 24 Kasım 2021 günü çektiğim fotoğrafı inceleyin.

21 veya 22 Kasım 2021 günlerinden birindeydi. Öğretmenevi’nin zemin katındaki WC’lerden birisinin kapısına: “DİKKAT ARIZALI” diye bir yazının yapıştırıldığını, WC’nin kapatıldığını gördüm. 27 Kasım 2021 günü baktım o yazı ve WC aynı duruyor, 30 Kasım 2021 günü baktım, değişen bir şey yok. Bu arıza kaç saat ve günde giderilir, baharı mı bekleyelim? Birisinden öğrendiğime göre, Öğretmenevi’nin bir teknisyeni var. İnsan teknisyeni çağırır, o arızayı anında giderir. Bunun da fotoğrafını ekliyorum.

27.11.2021 günü salondaki masanın etrafında otururken bir arkadaşımız şunu anlattı: “Önceleri bu salonda Atatürk’ün resmi yoktu. İdareye gittim, buraya Atatürk’ün bir resmini asalım dedim. Bana, Atatürk resmimiz yok. Resim alacak paramız yok dediler. Kızdım, bir Atatürk resmini alacak paranız yok mu, dedim. Yok dediler. Atatürkçü Düşünce Derneği’ne gittim. Çerçeveli bir Atatürk resmi istedim. Şu duvarda asılı resmi verdiler. Aldım geldim, duvara astım…” Şu duruma bakın, ne kadar acı, ne kadar düşündürücü. Altınızda resmi aracınız var, istediğiniz yere, istediğiniz zaman gidip geliyor, harcamalar yapıyorsunuz. Döner sermayeniz var, ettiğiniz kardan vergi ödüyorsunuz. “Atatürk portresi için paramız yok” diyeceğinize, keşke bu harcama ve vergilerinizin 20-30 lirasına çerçeveli bir Atatürk portresi getirtseydiniz de, o fotoğraf kendi özverimizin, bizim paramızın ürünü olsaydı!

15 gün önce, sağlam bir bilgi edinmiştim. Bu bilgiye göre Öğretmenevi yönetimi öğretmenlere yirmi (20) liradan verdiği yemeği bir şirketten on altı (16) liraya alıyor, öğretmenlerden bir öğün yemek başına dört (4) lira kazanıyor. 30 Kasım 2021 günü Öğretmenevi’nin bahçesinde edindiğim bilgiye göre, yönetim yemeğin fiyatını yirmi dört (24) liraya çıkarıyor, kar artışına gidiyor. Mutfak ve yemekhanesinin işletmesini sürdüremeyen bir kurumun, bir şirketin emeği üzerinden “kar etme” hesabı yanlıştır. Öğretmenevi’nde, öğretmenlerden para kazanma felsefesi etik değildir. 30 Kasım 2021 günü Öğretmenevi’nin bahçesinde çay fiyatlarının bir lira elli kuruştan (1.5) iki (2) liraya yükseltildiğini öğrendim. Öğretmen arkadaşlarım: “Çay fiyatları kafelerde bile iki lira. Böyle şey mi olur” diye yakındılar. Ayıp denen bir şey var; öğretmenler müşteri, Öğretmenevleri “kar kapısı” olarak görülmemelidir. Sayın Konya Milli Eğitim Müdürü ve Sayın Konya Valimiz bu yanlışı durdurmalılar.

27.11.2021 günü Öğretmenevi’nin salonuna girmiş, bir masada oturan öğretmen arkadaşlarımın: “Müdür söyledi. Ben hem yukarı, hem aşağı salonu açamam. Hangisini isterseniz söyleyin, onu açayım dedi” diye konuştuklarını duymuştum. 30.11.2021 günü bahçede oturan bir öğretmen grubunun: “Müdür’ün isteği üzerine dilekçe verdik. Herhalde yukarı salon açılacak” dediler. Böyle yöneticilik olmaz. İstekleri alacaksın ama, bilgi ve inisiyatifin de olacak. Oraya giden öğretmenlerin çoğu yaşlı; merdivenlerden çıkmakta zorlanırlar. Bunları bileceksiniz. Müdür, “Bir hizmetlim var. İki salona bakamaz” diyormuş. Amirlerine git, bir hizmetli yetmiyorsa, ikinci hizmetliyi iste, iki salonu da aç. Ömrünü milli öğretimimize adamış öğretmenlerimize bir hizmetli tahsis etmek her şeyden önce bir vicdan ve insanlık borcudur.

Öğretmenevi ile ilgili anlattıklarımı “Dedi-Kodu” gibi düşünebilirsiniz. Bana göre bunlar “Dedi-Kodu” değil, iyileştirilmesi gereken bir hastalığımızdır. Fedakâr ve kahraman öğretmenlerimizi üzmeyelim, güzel örnek olalım.

Öğretmenevi ile ilgili daha bildiğim ve gördüğüm eksiklikler var. Öğretmenevi’nin yöneticileri o eksiklikleri görsünler ve gidersinler. Çocuk öğretir gibi her şeyi biz öğretmeyelim, yeni eleştirilere mecbur kalmayalım.

YİNE KONYA MERKEZ ÖĞRETMENEVİ -2- YİNE KONYA MERKEZ ÖĞRETMENEVİ -2- YİNE KONYA MERKEZ ÖĞRETMENEVİ -2- YİNE KONYA MERKEZ ÖĞRETMENEVİ -2-

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!