“Dindar nesil yetiştirme iddiasında” olan vakıf bünyesinde onlarca çocuğa tecavüz olayı, gelişen sarsıntılarıyla derinleşerek, içine düşürüldüğümüz topyekûn çürümeyi gözler önüne sermekte.
Dini istismar eden çevre ve odakların, çocukları istismar olayını kapatmak, görmemek ve sınırlandırma girişimleri, tecavüz kadar iğrenç ve alçakça pervasızlıkla gittikçe daha da vahimleşiyor.
Mesele tüm boyutlarıyla ele alınmayı gerekli kılan ülke geneli “kara deliklerin” varlığını ortaya koyarken, ısrarla hedef saptırma son derece mide bulandırıcı bir hal alarak devam ediyor.
***
Evvela meselenin üstüne gidilmesi gereken siyaset alanındaki ‘sapıklık’ merkezli savrulmalar vicdanları kanatır durumda çirkinleşiyor.
*
İlkokul ve ortaokul seviyesinde öğrenci yurt ve evleri kanunla yasaklanmışken, şehrin merkezinde yıllardır açılıp işletilebiliyor.
Olayın gerçekleştiği şehrin mülki amiri ve sorumlu kurum müdürleri “haberimiz yok” savunması yaparken, çarşaf, çarşaf birlikte fotoğrafları yayınlanıyor.
Aslında bu yalan savunma dahi rezil bir durum ifade ediyor! Bu kanunsuz evlerin baştan sona denetimsiz olduğunu da yüzümüze vuruyor.
Bir sapık yıllarca birçok çocuğa rahatça ulaşabiliyor.
*
Bu işletmelerin sorumlularına hiçbir inceleme, soruşturma yok!
Tutuklama yok!
Devlet bünyesinde bunlara izin veren yöneticilerden hiçbirine yine inceleme, soruşturma yok!
Görevden alma, tutuklama yok!
İstifa yok!
*
Siyasi sorumlu hiç yok!..
TBMM tam bir çöküş içinde. Tecavüz olayı ile ilgili Aileden Sorumlu Bakan hakkında verilen araştırma önergesinin reddedilişinin oluşturduğu tebrik sırası bir utanç olarak zihinlere kazınmış durumda.
Devamında aynı bakanın medyaya, aileler rencide olur konunun üzerine gitmeyin mealindeki çıkışı ise son derece enterasan!..
Devleti yönetenler ise sadece tecavüzcü sapığı lanetleyip, cezalandırılacağını yüksek sesle ilan ettikleriyle meseleyi bitirmiş durumdalar!
Bununla yetinmeyip, suç mahallini oluşturan yapıyı savunur pozisyonları ise tam bir garabet konusu olarak önümüze çıkıyor!
*
Milli Eğitim Bakanlığı ilgisiz!
İçişleri Bakanlığı ilgisiz!
Diyanet kurumu ilgisiz!..
*
Sivil toplum kuruluşları sessiz!
Toplum paralize olmuş, hissedemez, tepki gösteremez durumda, çırpınmaktan dahi aciz bir hal üzere suskun!
***
Bugün…
Ülkenin her yerinde bu karanlık, “kara delik” oluşturan yapılar tüm denetimsizlikleriyle faaliyet içindeler.
Ne hazindir ki; “çok yönlü” devlet desteğiyle beslenmekteler!
*
Hiçbir tedbir düşünülmemektedir.
Hiçbir düzeltme ihtiyacı görülmemektedir.
Hiçbir ders alma belirtisi yoktur.
***
Devlet olarak…
Siyaset kurumu olarak…
Sivil toplum kuruluşları olarak…
Toplum olarak…
Çürümüşüz!..
Cezaevinde suçluların dünyasında verilecek cezaya gıpta ile bakıp, oradaki hükümde insanlık arayacak kadar sessiz sedasız çürümüşüz!..