TBMM Başkanı Mustafa Şentop, anayasalara çok fazla ve aşırı bir anlam yüklendiği ve sanki yeni bir anayasa yapılırsa Türkiye’nin akla gelebilecek bütün sorunlarının çözüleceği gibi bir yaklaşım içerisinde olunduğunu belirterek, “Anayasalar bu kadar sihirli metinler, ülkenin birçok sorununu birden çözebilecek sihirli metinler değil. Anayasayı yerli yerine, olması gereken yere oturtmamız lazım. Bu tartışmalarda birinci problemimiz bu” dedi.
Şentop, Mardin Artuklu Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Türkiye’de Toplum, Siyaset ve Anayasalar” konulu konferansta yaptığı konuşmada, yüz yüze eğitimin başlaması dolaysıyla ayrı bir heyecan ve mutluluk yaşadıklarını, öğrencilerde derslere katılım bakımından uzun yıllardır göremedikleri bir yoğunluk olduğunu söyledi.
“Şimdi sıfırdan anayasa çalışması yapmaya çalışıyorlar. Yazık günahtır”
Yeni anayasa tartışmalarına da değinen Şentop, üniversitelerin en önemli katkı üretebileceği konulardan birinin bu olduğunu belirterek, “Üniversitelerimiz bu tür çalışmalara, siyasetin tartışmalarına projektör tutabilir. Siyaset faaliyet gösterirken birçok alanda anayasa da bunlardan biri. O çalıştığı alanın aydınlatılmasına ihtiyaç duyuyor. İşte o aydınlatmayı yapacak üniversitelerimizdir, o akademik çalışmalardır” dedi.
Şentop, yeni anayasa tartışmalarına herkesin sıfırdan başladığını kaydederek, şunları söyledi:
“Halbuki öyle değil Türkiye’ye yeni anayasa ile ilgili 1982’de anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten bu yana tartışıyor. 2011 yılında Türkiye’de seçimlerin temel gündem maddesi yeni anayasaydı. Seçim sonrasında Mecliste yeni anayasa hazırlamak üzere bir komisyon, uzlaşma komisyonu kuruldu. Bütün siyasi partilerin katılımıyla bu komisyon 2 yıldan fazla bir zaman çalıştı. Ve Türkiye’de ilk defa bütün siyasi partiler, bir bütün anayasa metni olan anayasa ile ilgili görüşlerini sundular ve ortaya koydular. Şimdi sıfırdan anayasa çalışması yapmaya çalışıyorlar. Yazık günahtır, bu Türkiye’ye haksızlıktır. Alınmış mesafeler, birikimler şüphesiz farklı şeyler söylenebilir bunun üzerine.
Anayasalara çok fazla ve aşırı bir anlam yükleniyor. Sanki yeni bir anayasa yaparsak, Türkiye’nin akla gelebilecek bütün sorunlarını, belki de vatandaşlarımızın sağlık sorunları da dahil olmak üzere hepsini çözeriz gibi bir yaklaşım içerisindeyiz. Bugün de öyle. İşte bu hükümet sistemini değiştireceğiz, her şey çözülecek keşke öyle olsa. Keşke o kadar kolay olsa meselemiz. Hep beraber ne diyorsanız onu yapalım çözülsün ama öyle bir dünya yok ki. Sorunların çözümü bu kadar kolay değil. Anayasalar bu kadar sihirli metinler, ülkenin birçok sorununu birden çözebilecek sihirli metinler değil. Anayasayı yerli yerine, olması gereken yere oturtmamız lazım. Bu tartışmalarda birinci problemimiz bu.”
Tutanaklardaki dil sorunu
Şentop, Meclisteki tutanaklarda, “Türkçe dışında başka bir dille konuşulmuştur” ibaresine ilişkin de şu değerlendirmede bulundu:
“Bir arkadaşımız, daha önce birlikte siyaset yaptığımız, önemli görevler üstlenmiş uzun yıllar Türkiye’de. Şimdi başka bir partinin genel başkanı uzun yıllar da mecliste de görev yaptı bu arkadaşımız diyor ki, ‘Mecliste, parlamentoda genel kurulda bir milletvekili konuşurken, eğer bir milletvekili Kürtçe konuşursa bu yazılmıyor, bilinmeyen bir dil olarak yazılıyor’ diyor. Yalan. Meclis tutanaklarında aslı bu, belli gözüküyor. Mecliste tutanaklar, kanun ve mevzuat gereği Türkçe tutuluyor, niye resmi Türkçe olduğu için. Türkçe dil dışında başka bir resmi dille, kelimeler olabilir, bazı ibareler kullanılabilir ama cümleler kurulduğu zaman bunlar bir dipnot gösteriliyor. Bilinmeyen dil yazılmıyor, yazılan ‘Türkçe dışında başka bir dille konuşulmuştur.’ diye. Bunun da ses kaydı var tutanaklarda. Arapça da Farsça da İngilizce de Almanca da İspanyolca da olsa yapılan bu. Çünkü resmi dil olması hasebiyle Türkçe dışında mecliste tutanak tutulmuyor. Diğerleri not olarak ses kaydında atıf yapmak suretiyle belirtiliyor. Bu belli bir dile karşı tavırmış, Kürtçeye tavırmış gibi bir iftira bir yalan kampanyasıyla yürütülüyor. Bunu dile getirenler oluyor. Soru önergesiyle soranlar oldu daha önce bunlara örnekleriyle beraber cevabını verdik. Bunu düzeltmiyorlar. Söyledikleri şeyin yanlış olduğunu ortaya koyan bilgiyi kullanmıyorlar. Bu ne olabilir kasten iftira, karalama, bir yalan söyleme gayreti neticesinde olabilir.”
Hükümet sistemi meselesinin yürütmeyle ilgili bir konu olduğunu, yasama ve yargıyla bir alakasının bulunmadığını belirten Şentop, “Şimdi çıkıyorlar bazı siyasetçiler diyorlar ki ‘Adil bir yargı mekanizmasını kuracağız.’ Bunun hükümet sistemiyle bir alakası yok. Başkanlık hükümet sisteminde de yargı var ve bunlarda düzenlemede birbirine benziyor” dedi.
Türkkan Olayı
Şentop, İYİ Partili Lütfü Türkkan’ın şehit yakınına kötü söz söylemesine ilişkin “Birkaç gün önce bir istifa olayı yaşandı, vahim. Hiç kimsenin tasvip etmeyeceği belki tarihimizde benzeri görülmemiş bir vatandaşa bariz bir şekilde küfreden bir milletvekili ile ilgili meclisteki görevinden istifa etti” dedi.
Şentop, Türkkan’ın Genel Başkan’ın talimatı üzerine istifa ettiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Benim bildiğim genel başkan tek kişi, bir kurul değil. Ve bir başka partide bir genel başkan işte falan televizyon kanalına çıkarsanız sizi partiden atarım falan diyor. Nasıl oluyor tek kişi? Bu işin tabiatı gereğidir. Her yerde şüphesiz birçok konu konuşulur, bir çok görüş tartışılır fakat bir karar noktasına gelindiğinde şüphesiz ittifaklarda da kararlar alınabilir herkes hemfikirdir ama o kararı alanda görüş farklılıkları da olduğunda o görüşlerden birine tercih eden tek kişidir. Bunu anlatmaya çalışıyorum. Kalkıp parlamentoyu yargıyı işin içine sokarak konuşuyorlar, neden üniversiteler akademik projektör tutmuyor?”
Kaynak:AjansBizim