Özdağ’ın Başdanışmanı Erman Dinçer’den Irkçılık Suçlamalarına Cevap

Özdağ’ın başdanışmanı Erman Dinçer’den ırkçılık suçlamalarına cevap

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın başdanışmanı Erman Dinçer ırkçılık suçlamalarına bir basın bildirisi ile cevap verdi. 

Irkçılık Üzerine Basın Bildirisi Teklifi

Irkçılık üzerine yazma ihtiyacı duydum. Her konu başlığında olduğu gibi toplumun bu konu da da yanlış yönlendirildiğini düşünüyorum ve büyük insanlık tarihine geçecek hata yapıldığını düşünüyorum,

Gazeteci kişilik olarak karşımızda bulunan Nagehan Alçı ise sanırım bunu bilerek yani bilinçli olarak yapıyor ve toplumu yönlendiriyor.

Bu yanlışlığın boyutu bağlı olarak büyük problemlere ülkeyi sürükleyebilir ve bu yanlış ifadelerin bir faciaya yol açmadan önce başta hukukçular yani avukatlar, savcılar ve hakimlerin aklıselim değerlendirme ve çalışmalarına ve uyarılarına ihtiyacımız var.

Tüm adalet mekanizmasını göreve davet ediyorum. Zafer Partisi Avukatlarını da konuyu bir de bu gözle aşağıda yazacağım biçimde incelemelerini talep ediyorum.

Irkçılık Nedir? Ne değildir?

Bölücülük ve ayrımcılığı tarif edelim. Bölücülük Siyasi ortamda ve hukuk sisteminde negatif anlamda kullanılıyor, bölücü olmak, Devlete karşı gelmek ve hatta Devletin sınırlarını değiştirecek ölçüde bunun mücadelesini verenlere yani terörist gruplar için yapılan tanımlama.

O zaman AYRIMCIYI tanımlayalım, ayrımcı biraz daha yumuşak bir tanım yani farklı fikirde olmak, farklı zevk sahibi olmak gibi bir tanımdan da geliyor, takım tutma fanatizmimi de tarif ediyor, kadın-erkek ayrımını da yani cinsiyetçilik(seksizim) de bir ayrımcılık biçimi.

Hatta cinsiyet ayrımcılığı yapmak erkeklerin tercih edilmesi, pozitif cinsiyet ayrımcılığı da önceliğin kadın cinsine verilesi anlamına geliyor. Pozitif ayrımcılık kadınları kayırmazsa, negatif ayrımcılık erkekleri kayırmak olarak da tarif edilebilir.

Demekki neymiş pozitif ve negatif ayrımcılık kavramları tarif edilebiliyormuş.

Bakın şimdi Bölücülük ve Ayrımcılık kavramını alt kırılımını konuşuyoruz artık.
A) Kadın ve erkek olarak ayırmak
B) Beyaz ırk – siyah ırk – sarı ırk olarak ayırmak
C) Dine göre müslüman, hristiyan, musevi, Hindu veya dinsiz diye ayırmak. Hatta aynı din şemsiyesinde meshep ayrımı.
D)Çinli, Arap, Türk veya Kürt diye ayırmak yani etnik kökenine göre ayırmak
E)Türk, İranlı, Suriyeli ve Afgan diye ayırmak.
F)Ege bölgesinde ve Trakya’da Doğu ve Güneydoğudan gelenleri doğrudan Kürt olarak hem ayırmak ve hem de aşağılamak. Türkçe konuşma biçimi ile dalga geçip alay etmek.
H)Doğuda ve güneydoğuda Batı’dan gelenleri “hanım evladı, muhallebi çocuğu veya beceriksiz” olarak tanımlamak ve bu konuda aşağılayıp dalga geçmek.
I) İstanbul’a gelip hemşehri Dernekleri ve vakıfları kurarak sosyalleşmek. ( istanbulda Malatya’daki Malatyalılardan çok Malatyalı olduğunu biliyoruz değili mi? Bu sebeple bir ara Malatya’da “ Malatyada yaşayan Malatyalılar” Derneği vardı, şimdi hatırladım.

Sonuç olarak AYRIMCILIK damarımıza işlemiş, o kadar işlemiş ki Türkiye’nin siyasi yaşamında milliyetçi kesim bölününce aynı parti içinde “ benim veya senin milliyetçiliğin” diye bölünmelerde ortaya çıktı.

Sosyal demokrat veya sol ideoloji sistemine sahip vatandaşlarda aralarında bölünmüş farklı örgüt ve yapılar oluşturmuşlardır.

Ayrımcılık kısacası Pozitif ve Negatif olarak ayrılabilir, bu yaşanan sadece bireysel psikolojik blr durum değil aslında toplumsal ve kitlesel yönlendirme aracı olarak da kullanılır.

İşte bu noktada ilgili köşe yazısında Nazi benzetmesi ve peşinden faşizm ve ırkçı tanımı ve bunun gazete makalesinde ifade edilmesi durumu, “kitleleri belli bir biçimde yönlendirme arzusu içermektedir” desek hata yapmamış oluruz.

Bu yönlendirme Zafer Partisine ve Genel Başkanına yapılmaktadır. Bu tamamen negatif bir tavır olup toplumda kin ve nefreti güçlendirecek ifadelerdir bu ifadelerin suç olup olmadığı hukukçularca incelenmelidir.

Nazi benzetmesi ile “hitlerin ve partisinin” musevileri yok etme çabaları yani esir kampları ve gaz odaları kastedilmektedir. Alman ırkının Dünyada en üstün ırk olduğunu savunam ideoloji kastedilmektedir. Buradan yola çıkarak “ Suriyelilerin kamyonlara, trenlere doldurularak yaka paça, susuz, yiyeceksiz ülkelerine gönderilip sınır dışı edilecekleri kastedilmektedir. Oysa durum bunun tam da tersidir.

Zafer Partisinin programı okunur, yöneticilerinin verdiği demeçler incelenirse bunların hiçbirisine rastlanmaz, hatta Ümit Özdağ ın kitaplarında Suriyelilerin bir program dahilinde ve bir zaman dilimi içinde ülkelerine geri dönmeleri planlandığı ve bunun için Suriye rejimi ile anlaşarak bunun yapılacağı ifade edilmiştir.

Savunma yapmadığımı bilmenizi isterim sadece ifade etmek istediğim durum, gazetedeki söz konusu makalenin yayınlandığı dönemde, Zafer Partisi Genel Başkanına resmî koruma Ekibi verilmediği bir dönemdir, bu tip gerçek dışı ve negatif ifadeler ile sığınmacı topluluklar yönlendirilmek istenebilir, bu savcılarca incelenmesi gereken bir ihbar olarak düşünülmeli ve Zafer partisi hukukçuları gerekli hukuksal başvuruları adalet mekanizmanıza yani devletimize yapmalıdırlar.

Zafer Partisi Atatürk Milliyetçiliği ideolojik yaklaşımına sahip bir katıksız vatan sever teşkilattır. Türk yurdunu ve vatandaşlarını korumak ve savunmak üzerine idealize edilmiş program ve teşkilata sahiptir.

Cumhuriyete, Anayasasına ve kuruluş ilke ve ideallerine aykırı veya karşı yapılar bünyesinde bulunmaz, barınamaz.

Irkçı değil vatanseverdir, ülkenin kurucularına saygısızlık ve tahammülsüzlük gösterenler veya bölücülere, negatif ayrımcılara karşı mücadelesini sürdürecektir.

Zafer Partisi Türk vatandaşlarına ve Türk insanına karşı POZİTİF ayrımcıdır.

Türkiye her Türk vatandaşı 1. Sınıf vatandaş olup, %100 aynı önceliğe sahip olduğunu Anaya dayanarak savunur.

Buradan hareketle bir Türk vatandaşının hayatı, sağlığı ve geleceği de ülkesinde geçici misafir olan geçici koruma statüsü altındaki Suriye ve Afgan vatandaşlarından önde gelir.

Türkiye’de hiçbir hastanenin ACİL servisinde sıra bekleyen Türk vatandaşının önüne öncelikli diye bir sığınmacı geçemez, Dünyanın hiç bir ülkesinde böyle bir uygulama yoktur, derhal kaldırılmalıdır.

Acil servise gelen tüm insanlara eşit ve rahatsızlığına göre öncelik ile sağlık müdahalesi ve tedavisi yapmak insanlık gereğidir.

Acil serviste pasaport sormak ırkçılık ve ayrımcılığın tam da kendisidir.

Diğer taraftan üniversiteye giremeyen binlerce genç varken sınavsız üniversite kayıt imkanı vermek ise bir insanlık ayıbı olup, insan aklını zorlayan bir başka husustur.

Tüm bu örnekler o kadar çok ki, Türk insanının insan olmaktan, Türkiye’de Türk vatandaşı olmaktan Doğan insanlık hakları tartışmaya açık bir siyasi tercih olarak kullanılamaz.

Bir insanı ve partiyi ırkçı olarak suçlamak ve Nazi yakıştırması yapmak, bölücülük ve negatif ayrımcılıktır.

Hukukçuları ve adalet mekanizmamızı, milletvekillerimizi ve siyasetçilerimizi göreve davet ediyorum.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!