Cumhurbaşkanı adayı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, bildik siyasetin dışında, tavrı, üslup ve duruşu ile dikkat çekiyor. Meselelere yaklaşımında, ideoloji ve kariyeri bir kenara bırakıp, ağırlıkla insani özelliklerini hissediyorsunuz. Bu yönü ile devlet adamı olmak hasletinin yanında, siyasetin işleyişindeki açmazlara ilaç mahiyeti taşıyan özellikleri öne çıkıyor.
Bilge mütevazı sakin dürüst yönü ile farkını ortaya koyarken, ifade ettiği “Ehl-i edep” sözünü, şahsında ete kemiğe büründürmesi herkesin ortak tespiti…
*
Cumhurbaşkanlığı seçimine giderken Türkiye;
Gergin ve uçlarda!
Kutuplaşmış.
Kamplaşma sınır tanımaz halde.
*
Tahammülsüz!
Çocukların dahi kurban edilmekten çekinilmediği baskı ortamı!
*
Devlet gücü tek yönü ile ceberut….
Yandaşlar her alanda dokunulmaz kılınırken, direnmeye çalışanlar her geçen gün tükenmekte.
*
Ekonomik uçurum, sosyal çöküşü tetiklemekte!
Aile içi yıkımlar, cinayetler, sapkınlıklar akıl almaz boyutlarda.
Fuhuş çocuk yaşlara inmiş, uyuşturucu derseniz, okul önlerini mesken tutmuş, her gün can almakta…
*
Din ile ahlakın arası açılmış, açılmakta…
Rüşvete fetva alınabilen karanlık dönem yadırganmaz halde…
*
Kaçak altınları yakalayıp, rüşvet kabul etmeyen memura sürgün…
*
Paralel paranoya, her taşın altında aranır bir silah adeta!..
*
Stres; hayatın ayrılmaz bir parçası.
Özetlersek;
Milletçe bunalımdayız, buhran geçiriyoruz.
Depresyondayız.
***
Türkiye ne hazindir ki son dönemlerde, gerilimi bir silah olarak kullanan, bunalımdan beslenen, ötekileştirerek kimlik bulan depresif bir siyasi anlayışın tahakkümünde şekillenmekte! Depresyon, ülkeyi kaosun eşiğine getirirken, bir zümrenin yegâne varlık gücü olarak zamanımıza ağırlığını koymuş durumdadır. Bugün normalleşme ihtiyacını iliklerine kadar hisseden bir savrulmalar dönemine girilmiştir.
Süratle bir onarım seferberliği başlatmak gereği hayati önemdedir.
*
İşte Cumurbaşkanlığı seçimi Türkiyenin temel meselelerinde istikamet belirleme açısından önemli olduğu kadar, bu onarım döneminin işaret fişeği olması bakımından da önemlidir.
– Bir tarafta, toplumsal olaylarda hayatını kaybeden, 14 yaşındaki bir çocuğun feryat eden annesini miting alanında yuhalatacak kadar ileri gidebilen bir ötekileştirici anlayış…
– Diğer tarafta, seviyeli, sakin, mütevazı, huzur veren, bütünleştirici, çatışmadan uzak, bilgi birikim sahibi, güler yüzlü bir üslup…
*
Evet depresyon, çağın hastalığı olarak tüm bireyleri girdabına çekerken, toplumsal yönü ile çoğu çöküşlerin merkezi olarak ayrı bir önem kazanmaktadır. Nasıl ki, bunalımdan çıkıp, normalleşme için anti-depresan ilaçlar, kaçınılmaz ise;
Toplumsal depresyonun, tedavisi içinde “anti-depresan” bir üslup ve anlayışın süratle belirleyici olması gereği kaçınılmazdır.
Cumhurbaşkanı adayı Sayın Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, uluslararası birikim, devlet adamlığı, vatanperverliği, entelektüel kimliği yanında, bu çok ihtiyacımız olan “anti-depresan” etki yönü ile de büyük bir kazançtır.
Saldırılara karşı her konuşmasında “polemiğe girmeyeceğim” demek zorunda da kalsa, belli ki daha seçim öncesinde çoğu güzellikleri siyasete kazandırmış durumda!
Sonuç olarak;
Ya; gerilim-depresyon, devletin en tepesine taşınacak!
Ya; normalleşme devletin tepesinden başlayacak!..
Türk Milleti ülkesine, devletine, birliğine, dirliğine sahip çıkmalıdır…