Türkiye zor günlerden geçiyor. Gelinen aşamada içeride ve dışarıda, ekonomik ve siyasi yönden Türkiye tam anlamıyla bir kriz yaşıyor. AB ve ABD ile ilişkiler sanılanın da ötesinde kötü.
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ve Fransız mevkidaşı Jean-Yves Le Drian, Türkiye’ye karşı ortak hareket edilmesi için 17 Kasım 2020’de çağrıda bulunmuştu. Birlikte bir makale yayımlayan ikili, “Türkiye Doğu Akdeniz’de ve başka yerlerde büyük sorunlar oluşturuyor. Ortak bir çizgi belirlememiz gerekecek” ifadelerini kullanmıştı.
İki bakan, Türkiye’nin giderek daha da ‘öngörülemez’ bir ülke olarak görüldüğünü ifade ederek, “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de ve başka yerlerde büyük sorunlar oluşturan davranışları karşısında ortak bir çizgi belirlememiz gerekecek” demişti.
ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da Avrupa ile Amerikan yönetiminin, Türkiye’ye karşı birlikte hareket etmesi gerektiğini söylemişti. ABD’nin yeni dış işleri bakanı Antony Blinken ise Türkiye’yi “sözde müttefik” olarak tanımlayalı aylar oldu.
On ülke büyük elçisini bir araya getiren gelişmeler bu stratejinin ürünü olarak gerçekleşmiştir.
Türkiye’nin Rus S-400 savunma sistemi alması nedeniyle Türkiye’ye yönelik olarak ABD’nin CAATSA yaptırımlarının uygulanması, Halk Bankası davası, F-35 projesinden Türkiye’nin çıkarılması, Biden’nin “soykırım” suçlaması bırakın müttefik ilişkisini normal düşmanlık da değildir.
Dahası ABD’de bazı Kongre üyeleri, Türkiye’ye yeni F-16 savaş uçaklarının satışının engellenmesi için Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’a mektup yazanların arkalarındaki güç odakları dikkat çekicidir.
Mektuba destek veren Türkiye karşıtları Helenik Amerikan Liderlik Konseyi, Amerikan Yahudi Komitesi ile Ermeni, Hint ve Kürt örgütler olduğu açıklandı. ABD’de Türkiye karşıtlığı hiç olmadığı kadar bu günlerde zirveye vurmuştur.
ABD’deki Türkiye karşıtlığı, aralık vermeksizin devam ediyor. Yunanistan’daki askeri üslerdeki kontratı geçtiğimiz Ağustos ayında sona eren ABD, Girit Suda Üssü, Selanik, Kavala-Hrisupoli ve Larissa gibi bölgelere başta helikopterler, tanklar olmak üzere harıl harıl askeri mühimmat taşıyor.
Türkiye’ye 40 kilometre uzaklıktaki Dedeağaç’a sevk edilen ABD tank ve askeri araçları Suriye’de PYD unsurlarına taşınan binlerce TIR silahla, Kıbrıs, Girit, Selanik ve Dedeağaç’a yığılmış ABD mühimmatlarıyla Türkiye’nin tam bir kuşatma altına alındığını gösteriyor.
Türkiye’ye bu kadar yakın mesafede olan bir yere ABD’nin bu kadar büyük bir yığınak yapmış olması yeni bir değerlendirme yapmayı hak ediyor. Dedeağaç tamamen ABD’lilerin elindedir. Girit’ten başlayıp Güney Kıbrıs da dahil bütün liman ve üsler tamamen ABD kontrolündedir.
ABD, Ege ve Akdeniz’de Rusya’yı çerçevelemiş, Türkiye’yi de tam kuşatmaya almış durumdadır. Yunanistan ise Türkiye karşıtlığında ABD ile yetinmiyor buna ek olarak Fransa, İsrail, Arabistan ve Mısır’ı da yanına almış durumdadır.
ABD, Türkiye’ye karşı, adalar, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de Yunanistan’ın menfaatlerine ters bir müdahalede bulunması durumunda Yunanistan’ın arkasında olacağını daha önce ilan etmiştir.
Dahası Yunanistan başbakanı Miçotakis, Fransa ile imzaladıkları Savunma ve Güvenlik İş Birliği anlaşmasıyla ilgili olarak “Bir saldırı halinde Avrupa’nın tek nükleer gücü ve BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olan tek AB ülkesi (Fransa) ülkemizin yanında olacak.” açıklamasında bulundu.
Bu arada Miçotakis, Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’la eş zamanlı olarak Suudi Arabistan’a giderek malum Prens’le görüşmeler yapmıştır.
Yunanistan bütün bunları kıta sahanlığını on iki mile çıkartması halinde bunun savaş sebebi sayılacağını ilan eden Türkiye karşı yapıyor.
Bütün bu gelişmeler Yunanistan’ın kıta sahanlığını on iki mile çıkartmaya hazırlandığının işaretleridir. Önleyici tedbirler, hazırlık ve girişimlerin bu gerçeklere göre yapılması konusunda iktidarı, dış işleri bakanlığı ve bütün yetkilileri uyarıyorum!