Önce birkaç aktarma yapayım.
1-Diyanet İşleri Başkanlığı’na; “Midye, karides, kalamar, yengeç, ıstakoz gibi deniz hayvanlarını yemenin helal olup olmadığı” sorulmuş. “Haram” demiş. Gelen tepkiler üzerine Diyanet şu açıklamayı yapıyor (25-28 Ağustos 2021 tarihleri arasındaki medya):
“Kuran-ı Kerim’de denizden elde edilecek yiyeceklerin helal olduğu bildirildi. (Maide, 5/96; Fatır, 35/12). Hz. Peygamber: “Denizin suyu temiz, ölüsü helâldir.” (Ebû Dâvud, Tahâret 41) buyurdu. Hanefi mezhebi midye, karides, … gibi deniz hayvanlarının helal olmadığı görüşünü benimsemiştir… Buna göre kurbağa, yengeç, kaplumbağa veya su yılanının yenmesi helal değildir. (Remli Nihayetu’l Muhtaç, VIII, 113, 150-152.)
2-Beş Ekim 2021 günü akşam Diyanet TV’de dinledim. Süleyman Ateş’in Diyanet İşleri Başkanlığı döneminde Diyanet’in Özlük İşleri Başkanlığını yapan kişi dedi ki: “Falih Rıfkı Atay, “Mabetsiz bir şehir kuracağız” demiş. Ankara’da cami yok. Menderes ve bazı kişiler Ankara’ya bir cami yapmaya kalkmışlar. Para yok. Menderes Kocatepe Camisi’nin yerini belirlemiş. Atlarını satmış. Geç de olsa Kocatepe Camisi yapılmış.”
3-Tarih 7 Ekim 20121. Akşam, Diyanet TV’de biri sunucu, diğeri Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi olan konuşmacı iki hoca vardı. Gelen bir soruya konuşmacı hoca şu cevabı verdi: “Bir kadın ölünce eşi o kadının el, yüz ve ayaklarını görebilir, diğer yerlerini göremez. Yıkayacak kimse bulunmazsa, erkek eşine teyemmüm ettirir, yıkayamaz. Çünkü ölümle nikah bozulur. Ama erkek ölünce kadın eşini yıkayabilir.”
Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi olan bu hoca: “İslam dini ile ilgili yazılmış birçok tefsir, hadis, fıkıh kitabı var. Biz bu kitapları okuyarak sorunlarımızın cevabını bulamaz mıyız” sorusuna şu cevabı verdi: “Dini kaynakları okursunuz ama yeterli bilgiye sahip olamadığınız için sorunu çözemezsiniz. İsterseniz üniversite mezunu olun, bilene soracaksınız…”
Şimdi bu anlatımlarla ilgili yorumlar yapalım.
1-Diyanet: “Midye, karides, … gibi deniz hayvanlarını yemek haramdır” fetvasına tepki alınca kendini şöyle savunuyor: “Kuran’da denizden elde edilecek yiyeceklerin helal olduğu bildiriliyor (Maide, 5/9, Fatır, 35/12), Hz. Muhammed’in, “Denizin suyu temiz, ölüsü helaldir” hadisini aktarıyor ve şu savunmayı yapıyor: “Allah ve Peygamber helal diyor ama Remli haram diyor.”
Aklını kullanan, Allah ve Peygamber’i esas alan insan olun. Niye Allah ve Peygamber’i bir kenara iterek bir insana uyuyorsunuz? Bu şirktir. Kuran, bir şeyi “helal-haram” kılma hakkının sırf Allah’a ait olduğunu bildirir. “Midye Remli’ye göre haramdır” derken Kuran ve Peygamber’e değil, 500 sene gönce yaşamış bir adama uyuyorsunuz. Bu aynı zamanda Müslümanları geriletmek, aç ve sefil bırakmaktır. Bu düşüncem dini açıdan genişçe açıklanabilir ama amacım bu değildir. Ali Erbaş yönetimindeki Diyanet iyiden iyiye kokuşuyor.
2-Maaşını Türkiye Cumhuriyeti’nin bütçesinden alan üç hoca: “Atatürk ve arkadaşları “Camisiz şehir kurdular. Menderes atlarını satarak Kocatepe Camisi’ni yaptırdı” diyerek Atatürk düşmanlığı yapıyor. Yalan söylüyorlar. Ankara başkent yapılmadan önce camisiz değildi. Kurtuluş savaşımızın ilk yıllarında devletimiz yoksul, milletimiz aç idi. Diyanet’in, din üzerinden bozgunculuk yapması ayıptır. Menderes’in idamı 17 Eylül 1961’dir. Kocatepe Camisi 1962’de tasarlanmış, 1967’de inşaatına başlanmış, 1987’de inşaatı tamamlanarak ibadete açılmıştır. Bakın hocalar yalan söylüyorlar.
3-Bir kadın ölünce, yıkayacak kişi bulunmazsa, eşi el, yüz ve ayaklarını görebilir, diğer yerlerini göremez, görürse günah olur, yıkanmadan (teyemmümle) mezara kor imiş, erkek ölürse eşi yıkayabilirmiş. Şu yobazlığa bakın! Yahu siz ne zaman “düşünen adam” olacaksınız? Sizin beyniniz belinizin altına mı yerleştirildi? Sizden ilkel kafalı birisi de (el Ezher şeyhlerinden) birkaç yıl önce, “Bir kadın öldükten 6 saat sonrasına kadar eşi cinsi ilişkide bulunabilir” diye zırvalamıştı.
İmam-Hatip, İlahiyat, Diyanet mensubu olmayanlar tefsir, hadis, fıkıh gibi dini kitapları okusalar bile yorum sahibi olamazlarmış. İllaki gelip sizden görüş alacaklarmış. Siz ilim deryası, başkaları din cahili, geri zekalı öyle mi? Ortaçağ’ın papazları da sizin gibi düşünüyorlardı. Kuran’ı anlama ve yorumla hakkının sırf kendinizde olduğunuzu savunduğunuz gibi papazlar da İncili anlama ve yorumlama hakkının sadece kendilerinde olduğunu savunuyorlardı. Sonrasını biliyoruz, akıl, bilim ve yenilikler papazları çöp kutusuna attı. İslam dünyasının hocaları bize “son” ve “en gelişmiş” din olan İslamiyet’i doğru yorumlasalar, Müslüman dünyaya sıkıntı yaşatmasalar iyi olur.
Ali Erbaş yönetimindeki Diyanet Türkiye’yi çıkmaza sokuyor. Bugünkü Diyanet’in halkımıza verebileceği bir bilgi ve “örnek dini hayat” yoktur. Hepimiz, gerçek İslam’ı aklımızı kullanarak öğreneceğiz.