Sözlerime istiklal marşımızdan bir dize ile başlıyorum. “Sana vadettiği günler hakkın belki yarın, belki yarından da yakın.” (Hak= Tanrı- Rab-Çalap- Allah) Sıkıntılı zamanlarda ruhsal bütünlük-birlik ve beraberlik, inanç gücü, hedef ulaşacağına inanmak çok önemlidir.
İçinde bulunduğumuz şartlara-yaşadığımız coğrafyaya baktığımızda, her vakit bir çıkış yolunun parladığına şahit oluruz. Yeter ki özgüvenimiz yerinde olsun. Sizler ki; yüce Çalap’ımıza inanmış Anadolu ile bütünleşmişiniz. Başarmak için elinizde tüm imkanlar var.
Çıktığınız yolda, inandığınız davada asla yorulmayın, dinçliğinizi koruyun. Anadolu’nun yüreği sizlerle atmaktadır. Sizlere güler yüzle yaklaşan, tatlı meme gösteren, olmayacak şeyleri vaat eden dili, dilinize-soyu, soyunuza benzemeyen- huyu, huyunuza benzemeyenlere kanmayasınız.
Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin hali sizlere ders olsun. “Onlar; Çinliler yurtlarına girdiği zaman, pırasanın yenmesi caiz mi değil mi, tespihi 33’lük tespihle mi 99’luk tespihle mi çekelimi” tartışıyorlardı.
Yalnızca düşmana odaklanmak, çareler aramakla yükümlüyüz. Dilimizi, yurdumuzu, dinimizi korumak asli görevimizdir. Örnek olarak sadece Anadolu’daki bağımsızlık hareketini ve istiklal savaşını görmelisiniz. Yakın bir zamanda Türkistan coğrafyasının nasıl birleştiğini hep beraber göreceğiz.
Yer altındaki maden yataklarınıza, yer üstündeki değerlerinize sahip çıkmalısınız. Nasıl sahip çıkacağınız ise, sizlere usulünce anlatılmaktadır. Dikkatle dinlemeniz ve akıllıca uygulamanız yeterlidir.
Direniş hareketlerinde muhabere (iletişim) çok önemlidir. Kopmasına sakın izin vermemelisiniz. Diğer ihtiyaçlarınız münasip bir şekilde karşılanır. Coğrafi şartlar sizleri zorlayabilir, Sömürgeci dünyanın sizin yaşadığınız coğrafya ile alakalı hesapları ve hedefleri var.
Elbet, hepimizin de ulaşmak istediğimiz hedeflerimiz var. Mutlaka hedeflerimize ulaşacağız. Dilde-fikirde-işte birliğimizi tesis etmek ve güçlendirmek durumundayız. Sizlere engel teşkil edecek yapılar tek parça değildir.
Bu parçaların arasına çakıl taşı atmak aklın gereğidir. Sömürgeci dünya fitne tohumlarını atmıştır. Bu tohumların bir kısmı imha edilmeli, kalan kısmı da bizler istediğimiz zaman ve şekilde yeşermelidir.
Türk devletinin anlayışı, Ankara’nın savunması Çin seddinden başlar. Gençliğimizden beri dikkatlerimiz, “Adriyatik’ten Çin seddine…” çekilmiştir. Bu dikkat çekme halen devam etmektedir.
Bizler siz soydaşlarımızı asla yalnız bırakmadık -bırakmayacağız. Bu hasret, bu sevda asla bitmez. Elbet bir gün buluşacağız. Elbet bir gün kucaklaşacağız. Bizleri hiçbir güç engelleyemez. Ne içimizdeki hainler! Ne de düşmanlarımız.
Çünkü biz Türkler; Yüce Çalap’ımızdan kut almışız. Başka bir güce ihtiyacımız yok. Siz soydaşlarımızı sevgi ile hasretle kucaklıyor selamlarımı yolluyorum.
Şunu unutmayın ki; Doğu Türkistan’ın kurtuluşu sizlerin tutumuna bağlıdır. Gayret sizden başarı Çalap’ımızdan. (Çalap= Tanrı-Rab- İlah-Allah)
Görklü Çalap’ımızın görkemli selamları yüreği vatan için çarpanların üzerine olsun vesselam.