Mustafa Kemal Atatürk Temmuz 1923’te, Amerikalı gazeteci Marcosson’a verdiği röportajda Ortadoğu ve bugüne değiniyor, 89 Yıl önce;
“Bir gün, cihan harbinden sonra Ortadoğu’da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaktır. O gün geldiğinde, yeni kurduğumuz cumhuriyetimizin yöneticileri, bu halkların değil emperyalist güçlerin yanında yer alırsa aynı akıbete kendileri uğrayacaktır ve Kurtuluş Savaşı’nda yedi düvele haddini bildiren Türk halkı onların da hakkından gelecektir…” (Sözcü)
***
Ogün geldi!
Emperyalist güçlerin hedefi Ortadoğu!
Irak, Tunus, Libya, Mısır kan gölü olmuştu.
Şimdilerde Suriye’de kan akmakta.
Müslüman kanı!..
Türkiye, emperyalistlerin uç karakolu
Tüm imkânlarıyla emperyalistlere, hizmette…
Akıtılan kan daha şimdiden sıçramakta ülkeme.
Bölünmelerine hizmet ettiklerimiz, en büyük tehdit bölünmemize…
Utanıyorum Atamdan, 89 yıl sonra!
1923’te görüp işaret ettiği tehlikeyi, 2012’de dibine kadar yaşamaktan utanıyorum.
Aslında hep uyarmıştı, her konuda,
Her dediği çıkmıştı yıllar boyunca…
Bu hali yaşatanlar utansın diyemiyorum!
Bu hale getirenlere gösterdiğimiz aymazlıktan, utanıyorum.
***
Atatürk’ümüzü;
Devlet ve millet düşmanlarının; din düşmanı öcü gösterip, çıkarlarına kullanmalarına,
Din düşmanlarının; din karşısında putlaştırıp, kendi çıkarlarına kullanmalarına fırsat verdiğimiz için utanıyorum.
Sahip çıkamadığımız için,
Anlayıp anlatmadığımız için,
Ufuk derinliğini göz ardı ettiğimiz için,
Kendimizden, utanıyorum…
Aslında bunu da görmüştü, o deha..
“Asıl önemli olan ve memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden, içerdeki cephenin suskunluğudur.” Demişti ta o zamanlar!
Susmuştuk gerçekten,
Yıllar boyunca, değerlerimize inat.
Atatürk’ü; mücadele edip bitirmek istediği zihniyetlere teslim etmiştik, elbirliğince
O zihniyetler bugün Atatürk’ü bitirmek istemekte hınzırca.
Koyduğu ilkeleri, ihya ettiği değerleri, kurduğu devleti…
Alınan kutsal emanetlere inat!
Nitekim günümüz Türkiye’sinde;
Çelenk kavgaları, iptaller, boş kutlama alanlarının kıskacında 30 Ağustos zafer bayramı yaşadık milletçe…
Alışmıştık sulandırılmış milli bayramlara, son yıllarda…
Bir yandan terörün meclisteki eş başkanı Şemdinli bölgesinde 400 kilometrelik bölüm PKK denetiminde deme arsızlığında.
Diğer eş başkan emperyalistlerin taşeronluğuna soyunmakta pervasız.
Zulme karşı en büyük destanı yazan milletine inat…
Haçlı kafasının akıttığı Müslüman kanına, hizmette kusursuzluk derdinde…
Şehitlerimizin kutsiyetine inat…
Utanıyorum tarihimden!
***
Ve dahi bizim için her sonuçta, “zaferi” olmayan savaşta,
Ortadoğu’da ilk hedef oluşumuz aniden..
Dün kardeş dediğimiz bugün en büyük düşmanımız.
Emredileni gerçekleştirmek uğruna.
O deha bugünü de görmüştü aslında;
”Muhterem Milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başına taç ettiği adamların kanındaki ve vicdanındaki cevheri asliyi çok iyi Tahlil etmek dikkatinden, bir an tevakki etmesinler…” diyerek!..
Dedim ya anlayıp anlatmamıştık
Yaşayıp, yaşatmamıştık…
Putlaştıranlarla, öcü gösterenlere terk etmiştik o dehayı
Yok, yok kendi istikbalimizi terk etmiştik aslında
Çürümüşlüğe!..
Utanıyorum
Utanıyorum yarını teslim edeceğimiz yavrularımızdan
Utanıyorum bugünden
Utanıyorum 89 yıl sonra
Utanıyorum Atamdan…
***
Tüm çöküşlerimize rağmen!
Bir daha utanıyorum dememek için; sarılmak istiyorum yine o dehanın her söyleminin ardından verdiği ışığa, umuda, güvene…
“… ve Kurtuluş Savaşı’nda yedi düvele haddini bildiren Türk halkı onların da hakkından gelecektir…”
*
“… Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”
*
“Ne mutlu Türk’üm diyene.”