8 soruda yeni müfredat taslağı: İdeolojik unsurlar var mı?

featured

AKP’nin 2022’de açıkladığı vizyon belgesiyle bir kavram olarak öne çıkan, geçen yılki Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimleri ile 31 Mart mahalli seçimlerinde slogan olarak da kullanılan “Türkiye Yüzyılı” Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) kamuoyuna geçen hafta sunduğu yeni müfredatın da başlığına girdi.

“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adlı yeni müfredat bu Cuma gününe kadar öğretmen ve akademisyenlerin görüşüne de açık. Okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde okutulacak zorunlu dersleri kapsayan müfredat taslağı (https://gorusoneri.meb.gov.tr/) 10 yıllık bir çalışmanın ürünü olarak lanse edildi ve yeni müfredatın 26 farklı yeni öğretim programı içerdiği belirtiliyor.

3 bini aşkın sayfadan oluşan yeni müfredatın bir hafta içinde incelenemeyeceğini belirten sivil toplum örgütleri, MEB’e süreyi uzatması için çağrı yaptı. Müfredatın beceri odaklı bir yaklaşımı benimsediği savunulurken, hedeflenen değişikliklerde “yetkin ve erdemli” insan yetiştirme istendiği belirtiliyor.

Müfredat neden seyreltildi?

Milli Eğitim Bakanlığı”nın yeni müfredat taslağında içerikte seyreltme yapıldığı görülüyor. MEB, ülke bazlı karşılaştırmalarda, Türkiye’deki mevcut müfredatın muadillerinden ağır olduğunun saptandığını belirtiyor. Bilgiye erişimin kolaylaştığına da dikkat çekilerek müfredatta yüzde 35 oranında seyreltilmeye gidildiği kaydediliyor.

Ayrıca, bilgiyi depolayan akademik başarı odaklı eğitim yerine, öğrencilerin yeteneklerini ortaya çıkaran bir anlayışın benimsendiği de iddia ediliyor. Yapılan değişikliklerin başında 12. sınıf matematik programından integral konusunun çıkarılması geliyor. Kimi eğitimcilere göre bu değişiklik matematik fobisini yenmekte etkili olabilir. Ancak bazı uzmanlar ise mühendislik eğitimi alacak olan öğrencilerin hiç integral görmeden üniversiteye gidecek olmasına karşı çıkıyor.

Dini ve ideolojik unsurlar arttı mı?

Yeni müfredat kapsamında oluşturulan öğrenci profili “yetkin ve erdemli” sıfatlarıyla tanımlanıyor. Ahlak ve değerler ile vatanseverlik ve ailenin de sık sık vurgulandığı görülüyor. Ayrıca, müfredat metninde kimi kavramların Türkçesi yerine Arapçalarının kullanıldığı ve kimi tasavvuf terimlerinin de müfredata girdiği görülüyor.

Öğretim porgramlarının ortak metninde “milli bilince sahip şahsiyetlerden oluşan bir toplum oluşturma” hedefi de dile getiriliyor. Bu hedefin ahlaklı, erdemli nesiller yetiştirilerek gerçekleştirileceği savunuluyor. Kimi uzmanlar, eleştirel bakış ve sorgulamanın ikincil hedefler arasında yer aldığını söyleyerek eleştiriyor.

“Dini ve milli duyarlılığın, işin içine belki gereğinden fazla konduğu da görülebiliyor” diye konuşan eğitim uzmanı Onur Soğuk’a göre yeni müfredatın adının “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” olması da tesadüf değil. “Eğitim demiyor, maarif diyor. Bu bile ideolojik yaklaşımın bir göstergesi” değerlendirmesinde bulunuyor.

Hangi değerler vurgulanıyor?

Duyarlılık, vatanseverlik, sabır, mütevazılık, özgürlük gibi değerlerin öğretim programları içinde işlenmesiyle öğrencilerin içsel ahenge sahip huzurlu insanlar olması ve daha geniş alanda da huzurlu aile ve toplum yapısına ulaşılması müfredat taslağındaki hedefler arasında.

Aile olmanın ve aile bütünlüğünün önemi de öğretim programlarında öne çıkarılırken, din kültürü dersinde dinin aile kurumuna verdiği değer ve önemin analiz edilmesi de müfredatta ifade ediliyor.

“Dini ve ideolojik yönlendirme ve atıfların laik eğitim sisteminde kabul edilemeyeceğini” belirten Eğitim İş ve Eğitim Sen sendikaları, yeni müfredatın geri çekilmesini talep ediyor. Bu iki sendika, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili konuların ağırlığının azaldığını ve yeni müfredatta bilimsellik vurgusunun olmadığını savunuyor. Müfredat değişikliğini önemli bir ihtiyaç olarak gören ve hükümete yakınlığıyla bilinen Eğitim Bir Sen ise, yeni müfredatla “Batı karşısında ezilmemiş, özgüveni yüksek, kendi tarihini ve kültürünü bilen” nesillerin yetiştirileceğini savunuyor.

Milli ve manevi değerler okul öncesine uygun mu?

Programın tamamında yer alan milli ve manevi değerler vurgusunun okul öncesinde nasıl hayata geçirileceği ise merak ve endişe konusu. Okul öncesi öğrencilerine, milli ve manevi değerlerle ilişkili becerilerin kazandırılması amaçlanıyor. Yeni müfredatla ilgili bir değerlendirme hazırlayan okul öncesi eğitim uzmanı Doç. Dr. Mehmet Toran, programın bu haliyle çocuk merkezli değil öğrenme merkezli olduğunu belirtiyor. Toran, “Hazırlanmış olan taslak program, çocuğu iktidarın önemli bir temsilcisi olarak değerlendirmekte ve çocuğu bu bağlamda inşa etmek istemektedir” ifadesini kullanıyor.

Şeffaflık ve katılımcılık eleştirilerinin arkasında ne var?

MEB, yeni müfredatın hazırlanma sürecinde binden fazla öğretmen ve akademisyenle periyodik toplantılar düzenlendiğini belirtti. 260 akademisyen ve 700’ün üzerinde öğretmenin bu toplantılara düzenli olarak katıldığı açıklandı. Ancak bu akademisyenlerin ve öğretmenlerin kim olduğu kamuoyuyla paylaşılmadı. Eğitim Reformu Girişimi’ne göre, müfredat hazırlama toplantılarına katılanlar Türkiye’nin eğitim ekosistemini temsil etmekte yetersiz. Eğitimin önemli paydaşlarından öğrencilerin, velilerin ve sivil toplum örgütlerinin görüş ve deneyimlerinin göz ardı edildiği savunuluyor.

DW Türkçe’ye konuşan Eğitim Uzmanı Onur Soğuk, eğitimcilerin müfredat hazırlanırken ortaya çıkan tartışmalardan habersiz bırakıldığını belirtiyor ve şöyle diyor: “Şeffaflık adına, bu öğretmenler kim? Bu akademisyenler kim? Kimlerden görüş alındı? Hangi eğitim fakültelerine başvuruldu? Hangi eğitim fakültesi ne söyledi? Bence bu da tartışılması gereken bir konu”.

Ders içeriklerinin kim ya da kimler tarafından ve hangi kaynaklar referans alınarak hazırlandığı bilgisi de taslakta yer almadı.

Yeni müfredat uygulamaya uygun mu?

Laboratuvarda uygulama derslerinin hayata geçirilmesi ve spor, müzik, resim gibi sanatsal faaliyetlerin ağırlığının artırılması hedeflenen yeni müfredat taslağında matematik ve edebiyat atölyeleri kurulmasına, kütüphane kullanımına da ağırlık verilmesi öngörülüyor.

“Sanki aslında bir özel okulunuz var. Özel okula hazırlanmış bir müfredat gibi bir görüntü var” diyen eğitim uzmanı Onur Soğuk, okulların çok büyük bir kısmında bu tür atölye ve laboratuvarların bulunmadığına da dikkat çekiyor. Soğuk, ilaveten on yıllık bir çalışmanın ürünü olduğu belirtilen yeni müfredatın uygulanabilir olmadığı görüşünde. Bunun en önemli üç nedenini ise şöyle açıklıyor: Öğretmenlerin yeterli donanıma sahip olmaması, yüksek sınıf mevcutları ve okulların fiziki koşulları.

Türkçe vurgusunun nedeni ne?

Müfredatta, Türkçe’nin öğretimi ve etkili kullanılmasına yönelik becerilerin kazandırılması tüm derslerin ortak hedefi olarak belirlenmiş. Türkçe ve edebiyatta ezbere dayalı konuların azaldığı, okuma ve anlama konularına ağırlık verildiği kaydediliyor.

Son yıllarda lise ve üniversite giriş sınavlarında Türkçe ve edebiyat netleri düşük seyrediyordu. Türkiye’deki öğrencilerin okuma alanında başarısı, kısaca PISA olarak bilinen uluslararası öğrenci değerlendirme sınavında da düşüş kaydetti. Değişikliğin bu nedenle yapıldığı tahmin ediliyor.

Ne zaman ve hangi kademede uygulanacak?

Yeni müfredat ilk kez 2024-2025 eğitim ve öğretim yılında, her okul kademesinin ilk sınıfında uygulamaya konulacak. Bu da 1., 5. ve 9. sınıflarda başlanacağı anlamına geliyor. Uygulamanın kademeli olarak başlatılması, eğitimciler tarafından genel olarak olumlu görülüyor.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni müfredat taslağı

To view this video please enable JavaScript, and consider upgrading to a web browser that supports HTML5 video

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!