“Devlet-Millet-Din-Toprak mefkûresinin sağlıklı olarak yeniden ihya ve inşası cumhuriyet değerleriyle mümkün olabilecektir.”
***
Türk Milleti eşsiz cihan hâkimiyeti ardından duraklama ve çöküş dönemine girmişti. Bitti tükendi denilirken tarihin en emsalsiz mücadelelerinden birini daha verecek, nihayetinde 29 Ekim 1920 de Cumhuriyetin ilanı ile yeni devletin temellerini atacaktır.
***
O günden bugüne cumhuriyeti anlamak, idrak etmek, anlamlandırmak üzerine hezeyan ve çalkantılarla heba edilen 90 yılı yaşadık.
Ne hazindir ki günümüzde İstiklal savaşı öncesi çöküşler yeniden sahne almış, devletin bekası tehdit ve tehlike içine atılmıştır.
Bugünün çıkış yolu yine tarihimizin derinliklerinden filizlenebilecektir.
Cihan hâkimiyeti kurarken sahip olduğumuz kudretin kaynağı, topraklarımız işgal edilir hale gelirken nelerimizi kaybettiğimizin muazzam tahlili, Cumhuriyetin ilanını getiren temel husus olarak karşımızda durmaktadır. Aynı zamanda zamanımızın da temel başvuru alanıdır.
***
Osmanlı imparatorluğunun yüzyıllara uzanan, eşi benzeri bulunmayan medeniyet inşasını tarihe kazıyan mefkûre çok iyi irdelenmelidir.
Bu mefkûre; “Devlet–Millet–Din–Toprak” esası üzerine kurulmuştur.
Bu esaslardan biri diğerine üstün tutulmamış, birisi göz ardı edilmemiştir. Toprağın vatan kılınması, millet olmanın erdemi, devlet olmanın gücü, yüce dinimiz İslam’ın birleştirici, bütünleştirici ve adaleti emreden ilahi durumu âleme nizam düsturunda vücut bulmuştur.
Türk Milletinin büyük bedeller ödeyerek; yıkılan, kurulan devletleri boyunca, çağ açıp çağ kapatmaya uzanan cihan hâkimiyetini getiren esas budur.
***
Ne zamanki bu dört temel unsurdan uzaklaşılmış, çözülmeler beraberinde gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerini şekillendiren bu durum, din adına ahkâm belirlenirken temelde devlet, millet, toprak ve özellikle de dinin özünden, merkezinden uzaklaşılması durumundan kaynaklanmıştır.
Din adına din katledilmiş, ardından tüm değerlerin tüketilmesi yaşanmıştır. Sonuç olarak toprakları işgal edilen, milleti bölünmüş, devleti kukla, dini ise ısmarlama fetvaların kıskacında durum, kaçınılmaz olarak esareti getirmişti.
***
Nihayetinde yeniden uyanış ve Tarihin en kutlu mücadelelerinden İstiklal savaşı tarihteki muhteşem yerini almıştır.
Türk Milleti son devletini kuracak, idaresini Cumhuriyet olarak belirleyecektir.
Nitekim kaybedilen değerlerin yeniden inşası için en uygun devlet şekli cumhuriyet olarak tanımlanmış, düşünülmüştür.
“Devlet-Millet-Din-Toprak” mefkûresinin sağlıklı olarak yeniden ihya ve inşası cumhuriyet değerleriyle mümkün olabilecektir.
***
Ne hazindir ki; yanılgı ve alışkanlıklar hedef karmaşası getirmiş, Cumhuriyet bir çatışma unsuru olarak sunulmuştur. Bu aşağılık girdap yine din üzerinden hâsıl edilmiştir. Bir taraftan din çağdışı öcü ilan edilirken, diğer yandan din adına devlet, millet, toprağın değersiz kılınma cüretleri yıllara yansımıştır. Cumhuriyet ısrarla din karşıtlığına indirgenmiştir.
***
Cumhuriyetin 90. yılında İstiklal savaşı öncesi şartların girdabındayız.
İstiklalin ihyası “Devlet-Millet-Din-Toprak” mefkûresinin yeniden inşasında yatmaktadır…
Bu kutlu fikrin yegâne sahibi, savunucusu Türk Milliyetçileridir.
Cumhuriyet ancak bu yönüyle, tüm değerleriyle bütünleşecektir.