AKP ve yandaş basın hiçbir delil göstermeden sürekli AKP döneminde ekonominin çok iyi durumda olduğunu, ihracatın arttığını, kişi başına düşen milli gelirin 2500 Dolardan 10.000 Dolara yükseldiğini, halkın zenginleştiğini iddia edip duruyorlar. Sürekli yapılan bu propaganda tuzu kuru olan kesimlerde kısmen etkili olabiliyor. Ancak, bu iddialar kesinlikle doğru değil. AKP’nin yönettiği TÜİK’in verdiği rakamlar dahi bu iddiaları yalanlıyor. İşte, TÜİK’in verdiği rakamlardan birkaç örnek:
Devletin Dış Borcu : 2002’de 149 milyar dolar, 2010’da 306 milyar dolar
Devletin İç Borcu : 2002’de 150 katrilyon TL, 2010’da 353 katrilyon TL
Özel Sektörün Dış
Borcu : 2002’de 43 milyar dolar, 2010’da 179 milyar dolar
Vatandaşın Bankalara
Borcu : 2002’de 7 katrilyon TL, 2010’da 180 katrilyon TL
Çiftçinin Bankalara
Borcu : 2002’de 5 katrilyon TL, 2010’da 24 katrilyon TL
2002-2010 Döneminde
Ödenen borç Faizi : 408 katrilyon TL
İşsiz Sayısı :2002’de 2.270.000 kişi, 2010’da 3.260.000 kişi
Yoksul sayısı : 2010 yılı itibarıyla 12.700.000 kişi
Dış Ticaret Açığı : 2002’de 16 milyar dolar, 2010’da 72 milyar dolar
Protestolu Senet Tutarı : 2002’de 1 katrilyon TL, 2010’da 6 katrilyon TL
Karşılıksız Çek Sayısı : 2002’de 740.000, 2010’da 1.900.000
1 Kg Et Fiyatı : 2002’de 8 TL, 2010’da 35 TL
1 Kg Ekmek Fiyatı : 2002’de 1 TL, 2010’da 2,85 TL
1 Litre Benzin Fiyatı : 2002’de 1,7 TL, 2010’da 4 TL
Yukarıda verdiğimiz rakamlar ekonominin iddia edildiği gibi iyi olmadığını, aksine 2002 yılına göre çok daha kötü durumda olduğunu göstermektedir. Zaten dar ve orta gelirli vatandaşlarımız bu sıkıntıyı her gün yaşıyorlar. Vatandaşlarımız rakamlarla ölçmeseler de her geçen gün ceplerindeki paranın alım gücünün azaldığını, evlerinin mutfak ihtiyaçlarını karşılayabilmek için pazara, markete daha çok para götürmek zorunda kaldıklarını yaşayarak görüyorlar.
Peki, acaba ekonomi AKP döneminde neden kötüye gitmiştir? Bunda AKP’nin uyguladığı yanlış politikaların etkisi var mıdır? Elbette, ekonomideki bu kara tablo tamamıyla AKP’nin beceriksiz ekonomi uygulamalarının sonucudur. AKP, 2002 yılından beri Kemal DERVİŞ’in uyguladığı ekonomi politikasını virgülünü dahi değiştirmeden aynen uygulamıştır. 2004-2005 yıllarında Kemal DERVİŞ dahi buna isyan etmiştir. Kemal DERVİŞ, bu politikaların kriz döneminde doğru olduğunu, ancak krizden çıktıktan sonra üretimi ve insanı esas alan ekonomi uygulamalarına ağırlık verilmesi gerektiğini söylemiştir.
AKP’nin uyguladığı sakat düşük kur-yüksek faiz politikasıyla ithalat patlamış, ihracat azalmıştır. İhracatın azalması sanayinin küçülmesine ve işsizliğin artmasına yol açmıştır. Gene düşük kur-yüksek faiz politikası Devletin ve özel sektörün borcunun katlanmasına da sebeb olmuştur. Hükümetin tarımı ve hayvancılığı desteklemekten kaçınması et, kurbanlık hayvan, buğday, şeker vb. gıda maddelerinin ithal edilmesine sebeb olmuştur. Bunun sonucunda hem çiftçimiz fakirleşmiş, hem de ithalat patlama yapmıştır.
Ekonomideki bu kötü durumu iyileştirmek için öncelikle üretime ve ihracata dönük ekonomi politikalarının uygulanması şarttır. Bu yapıldığı takdirde hem işsizlik azalacak, hem de halkın refah düzeyi yükselecektir. Ancak, bunun AKP Hükümetiyle başarılabilmesi mümkün değildir. Bunun olabilmesi için mutlaka bir iktidar değişikliğine ihtiyaç vardır. 12 Haziran seçimleri bu konuda çok önemli bir fırsattır. Bu fırsatı iyi değerlendirebilmek için her vatansevere büyük görev düşmektedir. Bu sebeble 12 Haziran’a kadar durup dinlenmeden bu gerçekleri vatandaşlarımıza anlatmak zorundayız.