19 Mayıs’ın bu yıl 101.yılı… Nasıl anacağız bilmiyorum! Ancak 100.yılını nasıl andık onu da hatırlamıyorum. Demek kayda değer bir şekilde anmamışız ki; hafızamda bir şey kalmamış. Aksi olsaydı hatırlardım.
Halbuki 19 Mayıs gibi olaylar sadece biz Türkler için değil hangi millet için olursa olsun çok önem teşkil eden olaylardır. Bu sebeple unutulmaması ve dönemin şartlarının sebep sonuç ilişkileri ile anlamlandırılarak yaşayan halka ve genç nesillere anlatılması gerekir.
Bir Belçika seyahatimde beni Waterloo Savaşı‘nın (1815) yapıldığı alana götürmüşlerdi. Orada savaş her yıl nerede ise birebir canlandırılıyor ve savaşın dünya tarihine verdiği yön binlerce insana anlatılıyordu.
19 Mayıs 1919’un bunlardan ne farkı var?
Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs’ta Samsun’a ayak basmasa, Türk’ün İstiklal Savaşı’nı başlatmasa acaba bugün nasıl bir dünya ile karşı karşıya olurduk? Ya biz Türklerin ahvali ne olurdu?
Onun için dış güçler ve onların yerli işbirlikçileri 19 Mayıs’ı, 23 Nisan’ı, 30 Ağustos’u, 6 Ekim’i, 29 Ekim’i, 10 Kasım’ı, Atatürk’ü ve onun mücadele arkadaşlarını, yapılanları unutturmak ve üstünü örtmek isterler…
Biz Türkler de buna karşılık başta 19 Mayıs olmak üzere tarihimize yöne veren önemli günleri hakkıyla anmak ve onların bizim için teşkil ettiği önemi yeni nesillere anlatmak zorundayız.
Bir 19 Mayıs daha geldi; Türk çocukları bugünü anlam ve önemine binaen kendisine yakışır bir şekilde anmalıdır. Hem de kimseden bir şey beklemeden.
19 Mayıs bizim yani Türklerin tarihinde bir kırılma noktasıdır. Bu önemli günü; öncesi ve sonrası ile virüs nedeni evde kaldığımız zamanda çocuklarımıza ve torunlarımıza anlatalım… Geleceği genç nesillere bırakmak için hazırlık yapalım!
Atatürk te bizden böyle isterdi…