Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, bugünkü yazısında, Sedat Peker’den 10 bin dolar alan siyasetçinin ismini savcılara, iddiayı dile getiren Süleyman Soylu’nun değil “kolluk güçlerinin” ilettiğini belirtti.
Sözcü yazarı Deniz Zeyrek bugünkü yazısında, Sedat Peker’den 10 bin dolar alan siyasetçi bilgisinin Sedat Peker’le ilgili yapılan soruşturmada ele geçirilen bir elektronik mesaj sayesinde elde edildiğini yazdı.
Zeyrek, söz konusu siyasetçinin ismini savcılara, Süleyman Soylu’nun değil “kolluk güçlerinin” aktardığını söyledi.
Deniz Zeyrek, “Sıcak patates” yargının kucağında kaldı” başlıklı yazısında ayrıca şu soruyu sordu: “Peki Soylu savcılara isim vermemişse savcılar o ismi nereden öğrendi ve Şentop neden ‘O isim savcıda’ dedi?”
Zeyrek’in yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Malum, suç örgütü liderleri siyasetçilere para verirse öyle sosyal yardımlardaki gibi “alan el veren eli bilmez” tarzında olmaz.
Parayı veren alanı bilir, alan vereni bilir. Sedat Peker dolarları kime verdiğini biliyor. Alan siyasetçi, o dolarların nereden geldiğini biliyor.
O ismi Peker hakkında soruşturma yapan polisler de onların bilgilendirdiği polis amirleri, müdürleri biliyor. Haliyle Süleyman Soylu biliyor.
Şentop’un kameraların önündeki açıklamalarından Soylu’nun o ismi savcılara verdiği sonucunu çıkarmıştım. Ancak Adalet Bakanlığı’ndan sorunca Soylu’nun herhangi bir savcıya isim ya da bilgi vermediğini öğrendim. Zaten savcılar da İçişleri Bakanı’ndan kafalarına göre isim soramazlar.
Peki Soylu savcılara isim vermemişse savcılar o ismi nereden öğrendi ve Şentop neden “O isim savcıda” dedi?
Araştırırken bu sorunun yanıtını öğrendim: İsmi savcıya veren Bakan Soylu değil, kolluk kuvvetleri. Polis Peker ve örgütüyle ilgili birkaç soruşturma yürütüyordu. Bu soruşturmalardan birinde, ellerine bir elektronik mesaj geçti. Mesajda Peker’in AK Parti’den bir isme para ödediği yazıyordu. Polis olsanız ne yapardınız? Tabii ki onlar da amirlerine, müdürlerine bildirdiler. Müdürler ise Bakan Soylu’ya. Bu noktada karar vermek gerekiyordu? O delil soruşturma evrakları içinde yer alacak mıydı? Yer alırsa bu AK Parti’ye zarar verir miydi? AK Parti’ye zarar verirse bunun faturası kime kesilirdi? Soylu televizyonda olayı açıkladıktan sonra başka seçenek kalmadı. O delil, soruşturma dosyasına girdi. Bakan Soylu da polis de kucağındaki sıcak patatesi yargının kucağına bıraktı…
Artık sıcak patates Soylu ve polisin değil, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve savcıların kucağında. Hukukun gereği yapılırsa o isim resmi olarak teşhir olur. Bu da olay yokmuş gibi hareket eden AK Parti’ye büyük zarar verir. O zararın faturası da Gül’e ve yargıya kesilir.”