Size bugün bir yemek tarifi vermek istiyorum. Aslında bunu ben değil birileri aylardır, günlerdir veriyor. Ben de bugün kaleme döküyorum.
Geçelim yemeğimize…
İÇİNDEKİLER:
- Dünya Devletleri,
- Sınır Komşuları,
- Silah,
- Kimyasal Silah,
- Milyonlarca kg. Kan,
- Ve gözyaşı…
HAZIRLANIŞI:
Milyonlarca insanın, milyonlarca Müslümanın, bir kazanın içine bırakılıp birbirine düşürülmesiyle başlar. Daha sonra kazan taşmaya başlar ve dışarıya yayılır. Bunu fırsat bilen közdeki ateş kudurmak için bir kıvılcım arar ve komşuya dadanır.
İşte, aranan kıvılcım buradadır.
Kazanın en yakını zaten büyük bir iç karışıklık içine düşmüş, sınırlarında peşmergelerin cirit attığı, dillerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı, millet olma özelliklerinin gün be gün eritilmeye çalışıldığı bir yer.
Fırsat bu fırsat! Kazanı kaynatmaya devam.
Yemek pişene kadar bu ateş yanmalı. Ve bu ateş için maşa ve odunu bulmak çok zor değil. Ta ki maşalık ve odunluk bitene kadar. Kör kendini görene kadar. Şayet devam ederse bu yemek…
Kardeş kardeşi vurur!
Müslüman Müslümanı vurur!
Sınırlar ihlal edilir!
Dünya yerinden oynar!
Olan, yemeğin içindekilere ve maşalara olur!
Ateş ise büyümeye devam eder!
Ben bu yemeği hiç sevmedim, kör olmadığım için de asla bu yemeği yemeye kalkışmam. Umarım büyüklerim de bilmedikleri ya da göremedikleri yemekleri yemeğe kalkışmazlar.
Saygılar…
