Ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar ne yazık ki zaman zaman kimlik değiştirerek karşımıza çıkmaktadır.
Gün gelir adı özgürlük olur, gün gelir daha çok özgürlük olur. Başka bir zamanda karşımıza çok masummuş gibi görünen haliyle çıkar. O kadar masumdur ki, adını bile söylerken eğer dikkat etmezseniz suçlu duruma bile düşersiniz.
Şimdi de ne yazık ki “Vicdani Red” adı altında bir safsata ile karşımıza çıkmaktadır. Bize düşen görev ise, sap ile samanı ayırt edebilmektir.
Neymiş efendim gerekçeleri?
Şöyle bir sıralayacak olursak başta dini inancı sokuşturuveriyorlar. Peki, sormak lazım bu gerekçeye sığınanlara. Ordu dinsiz mi demek istiyorsunuz yani. Hiç düşündünüz mü? Adına peygamberimizin o güzel isimlerinden olan Mehmet (Muhammed) adından olan Mehmetçik denilen asker başka hangi ülkede var. Yine hiç düşündünüz mü? Dinin emrettiği en yüce mertebe olan şahadet yani şehitlik mertebesi hangi orduda var? Peki, şimdi eğri oturup doğru düşünelim. Din ekseni ile bu kadar doğru örtüşen bir kuruma hangi vicdan ile vicdani ret diyeceksiniz.
Onu da geçelim. Neymiş efendim diğer gerekçe insan öldürmeye karşı olmakmış. İşte zır cahillik diye ben buna derim. Ordumuz Yüce Atatürk ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini düstur edinmemiş midir? O halde hangi öldürmeden bahsediyorsunuz. Ayrıca yukarıda bahsettiğimiz dinimizin ekseni ile ilgili olarak baktığımızda bizim dinimiz de insan öldürmeye dayalı bir dindir diyebiliyor musunuz?
Yok, eğer etnik kökeni bahane ediyorsanız yine çuvalladınız beyler. “Kim bu vatanın uğruna olmaz ki feda” diyecek kadar bu memleketi seven. Ve eğer bu memleket için ölünecekse yine herkesten önce ölmeyi seve seve kabul edebilecek bir sevda ile donanmış şair-i azam Mehmet Akif Ersoy Arnavut değil miydi?
Neymiş efendim, yüzyıllar önce Almanya da bir tarikat çıkmış ta askerliğe karşı olmuş, daha sonra 18. YY da İngiltere de bir tarikat böyle yapmış. Yahu Allah aşkına bu taklit zihniyeti nereye kadar gidecek? Ne zaman biz, biz olacağız?
Eğer bunu baz alacaksak yarın da homoseksüeller çıkacak biz de vicdani retçiyiz diyecekler. Zaman sonra bir bakmışsınız tolumun büyük bir çoğunluğu homoseksüel oluvermiş. Olur mu olur valla. Yeter ki bir açık kapı bulmasınlar.
Yüce Atatürk; “ Askeri harekat, siyasi faaliyetlerin ümitsiz olduğu noktada başlar. Ümidin güvenli bir surette geri dönüşü, orduların hareketinden daha seri hedeflere ulaşmayı temin edebilir. (1922-İzmir)” dememiş miydi? Eğer siyasi faaliyetinize ve gücünüze güveniyorsanız ve onu milli irade ekseninde sürdürüyorsanız. Asla askeri harekata gerek duymazsınız. Gücünüzden şüpheniz var ise orasını bilemem.
Yine Yüce Atatürk; “Askerlik, işlerin yürütmesi değil, insanların sevk ve idaresi sanatıdır. (1918-İstanbul)” derken ne kadar medeni, ne kadar modern bir görüşle meseleye yaklaşmıştır. Eğer Atatürk ün görüşleri ile çelişiyorsanız daha açık konuşun biz de anlayalım beyler.
Eğer Mehmet, Mehmetçik ve şehitlik olgusunu dinimiz gibi görmüyorsanız,
Eğer, Atatürk ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini anlayamamış veya anladınız da işinize gelmiyorsa,
Eğer, “Kim bu vatanın uğruna olmaz ki feda” diyecek kadar Bu vatanı seven Mehmet Akif Ersoy ile kavganız var ise, buyurun Vicdani retçi olun.
Benden söylemesi.