Kuruluş dilekçesi 26 Ağustos’ta İçişleri Bakanlığına sunulan ve Ümit Özdağ’ın genel başkanlığa seçildiği Zafer Partisi, “30 Ağustos Zafer Bayramı ile Zafer Partisinin Kuruluş Kutlaması” etkinliği düzenledi.
Özdağ, kutlamada “30 Ağustos Türk milletinin ve İslam dünyasının son ordusunun büyük ve şanlı zaferidir. Bu zafer ile onurlanmayan, gururlanmayan kutlamayan ne Türk’tür ne Müslümandır.” ifadelerini kullandı.
30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlayarak girizgah yapan Özdağ’ın konuşması şu şekilde:
Çok değerli Zafer Partili kardeşlerim otuz Ağustos Zafer Bayramı’nız kutlu olsun. Bu zafer Türk milletinin zaferidir. Bu zafer Türk ordusunun zaferidir. Bu zafer Türk milletinin dünyaya dünya tarihine beni hiçbir güç tarihten silemez dediği zaferdir. Hepimize kutlu olsun. Bugün kutladığımız zaferin gerçek anlamını anlamak ve onu tarih içerisindeki yerine oturtmak için bin altı yüz seksen üç ikinci Viyana Kuşatması Muhakkak hatırlanmak zorunda bin altı yüz seksen üçte ikinci Viyana Kuşatması’ndan sonra yenilen ordumuz adım adım üç kıtadan geri çekilmeye başladı.
“Sakarya’da Türk ordusu ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk Birleşik Avrupa tarihiyle savaştı. Tanrı’nın kırbacı Atamız Atilla’da Sakarya kıyılarındaydı”
Dünya tarihinde hiçbir devlet ve hiçbir millet bu kadar uzun bu kadar zor bu kadar büyük bu kadar acılarla dolu bir geri çekilme yaşamamıştır.Değerli Zafer Partili kardeşlerim, iki yüz otuz sekiz sene geri çekildik. Iki yüz otuz sekiz sene yenildik. Iki yüz otuz sekiz sene toprak kaybettik. Candan aziz bildiğimiz şehirlerimizi kaybettik. Ülkeler kaybettik. Binlerce yıllık Türk yurdu Kırım’ı kaybettik. On dokuz milyon kilometre karelik tarihin gördüğü en muhteşem imparatorluktan Sakarya’yla Aras Nehri arasına sıkışan beş yüz bin metrekareye çekilmek zorunda kaldık. Ve bizi orada da yaşatmak istemediler. Çekildiğimiz son vatan parçasında da dönemin İngiliz Başbakanı Türkler Asya’nın Kızılderilileridir ve başlarına Kızılderililerin başına gelecek şey gelen şey gelecektir diye Türk milletinin tarih sahnesinden silineceğini amaçlarının bu olduğunu ilan etti. Bu geri çekilme sırasında Beş milyondan fazla Müslüman ve Türk Balkanlarda ve Kafkaslar’da en acımasız işkencelerle tarihin en uzun süren ve en büyük soykırımında Yok edildiler. Beş milyona yakın Müslüman ve Türk ana yurtlarından koparak Anadolu’daki ana yurduna geri dönmek zorunda kaldı Geri çekilen sadece ordumuz değil, geri çekilen milletimizdi. Ve bu geri çekilişin durduğu yer Anadolu’nun bağrında Sakarya Nehri’nin kıyıları oldu.
“Rabbim isterse sular büklüm büklüm vurulur, sırtına Sakarya’nın Türk tarihi vurulur”
Şair diyor ya Rabbim isterse sular büklüm büklüm vurulur, sırtına Sakarya’nın Türk tarihi vurulur Sakarya’nın sırtına Türk tarihi vurulmuştu Sakarya’da sadece Türk ve Yunan orduları savaşmadılar. Sakarya’da Türk ordusu ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk Birleşik Avrupa tarihiyle savaştı. Tanrı’nın kırbacı Atamız Atilla’da Sakarya kıyılarındaydı. Yani Sakarya ve Aras arasına sıkışmış olanları bir Hristiyan imparatorunun veya Sovyet rejiminin tahakkümü altına girmemiş olanlardı. Ve onlar da bir ölüm kalım mücadelesi veriyorlardı. Bu ay yüzüncü yılını kutladığımız Sakarya Savaşı öncesinde Bütün millet elindeki avucundaki her şeyi vermeye, devlete ve orduya çağrıldığında çoraplarından başka Hiçbir şeyi olmayan bir yarım akıllı dedikleri vatandaşımız çorabını yıkayıp götürüp kaymakama teslim etmişti. Benim de verebileceğim bu diye. Işte bugün hakkıyla kutlanmayan Sakarya Savaşı’nı biz yüz sene önce böyle kazanmıştık. Doksan dokuz sene önce kazanılan Büyük Taarruz’la ilgili şair şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi. Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi. Ta ki yükselsin ezanlarda müeyyet namın galip et. Çünkü son ordusudur İslam’ın derken hiç şaka yapmıyordu bu ordu Türk milletinin de İslam aleminin de son ordusuydu.
“Yunan Ordusu’nun yel gibi kaçmasından mı hoşlanmadınız? Evinizde mi misafir edecektiniz?”
Bir siyasetçi var. Hepiniz tanırsınız. İzmir Marşından hoşlanmadığını dile getirdi. İzmir Marşında neyi sevmediklerini merak ediyorum. Behey gafiller! Bey utanmazlar! Behey arlanmazlar! Bu marşın nesini sevmiyorsunuz siz? Iki yüz otuz sekiz sene geri çekilen Bir milletin geri çekilişi durdurmasından mı hoşlanmıyorsunuz? Iki yüz otuz sekiz sene geri çekilen İslam sancağının ve Türk bayrağının buraya kadar artık çekinmiyoruz. Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O sadık bütün vatandır demesi ben mi hoşlanmıyorsunuz? Yunan Ordusu’nun yel gibi kaçmasından mı hoşlanmadınız? Evinizde mi misafir edecektiniz? şehit olanların isimlerinin deftere yazılması öksüz yavruların bağıra basılması sizin vicdanınızı hiç mi sızlatmıyor? Asil Türk kanının bu vatan için feda olması… Canınızı bu sıkıyor mu sizin? Değerli Zafer Partililer bütün samimiyetimle söylüyorum. Emperyalistlerin fikren döllemediği, hiçbir Türk Zihni ve vicdanı İzmir Marşı’ndan hoşlanmadığını söyleyemez. 30 Ağustos Türk milletinin ve İslam dünyasının son ordusunun büyük ve şanlı zaferidir. Bu zafer ile onurlanmayan, gururlanmayan kutlamayan ne Türk’tür ne Müslümandır. Olsa olsa cübbeli kafirdir. Otuz Ağustos büyük Türk milletinin zaferidir. Kutlu olsun. Allah Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına Şehitlerimize ve gazilerimize rahmet eylesin. Amin.
“Zafer Partisi Türk milletine, Türk devletini, sınırlar da orduda, poliste, jandarma da, yargı da geri verecek.”
Analar ağlamasın, yalanıyla terörist Öcalan’a, demokrasi havarisi ilan edip anayasa yaptılar, PKK ile müzakere ettiler. Güvenlik güçlerinin ellerini kollarını bağlayıp terörle mücadeleyi yasakladılar, ilkelerimiz PKK terör örgütünün eline geçti. PKK’da bunları uyutup Bu arada Suriye’nin kuzeyinde bir Kürdistan altyapısını hazırladığı ve FETÖ darbe girişimi sonrasında Erdoğan Türkiye’yi kirli bir referandumla bir tek adam ve şimdi ne götürdü? Değerli Zafer Partililer, Biz Türk olarak 2002-de AK Parti’ye bir Türk devleti vermiştik. Bugün elimizde iflas etmiş bir aile şirketi var. Zafer Partisi Türk milletine, Türk devletini, sınırlar da orduda, poliste, jandarma da, yargı da geri verecek. Parlamenter demokrasiye döneceğiz, Hukukun üstünlüğünü tesis edeceğiz. Kuvvetler ayrılığını Recep Tayyip Erdoğan olmaktan çıkartıp yeniden yasama, yürütme ve yargı yapacağız. Değerli sefer partiler ülkemizi bir milli birlik krizi yaşıyor. Toplumumuz cepheleşti. Türk toplumu iç savaş kıyısında ki toplum olarak nitelendiriliyor. Gençlerimiz güzel Türkiyemiz’i terk edip vatansızlığa doğru adım atıyorlar. Bir kısım yurttaşımız batıya doğru göç edip batı illerine yerleşiyor. Bir kısımda yurt dışında ev satın alıp oturma izni alıyor, gerektiğinde kaçmak için yapıyor. Bunu mevcut siyasal cepheler parçalanmayı daha da derinleştiriyor. Camilerimiz AK Parti’nin propaganda merkezleri haline dönmüş durumda. Islam dini son bir sene de Anadolu’da en ağır darbeyi Mondros sonrasında işgal orduları geldiği zaman mı aldı? Hayır. Son 20 senede Hak Ipek Dinar’ında aldı. Ateizm ve de isim hiç olmadığı kadar bu 20 yıl içinde gelişti. Dünyada ilk değişti yetiştiren Imam hatip okullarını açmak da AK Parti’ye nasip oldu. Hayırlı olsun. Sokaklar alev alev yanıyor.
“Biz ittifakı büyük Türk Milletiyle kuracağız”
Ülke yüksek tansiyonlu bir hastaya benziyor. Böyle bölünmüş cepheleşmiş bir ortamda cephelerden birisinin tarafı olmayı biz zafer kardeş olarak reddediyoruz. Biz ittifakı büyük Türk Milleti’yle kuracağız. Camiler propaganda merkezi olmayacak. Milli bayramlarımızı bir bütün olarak tekrar milletçe onurla şerefle kutlayacağız. Hiç kimse kimseden intikam almayacak. Türk milleti bir ve bütün olarak geleceğe doğru yürüyecek.
Türkiye tarihinin en ağır ekonomik krizinden geçiyor. Bunun üzerinde uzun uzun konuşmaya gerek yok değil mi? 2002-de Türkiye Türk Ekonomisi Dünyanın 16 büyük ekonomisiydi 2020-de 2021-de 20 Büyük Ekonomi 4. Sıra gerilemiş başka bir şey söylemeye gerek var mı? Bir futbol takımını antrenör alıyor. Sanayi üretimi azaldı, Tarımsal üretim azaldığı, hayvancılık azaldı, fabrikalar azaldı ama çoğalanlar da var. Yabancı ürünlerin satıldığı AVM’ler çoğaldı, borçlar çoğaldı, işsizlik çoğaldı, iflaslar çoğaldı, kredi borçları çoğaldı. bir hırsızlık çoğaldı. Evet itibar da çoğaldı galiba değil mi? Ne kadar sarayda kadar uçak o kadar itibar. Biz değerli arkadaşlar itibarı saraylarda değil, borçsuz cari açıksız ve ileri teknoloji üreten bir Türkiye de görüyoruz.
Zafer Partisi, sürdürülebilir planlı kalkınma ekonomisiyle Türkiye’yi, sanayide, tarımda ve hayvancılık da bir üretim atağına geçirme konusunda kararlıdır. Devlet Planlama Teşkilatı’nı kuracağız. 12 yıllık planlı kalkınma modelini geliştiriyoruz. Büyük bir tasarruf hamlesi gerçekleştireceğiz. Tasarruf ettiklerimizi lüks yatırıma değil, üretime kaydıracağız.