Aslen, fikren, hissen Türk olmaktan, Türk yaratılmaktan büyük bir şeref duyan bir Türk evladı olarak başlıkta belirttiğim cümleyi beynimin bütün hücreleri, vücudumun her zerresi ile şerefle, gururla tekrar ederek bir daha söylemekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Evet, Türkiye’de yaşayan herkes Türk Milleti’nin egemenlik hakkına saygılı olmak zorundadır. Neden mi? İşte nedenleri:
1-Aslen, fikren, hissen Türk olanlar, zaten Türk oldukları, kendilerini fikren ve hissen Türk saydıkları için doğal olarak Türk Milleti’nin egemenlik hakkına saygılı olmak zorundadırlar. Bunun aksini iddia etmek eşyanın tabiatına aykırıdır. Bir insanın ait olduğu bir millete saygı duyması, olması gereken olağan bir durumdur.
2-Aslen, fikren, hissen Türk olmayanlar veya kendini Türk saymayanlar da Türk Milleti’nin egemenlik hakkına saygılı olmak zorundadırlar. Bu iddiamızı örneklerle şöyle açıklayabiliriz.
· Aslen Kürt, Arap, Gürcü, Ermeni vs. olup da kendini halen Türk saymayanlar, ancak Müslüman olanlar Türk Milleti’nin egemenlik hakkına saygılı olmak zorundadırlar. Bu, öncelikle bir insanlık borcudur. Çünkü, Türk Milleti olmasaydı bu kişiler büyük bir ihtimalle var olmayacaklardı. Bu kişiler, varlıklarını önce Allah’a sonra da Yüce Türk Milleti’ne borçludurlar. Türk Milleti, haçlı seferlerine kanıyla, canıyla karşı koymasaydı, herhalde İslam Dünyası ve dolayısıyla Müslüman olup da kendisini Türk saymayanlar mevcut olmayacaktı.
· Aslen Türk olmayan, fikren ve hissen de kendini Türk hissetmeyip Çerkez, Çeçen, Abaza, Gürcü v.s sayan kişiler de Türk Milleti’nin egemenlik hakkına saygılı olmak zorundadırlar. Bunlardan Çerkez, Çeçen, Abaza, Gürcü asıllı olanlar Rus zülmünden kaçarak Osmanlı Devleti’ne yani Türk Milleti’ne sığınmışlardır. Osmanlı Devleti, bu insanları bağrına basmış, hiçbir ayrım yapmadan elindeki tüm imkanları bu insanların hizmetine sunmuştur. Bu insanlar, Anadolu’nun en güzel ve en verimli yerlerine yerleştirilmişlerdir. Aslen Çerkez, Çeçen, Abaza olanlar hiçbir ayrım gözetilmeden en yüksek devlet mevkilerine kadar yükselebilmişlerdir.
· Aslen Türk olmayan ve fikren, hissen kendini Türk hissetmeyip de Arnavut, Boşnak, Pomak v.s sayan kişiler de Türk Milleti’nin egemenlik hakkına saygılı olmak zorundadırlar. Bu kişiler, Türk olmadıkları halde salt Müslüman oldukları için Sırpların , Bulgarların zulmüne uğrayarak Türk Milleti’ne sığınan insanlar veya bunların çocukları ya da torunlarıdır. Asil Türk Milleti, bu insanları da salt Müslüman ve Osmanlı Devleti’nin tebaası oldukları için bağrına basmıştır. Bunlardan da yetenekli olanlar hiçbir ayrım gözetilmeden en yüksek devlet mevkilerine kadar yükselebilmişlerdir.
Türkiye’de yaşayan herkesin etnik kökeni ne olursa olsun Türk Milleti’nin egemenlik hakkına saygılı olmak zorunda olduklarını açıklayabildiğimi sanıyorum. Peki, bu saygı nasıl gösterilebilir? Bu, önemli bir husustur. Türk olan veya olmayan, ama Türkiye’de yaşayan herkes bu saygıyı kime, nasıl gösterecektir? Bu saygının herhangi bir makama, çelenk vs. sunulmak suretiyle gösterilmesi söz konusu değildir. Türk Milleti’nin egemenlik hakkına saygı ancak, davranış ve sözlerle gösterilebilir. Bunu da örneklerle açıklayalım:
· Türk olan veya olmayan herkes, Türk Milleti’nin Türkiye Cumhuriyeti üzerindeki egemenlik hakkına saygılı olmak zorundadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milleti üzerinde Türk Milleti’nden başka bir milletin egemenliğini iddia etmek Türk Milleti’ne yapılmış en büyük saygısızlıktır.
· Türkiye Cumhuriyeti’nde Türk Milleti’ne ait değerlerden başka bir milletin değerlerine önem atfetmek de Türk Milleti’nin egemenlik hakkına yapılmış en büyük saygısızlıktır. Örnek olarak Türkçe’den başka bir dilin resmi dil olarak kabul edilmesini veya Türkçe’den başka bir dilin eğitim kurumlarında ana dil olarak öğretilmesini savunmak Türk Milleti’nin egemenlik hakkına yapılmış en büyük saygısızlıktır. Gene, Türkiye’de Türk Bayrağı’ndan başka bir bayrağın var olmasını istemek ve savunmak da Türk Milleti’nin egemenlik hakkına yapılmış büyük bir saygısızlıktır.
· Türk Milleti, aslen Türk olmayanları dahi bağrına basarak en yüksek maddi ve manevi mevkilere yükseltmiştir. Bu konudaki en canlı örnek Mehmet Akif ERSOY’dur. Mehmet Akif, aslen Arnavut olduğu halde kendini fikren ve hissen Türk addederek milli mücadeleye katılmış, takdire şayan hizmetler vermiştir. Bu hizmetleri nedeniyle Mehmet Akif, Türk Milleti’ne mensup herkesin gönlünde şerefli bir mevki kazanmıştır. Mehmet Akif, hiçbir zaman Arnavut kökenli olduğunu iddia etmemiş, aksine Türk Milleti’ni sözlerinde, davranışlarında ve şiirlerinde yüceltmiştir. Hele hele Mehmet Akif, bir an bile Arnavutça ile eğitim konusunda talepte bulunmamıştır.
Birkaç yıldır Türk Milleti’nin Türkiye Cumhuriyeti üzerindeki egemenlik hakkı üzerinde dolaylı veya dolaysız yoğun tartışmalar yapılmaktadır. Türk Milleti’nin Türkiye Cumhuriyeti üzerindeki egemenlik hakkını yok etmek veya zaafa uğratmak için çeşitli mazeretler kullanılmaktadır. Son zamanlarda teröristbaşı Öcalan’la “Terörü sona erdirmek, PKK’ya silah bıraktırmak vs.” amacıyla yürütüldüğü söylenen görüşmelerin asıl amacı da Türk Milleti’nin Türkiye Cumhuriyeti üzerindeki egemenlik hakkını en azından kısıtlamak, bu konuda Türk’ten başka milletleri, ulusları veya etnik grupları ortak yapmaktır.
Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyeti üzerindeki egemenlik hakkından kesinlikle vazgeçmeyecektir. Bu husus, Türk Milleti açısından var olma ya da yok olma meselesidir. Türk Milleti, egemenlik hakkını korumak için her şeyi göze almıştır. Türk Milleti, egemenliğini herkese ve her şeye rağmen korumak konusunda kararlı ve azimlidir. Bu karar ve azim nedeniyle statüsü, görevi, makamı, mevki ne olursa olsun Türkiye’de yaşayan herkesin söylemlerini gözden geçirmesi, varsa yanlışlarını düzeltmesi gerektiği son derece önemli bir husustur.