Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzm. Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, terör eylemleri ve doğal afet gibi durumlarda toplum olarak yapılması gerekenler ile ilgili bilgiler verdi ve tavsiyelerde bulundu.
Terör eylemi gibi olayların panik hali yarattığını ve acil durum olarak ele alındığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu gibi durumlarda ister istemez herkes normalin dışında davranacaktır. Ancak sürekli eğitimler ve tatbikatlar ile alışkanlıklarımız bu gibi acil durumlara aksiyon alacak şekilde geliştirilirse daha sakin bir şekilde bu acil durumlar ile baş edebilecek seviyeye gelinebilir. Bu yüzden senede en az bir kez yapılması gereken tatbikatların sıklığı artırılmalı, yılda 2 hatta 3 kez yapılmalıdır. Sürekli eğitimler ile de desteklenmelidir. Acil durum ekipleri mevzuat kapsamında oluşturulmaktadır. Bu acil durum destek ekiplerinin de özel olarak eğitimli ve ayrıca da donanımlı (yangına karşı koruyucu kıyafetleri ve solunum cihazları) olmaları gerekiyor. Bu ekiplerin hızlı davranmaları, hem panik durumunu azaltacak ve hem de belki zayiatı minimuma indirecektir. Unutulmamalıdır ki itfaiye ve benzeri profesyonel ekipler gelene kadar geçecek zaman hayati önem taşır.”
Benzeri durumlarda öncelikle daha önceden yapılan tatbikatlarda elde edilen alışkanlıklar da kullanılarak hızlı ama sakin bir şekilde tahliyeye başlanması ve bulunulan yerin terk edilmesinin sağlanması gerektiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “İkinci adımda güvenli toplanma alanlarına yönelinmelidir. Bu esnada görevli olanların daha önceden belirlenerek özel olarak eğitilmiş olmaları gerekiyor. Görevlilerin yönlendirmeleri takip edilmeli ve söylenenler harfiyen yapılmalıdır. İtfaiye ve AFAD desteğinde tahliye ve gerekirse bazı koşullarda yardım sağlanmalıdır. Binalardan çökme ve/veya patlama risklerine karşın uzak durmak ve güvenli toplanma alanlarında sakin bir şekilde talimatlar doğrultusunda hareket etmek şarttır. Tahliye sonrası en önemli olay, sayım yaparak içeride kalan olup olmadığını anlayabilmektir. Bunun için de önceden yapılan tatbikatlar ile 20 kişilik gruplar şeklinde planlama yapılmalı. Bu grupların birbirini tanıması, bir grup lideri olması, eksik olan kişinin hemen bulunabilmesi, eksiklik halinde de olay yeri amirine veya başka görevlilere derhal bilgilendirme yapılması gerekir” dedi.
Olağandışı durumlarda yakınlarına ulaşmaya çalışanlar olacağını belirten Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Hiçbir şekilde sayım yapılmadan toplanma bölgelerinin terk edilmesine izin verilmemeli. Yetkililerin sayım yaparak içerde kalan olup olmadığının tespiti çok önemlidir. Bina çevresi ve lokasyon incelenerek park yapılan araçların konumu ve toplanma alanları önceden belirlenmiş olmalı. Bina çökme riskine karşı güvenli bir uzaklığa ulaşılmalı. Toplanma merkezlerine kesinlikle park yapılmamalı. Çıkışlarda izdiham olmaması için çıkış noktaları da sürekli açık tutulmalı” ifadelerini kullandı.
Olaya müdahale açısından yetkililerin ve görevlilerin müdahalesini zorlaştırmamak için toplanma alanlarında düzenli şekilde beklemek ve fazladan risk yaratacak davranışlardan kaçınmak gerektiğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “İstenildiğinde gerekli görevleri de yerine getirmek gerekebilir. Acil durum araçlarının giriş çıkışları da önemlidir. Bunları da engellememek gerekiyor. İçeride kalan birileri olabileceği şüphesi durumunda mümkünse lokasyonu ile görevlilere bildirim yapılmalı. Acil durum destek ekipleri ve itfaiye benzeri profesyonel ekipler geldiğinde onların talimatlarına uymak zorunludur” dedi.