TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildikten sonra soru önergelerine verilen cevapların sayı ve oranlarında artış olduğunu belirterek, ” ‘Başkanlık sistemine geldik soruların cevaplanma oranı düştü.’ diyemez kimse. Yalandır derse. İstatistik benim elimde var. Bunları bütün soru önergelerine veriyorum. Tam aksine başkanlık sistemine geçtikten sonra soruların cevaplandırma oranı da artmış, sayısı da artmış, istatistik böyle.” dedi.
TBMM Başkanı Şentop, Türk Parlamenterler Birliği tarafından Filizli Köşk’te düzenlenen “Anayasalar ve Siyaset” konulu konferansın soru cevap bölümünde soru üzerine “tek adam” tartışmalarına değindi.
-“‘Tek adam’ diye itiraz edenlere soruyorum size göre kaç olması lazım?”
Dünyadaki bütün sistemlerde de bir tek adam bulunduğunu belirten Şentop, “Siyasi partilerde şu anda tek adam dediğimiz şeyden kastettiğimiz, son kararı tek kişinin vermesi meselesidir. Parlamenter sistemde çok adam mı var? ‘Tek adam’ diye itiraz edenlere soruyorum size göre kaç olması lazım? Yani 2, 3, 5, 10… Nedir? Parlamenter sistemde çok adam mı var? Hayır. Parlamenter sistemde eğer klasik parlamenter sistemse başbakan var, cumhurbaşkanı sembolik yetkilere sahip. Kabine var, Bakanlar Kurulu var evet. Ama mesele zaten irade-i külliye cüziye çatışmasında ortaya çıkar. Çatışma yoksa orada bir tahlil yapabilmek, kanaat ortaya koyabilmek mümkün değil.” diye konuştu.
Çatışma olduğunda bir uzlaşma yerine sistemde hep başbakanın dediğinin olduğunu dile getiren Şentop, “Cumhurbaşkanının yetkileri normal olarak sembolik parlamenter sistemde. İki tane olunca zaten çatışma oluyor. Bunları Türkiye daha önceki dönemlerde de yaşadı.” ifadelerini kullandı.
– “Soru önergelerinin cevaplanma oranı arttı”
“Bugün parlamentonun yetkilerinin zayıfladığı iddialarını doğru bulmuyorum.” diyen Şentop, bunun hiçbir somut gerekçeye dayanmadığını vurguladı. Muhalefet partilerinin zaman zaman soru önergelerinin cevaplanma oranına yönelik soruları olduğunu anlatan Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünyanın her yerinde böyledir, yüzde 100 cevaplama dünyanın hiçbir yerinde yok. Ben başka ülkede de takip ediyorum. Bir kısmı cevaplanmış, herhalde yüzde 65’in üzerinde şu anda cevaplanmış, gerisi cevaplanmamış, devam eden süreçler de var. Bunu soruyorlar, sonra bunun cevabını verirsem bu oranları, ‘Bak sorular cevaplanmıyor.’ diyorlar. Ben de sadece bu dönemi vermiyorum. 26. Dönemi, bundan bir önce parlamenter sistemin olduğu dönemin oranlarını, sayılarını veriyorum, 24. Dönem’in oranlarını ve sayılarını da veriyorum. Mukayese ettiğimizde bu dönem daha fazla oranda cevaplanmış sorular. ‘Başkanlık sistemine geldik soruların cevaplanma oranı düştü.’ diyemez kimse. Yalandır derse. İstatistik benim elimde var. Bunları bütün soru önergelerine veriyorum. Tam aksine başkanlık sistemine geçtikten sonra soruların cevaplandırma oranı da artmış, sayısı da artmış, istatistik böyle.”
Soru önergelerine verilen yanıtların içeriğine ilişkin de eleştiriler geldiğine değinen Şentop, “Sen istediğin gibi soru sorabilirsin, cevap veren de istediği gibi cevap verebilir. Vermezse ne yapacağız? Sen istediğin soruyu sorabiliyorsan, cevap veren de istediği gibi cevap verebiliyor. Bununla ilgili zorlayıcı bir mekanizma yok.” dedi.
İki sistem arasındaki tek farkın gensorunun verilememesi olduğunu anlatan Şentop, “Gensorunun olmamasının sebebi de sistemin mantığı gereği. Gensoru nerede var? Güvenoyu olan bir sistemde gensoru olabilir.” ifadelerini kullandı.
– “1 Numaralı Kanun’un Yassıada Mahkemesi kuran hükmünü yürürlükten kaldırdık”
“Darbeyi bu kadar alkışlayan, Yassıada’yı onaylayan bir akademisyen grubu dünyada olmuş mudur?” sorusu üzerine de Şentop, akademisyenler grubunun da toplumun diğer kesimlerinden farklı bir grup olduğunu düşünmediğini dile getirdi.
Darbeyi her meslek grubundan destekleyenler olduğuna değinen Şentop, şöyle devam etti:
“Biz Yassıada’da ‘mahkeme’, sözde mahkemeyi kaldırdık. Bir düzenleme yaptık, kanun düzenlemesi. Bir kanunla kuruldu. 1 Numaralı Kanun, 1960 darbesinden sonra çıkartılan. Bu kanun içerisinde Yassıada’da bir mahkeme kurulmasıyla ilgili hüküm de vardı. Biz 1 Numaralı Kanun’un Yassıada Mahkemesi kuran hükmünü yürürlükten kaldırdık. Onun yürürlük tarihini de bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih, 1960 yılı tarihini verdik. O tarihten geçerli olmak üzere. Dolayısıyla Yassıada’daki mahkeme hukuk aleminde yok haline gelmiştir ve onun vermiş olduğu bütün kararlar, yaptığı bütün işlemler de böylece hukuken geçersiz hale gelmiştir.”
15 Temmuz’da benzer bir olay yaşanmadığını, halkın darbeye karşı direndiğini hatırlatan Şentop, o günlerde darbeye karşı olanların sayısı az olsa da seslerinin çok çıktığını, Menderes’e destek verenlerin ise sayıları fazla olsa da seslerinin az çıktığını anlattı.
Şentop, “Millet iradesine sahip çıkanların cesaretinin daha fazla olması lazım. Meşruiyeti savunanlar her zaman daha fazla cesur olmalıdır. Bu biraz da toplumsal psikolojiyle ilgili bir şey. Zamana ihtiyaç var demek ki. Ama 15 Temmuz’da milletimiz, bütün toplumsal kesimlerle beraber, akademisyenler de dahil olmak üzere çoğunluk itibarıyla bunu başarabildiler. Ben en büyük teminatın da bu olduğunu düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Yeni anayasayla beraber, hükümet sistemiyle beraber oluşturulan yeni yapıyı anayasa içerisindeki diğer bölümlerle bütünleştirmek, yeni anayasa tartışmasının önümüzdeki gündemi, Türkiye’nin birkaç yıl bu olacaktır.” dedi.