Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Virgin Adaları nerede, hemşerim?

Virgin Adaları nerede, hemşerim?

17 Ocak da geldi, kapımıza dayandı… Bulunduğunuz bölgeler de kışı, düzgün yaşıyor musunuz yoksa bir acayiplik var mı? Doğrusunu isterseniz, ben bu sene hiçbir şeyi yerli yerinde bulamadım. Sanki, ilahi el, ne kadar olay varsa, bir kavanozun içine koyup çalkalamış gibi…

Beni hiç ilgilendirmiyor ama bu aralar ABD’nin derdi birilerini gerdi… Hâl böyle olunca da bir iki laf etmek vacip oluyor… Amerikan Temsilciler Meclisi Başkanı, Genel Kurmay Başkanını arıyor. Niye mi… Trump bir delilik yapıp, nükleer bir saldırı yapmasın diyeBurada beni ilgilendiren ve sizle paylaşmak istediğim en önemli olay, bir kişiye bel bağlamanın, bütün yetkileri ona vermenin, ne kadar tehlikeli olduğunun görülmesidir… Kendi sosyal medyasının bile kapanmasına mâni olamayan Başkan’ın yarattığı tedirginlik ortada… Ya birde, olağanüstü yetkilerle donanmış olsaydı. Düşünmek bile istemiyorum… Olayların orijin çıkış sebebi “Oylarımız çalındı” iddiaları… Bu durumdan şikâyet abesle iştigaldir… Sen idareyi elinde bulunduracaksın, bütün güvenlik birimlerine komuta edeceksin ve “çalındı” diyeceksin…  En hafifinden, görev ihmali, bana göre de suçu vardır… Halk arasın da bu gibi olaylara ve kişilere “yavuz hırsız” derler… Korkarım bu durum, diğer dünya ülkelerine de sıçrayabilir… Birileri, seçimi kaybedince “çalmışlar” diyebilir. Oyları defalarca saydırabilir… Baktı ki olmadı, seçimi yenileyebilir… Maazallah bu durumlar her an yaşanabilir… Ayıbı olan sistemler, zaman kazanmak ve yolsuzluk belgelerini karartmaya bu yollarla teşebbüs edebilir… ABD’deki bu seçimin diğer bir faydası da, diktatör zihniyetlere verdiği mesajlardır… Trump’ı en önce, en yakınındakiler terk etti… Hepsi bir bir istifalarını verip gittiler… Herhangi birileri, Canlı yayınlara bağlanıp, “Benim suçum yok. O ne derse onu yaptım” dedi mi bilmiyorum ama mutlaka demiştir… İyi ki gitti… ABD – Türkiye ilişkilerinin iki kara olayı vardır. Birincisi, geri zekalı, inek çobanı Johonson’ın, mektubu, ikincisi ise, çağdaş geri zekalı , Trump’ın yazdığı mektup… Birinci mektuba, Kıbrıs Barış harekatıyla gerekli cevap verilmiştir… İkinci mektup maalesef daha acı bir mektuptu. Buna herhangi bir askeri operasyonla cevap veremezdikMal varlığı gündeme getirilen, dünyanın gelmiş geçmiş en dürüst lideri RTE, olayı hesaba bile katmayarak, yok sayarak ve de “hodri meydan açıkla ve bildiğini yap yoksa şerefsizsin, alçaksın, namussuzsun” bile demeye tenezzül etmeyerek, gerekli cevabı vermiştir. Daha doğrusu cevaba muhatap bile görmemiştir… Ha, mektubun “ekonomik tehdit” kısmı ne olacak diyenlere de merak etmeyin asla bir şeyler olmaz, gerekirse yeni IBAN açıklar, tahribatın on mislini toplarız, diyeceğim…

Bu Sayıştay ne yapmak istemektedir. Basın tokadı gitsinler” sakın yanlış anlaşılmasın. Ca- Ce’nin beyanatından bir alıntı yapmıyorum… Ama eli kulağındadır. Çok kısa zaman da Terörist- TKML’ci- FETÖ’cü gibi suçlamalara maruz kalabileceğini düşünüyorum… Bu ara patatesçiler de önlerini boş buldular, satamadıkları, dolu depolar önünde ağlayıp sızlıyorlar… Zaten teröristlikleri ilan edilişti, şimdi tescillenecek… Dönelim mevzuya. Muhalefet, propaganda yapmadan, sadece Sayıştay raporlarını, kitap haline getirip halka ücretsiz verse yeter. Pardon geri alıyorum. Bizim millet okumaz, onla soba tutuşturur. En iyisi CD haline getirip dağıtmak… Yahu, dipsiz kuyu. Neler yok ki. En son “Virgin Adaları” rezaleti çıktı. 80 milyonun adını bilmediği bu Ülkede niye şirketlerimiz faaliyette bulunur? Ziraat Bankası kredileri niye buralara akarTurkcell’di, Çukurova’ydı, Ruslardı, Varlık Fonu’ydu nasıl bu işin kahramanları olur. Milyar dolarlar (TL. değil) nasıl havalarda uçuşur. Biri lütfen açıklasınBana değil, tazminatını ödeyemedikleri doktorlara açıklasınlar, senelerdir atama bekleyenlere açıklasınlar. Ben biliyorum, kısacası halka açıklasınlar

Artık şek ve şüphe götürmeyecek şekilde çalışanların ve emeklilerin ceplerine el atılmış, bu sene de bayağı külliyatlı bir miktar çalınmıştır… Verilen zam miktarı otoyol ve köprülere yapılanın yarısı bile olmamıştır… Bir daha ve üstüne basarak dile getiriyorum… Enflasyon rakamları tespit edilirken, hangi mağazanın hangi malının fiyatı esas alınmıştır? Devlet arşivinde bunların dökümü mutlaka mevcuttur. Kanunen vatandaşın bile bilgi edinme hakkı varken, muhalefet (kripto) bu işin peşine niye düşmez? Belediyelerin açıkladığı tek şehir, Corona ölüm vakaları bile, Türkiye sayısından fazla iken, niye belgeler ortaya konmaz. Mutlaka her il, her gün bir liste ile Sağlık Bakanlığını bilgilendiriyordur… Gene bilgi edinme hakkı çerçevesinde, en azından, muhalefet (kripto) niye öğrenme pozisyonuna geçmez… Neden neden, sabaha kadar sayalım bitmez… Bu SMA durumu da buna benziyor… Evet, bu 2,5 milyon $’a mal olan Gen tedavisi muhtemelen para tuzağı veya vahşi kapitalizmin aracı olabilir… Bir ara Romanya’da, Gençlik Aşısı buldum diyen bir doktor, Anna Aslan vardı. Bütün dünyayı çarptı… Gen tedavisi de böyle olabilir… Bakanlığın, geniş bir dokümanla halkın karşısına çıkması gerekmektedir… Kimlere yapılmış, o kimselerin iyileşme oranları, yan tesir riskleri vs. her şey, başta hasta yakınlarının ve milletimizin gözü önüne serilmelidir… Yani şeffaf olunmalıdır. Olay, üç kuruş meselesinin ötesinde tutulmalıdır… Para milletin parasıdır ve milletin evlatlarına harcanmalıdır… Mesela Kasko Sigortası, çok pahalı bir Jeepin parçalanmasına karşılık, bunu ödeyemem diyebilir mi…Şirket diyemez ise, devlet hiç diyemez… Bir Ana Baba %1 bile umut ışığı görse, evladı için her şeyini feda edebilir… Ya Babaların babası Devlet Baba, hangi günler için var ki…

Yazının sonunu bizden bir haberle bitireyim… Geçtiğimiz hafta “Çalışan Gazeteciler Günü”ydü. Hükümet 20 yıl öncesine göre, “Basın özgürlüğü arttı” dedi. Ne dersiniz… Cevap uluslararası sistemden geldi… Türkiye 180 Ülke arasında 154. sırada… RTE de “Basın özgürlüğü vazgeçilmezimizdir” dedi… “Alo Fatih“ler halâ zihinlerde… Sürmanşet olacak, Damat istifasından ne yandaşı ne havuzu 27 saat bahsedemedi. Alt yazı bile geçemediler… Demek ki vazgeçilemeyecek özgürlük buymuş

Trajikomik diyeceğim ama o da kesmiyor… randevular alınıyor, sıralama belli, her hastanede odalar kuruldu, frigorifik kamyonlar medya maymunu oldu, dolaplar hazır, aşı olanlar ekranlarda, hemşireler teyakkuzda, sadece, aşı yok… Gözünüze dizinize durmasın. Bu kadar kusur kadı kızında da olur… Birde bardağın dolu tarafına bakmayı öğrenebilseniz…

Yeni hafta, yeni umutların filizleneceği bir iklimle başlar İnşAllah… Allah’ıma emanet olun. Hoşça kalınız…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!