Heybeliada Ruhban Okulu

Fener Rum Patrikhanesi, azınlıkların dini özgürlüklerinin kısıtlandığı gerekçesiyle ülkemizi uzun zamandır AB ve ABD’ye şikayet ediyor. AB ve ABD, Patrikhane’nin şikayetlerinin haklı olduğunu ileri sürerek  devamlı olarak ülkemize baskı yapıyor.
 
Patrikhane, Türkiye’nin Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasına izin vermediğini, bu nedenle Ortodoks Rum Azınlık’ın dini ihtiyaçlarını karşılayacak din adamı yetişmediğini, dolayısıyla Ortodoks Rumların dini özgürlüklerinin kısıtlandığını iddia ediyor.
 
Patrikhane’nin iddia ve şikayetinin haklı olup olmadığını incelemeden önce Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgili  olarak yakın tarihte yaşanan gelişmeleri ve Ruhban Okulu’nun hukuki durumunu açıklamak gerekir. Bu yapıldıktan sonra Patrikhane’nin haklı olup olmadığını söyleyebiliriz.
 
Heybeliada Ruhban Okulu, 1971 yılına kadar özel okul statüsünde lise ve yüksek okul düzeyinde faaliyet göstermekteydi. Anayasa Mahkemesi, 625 sayılı eski Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun özel yüksek okul açılmasına ilişkin hükümlerini 12.01.1971 tarih ve 1969/31 E.-1971/3 K. Sayılı kararıyla Anayasaya aykırı bularak iptal etti.
 
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra  özel yüksek okullar Devlet’e bağlı yüksek okul haline getirildi. O güne kadar özel okul statüsünde lise ve yüksek okul düzeyinde faaliyet gösteren Amerikan Robert Koleji’nin yüksek kısmı da Boğaziçi Üniversitesi adıyla Devlet Üniversitesi statüsünde faaliyete devam etti.
 
Fener Rum Patrikhanesi, Heybeliada Ruhban Okulu’nun yüksek kısmının Devlet’e bağlı yüksek okul olarak faaliyetini sürdürmesi yolunu tercih etmedi. Patrikhane, Heybeliada Ruhban Okulu’nun yüksek kısmını kapattı. Ruhban Okulu’nun lise kısmı da daha sonra Patrikhane tarafından kapatıldı.
 
Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgili yakın tarihte yaşanan gelişmeleri özetledikten sonra şimdi de Ruhban Okulu’nun hukuki durumunu açıklayalım.
 
 Lozan Andlaşması’nın 40. maddesine göre Türkiye’de yaşayan Türk vatandaşı Gayrımüslim Azınlıklar masraflarını kendileri karşılamak şartıyla, dini müesseler ve okullar açabilirler. Bu maddenin yorumundan çıkan sonuç şudur: Gayrımüslim azınlıkların açacakları okullar özel okul statüsünde olacak, masrafları azınlıklar tarafından karşılanacak, bu okulların kurucuları Gayrımüslim Azınlıklara mensup Türk vatandaşları olacak ve son olarak bu okullarda Gayrımüslim Azınlıklara mensup Türk vatandaşları okuyabileceklerdir. 
 
1982 Anayasası’nın ilgili hükümlerine göre vakıf üniversiteleri şeklinde özel okullar açmak mümkündür. Ancak, bu vakıf üniversiteleri YÖK’ün denetimine tabii olacaklardır.
 
Yukarıdaki hukuk kurallarını birlikte değerlendirdiğimizde Heybeliada Ruhban Okulu hakkında şunları söyleyebiliriz: Fener Rum Patrikhanesi,  Heybeliada Ruhban Okulu’nun lise kısmını özel okul, yüksek kısmını ise  YÖK’e bağlı  bir vakıf üniversitesi olarak açabilir. Bu konuda hiçbir hukuki engel yoktur.
 
 Hiçbir hukuki engel bulunmadığı halde Patrikhane, Heybeliada Ruhban Okulu’nun lise kısmını özel okul, yüksek kısmını da  YÖK’e bağlı vakıf üniversitesi olarak açmaktan ısrarla kaçınmaktadır. Peki, acaba Patrikhane’nin böyle davranmasının sebebi nedir?
 
Fener Rum Patrikhanesi, Heybeliada Ruhban Okulu’nun hem lise, hem de yüksek kısmını Devlet denetiminin dışında özerk bir statüde açmak istemektedir.  Lozan Andlaşması’na ve Anayasamıza göre Devlet denetiminden bağımsız, özerk okul  açılması mümkün değildir. Devlet denetiminden bağımsız özerk okul açmak istemek, Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik hakkını tanımamak demektir. 
 
 Sonuç olarak rahatlıkla şunu ifade edebiliriz ki, Ruhban Okulu’nu devlet denetiminden bağımsız açmak istemesi nedeniyle Fener Rum Patrikhanesi’nin artniyetli olduğu bir kere daha açığa çıkmış olmaktadır. Patrikhane, zaten eskiden beri Bizans’ı yeniden canlandırma söylemleri ve fiilleri ile dikkatleri çekmekte idi. Ruhban Okulu’nu devlet denetiminden bağımsız açma ısrarı Patrikhane’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenliği, birliği ve bütünlüğü aleyhine çalışmalar içinde olduğunu göstermektedir. Bu noktada bizi endişeye sevkeden husus, Başbakan’ın ve Hükümetin bu tehlikeyi bildikleri, gördükleri halde Ruhban Okulu’nu açma konusunda Batılı Devletler’e ve Patrikhane’ye söz vermiş olmalarıdır. Türk Milleti, bu gerçeğin farkına varmalı, 30 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde gereğini yerine getirmelidir. Yoksa, vatan topraklarının ayağımızın altından kayıp gitmesi çok yakın bir tehlike haline gelmiş durumdadır. 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!