Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

Arızalı ve Ayarlı Kafalar

Arızalı ve Ayarlı Kafalar

Tabiat var olduğunda, insan dahil, her şey düzgündür, sağlıklıdır, bozuk ve sakat değildir. Günümüzdeki anlatımıyla fabrika ayarındadır.

Bu özgün yapı zamanla bozuluyor. Başta insanlarda olmak üzere aksama, sakatlaşma, kokma gibi değişmeler oluyor. Buna “ârıza” deniyor.

Ârızalar insan, toplum ve hatta tüm insanlığın huzurunu bozar.

Huzuru hep insanlar bozuyor, zararın çoğunu insanlar yaşıyor. Yani biz ne çekiyorsak kendimizden, hemcinslerimizden çekiyoruz.

Ayarı bozuk insanlar, ayarı bozulmayanları da bozuyorlar. Bir başka ifadeyle bizim ömrümüz defoluların faturasını ödemekle geçiyor.

Bu düşüncelerimi Türkiye’deki iki insan grubu ile açıklayayım. Bunlardan birisi yöneticiler, diğeri medya.

 

Türkiye’de Yöneticiler

Yöneticilere (büyük çoğunluğu) bakın; makam, para ve şöhret hastası, iki yüzlü, hırsız, yalancı, bozguncu. Ne ararsan bunlarda var.

Bizdeki ayrıştırmayı yaratanların çoğu bunlardan. Bölgemizdeki akan kanların aktörleri bunlar. Neden böyle davrandıklarını öğrenince; şöhret, makam, ideolojik saplantı gibi mikropların hastası olduklarını görürüz.

Bunların para hırsı cebimizi harçlıksız, dağlarımızı ormansız yaptı, hazinemizi boşalttı. Bir millet bölünsün, bir devlet yıkılsın, halklar ezilsin; bunlar için hiç önemli değil. Yeter ki bunların şöhret ve lüks hayatları sürsün.

Yönetici kesimi arızalanmış bir ulusun yapması gereken ilk iş arızasız yönetici bulmaktır. Çünkü, fabrika ayarı bozuklar arızalı düşünürler, arızalı yaşarlar, toplumu arızalı yaparlar.

Yöneticilerinin çoğu arızalı olan bir toplum: “Belası beni bulmasın, işim-aşım kaybolmasın…” derse; bir gün mutlaka büyük belaları yaşar.

Servet, şöhret, makam hastası yöneticiler ulus ve devletlerini satmaktan bile çekinmezler. Çünkü böyleleri bu üç canavarın esiridirler; isteseler bile bağımsız ve onurlu olamazlar. Hatırlayın, daha dün, emperyalist bir gücün başındaki bir serseri bizdeki bir yöneticiye: “Akıllı ol. Mal varlığını açıklarım ha!…” dedi de, tehdidin muhatabı sükut etti.

Toplumlar makam, şöhret, servet, ütopik düşüncelerle malûl yöneticilerle yaşamak durumunda kalabilirler. Böylesi zamanlarda toplumlara arızalıları uyarma, akıl vermez, onu çekilmeye mecbur etme görevi düşer.

Arızalı yöneticiler için atılacak doğru adımlardan birisi de kolektif akıl ve yasal eylem birliğidir. Bunun örnekleri insanlığın ve bizim geçmişimizde var.

Ulus ve devletimiz cehennem çukuruna sürüklenirken ârızalılara destek vermek suç ortaklığıdır, devlete ihanettir. İnsan sırf düşmana ajanlık yaparak hain olmaz, sebep olduğu, engellemediği yıkım yüzünden de hain olur.

 

Ârızalı ve Ayarlı Medya

Türkiye’nin medyası da (yine büyük oranda) ârızalı ve ayarlı. Şu “gazete, dergi TV kanılı, yazar, programcı akademisyen, uzman, siyaset yorumcusu, Prof.” denen kuruluş ve kişilere bakın, rezil mi reziller.

Her biri her gün akşamdan sabaha kadar haber veriyorlar, yorumlar yapıyorlar ama bize güzel bir düşünce, kişilik ve onur kazandırmıyorlar.  Eğitim ve öğretimimiz nasıl olursa daha iyi olur, ekonomimizi nasıl büyütelim, milli egemenliğimizi nasıl güçlendirelim, gençleri ve aileleri nasıl daha mutlu edelim, … gibi konularla hiç mi hiç ilgileri yok.

Bugün Reis şunu dedi, muhalefet şöyle kötü…” hep bunlarla yatıp kalkıyoruz. Ârızalılar ârızalı basın yayın organları, ârızalı spiker, yorumcu, gazeteci yetiştiriyorlar, hepsi bu kadar.

Bir ilahiyat profesörü çıkmış, “Türkiye’de 1930’dan beri din sorunu var” diyor. T. C. kurulduğu günden beri Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurmuş. Her yer cami, Kuran Kursa, İmam-Hatip Lisesi, İlahiyat Fakültesi var. Bu Türkiye Cumhuriyeti izin maaşınızı ödüyor ama vaaz, ibadet, akademik dini düşünce üretme gibi işlerinize karışmıyor. Siz bir şeyler yapın. Siz çapsız/akılsız iseniz, T.C.’nin suçu ne?

Sorunlu söz sahiplerinin makam verdiği 3-4 Prof. var TV kanallarında. Okullarını, öğrencilerini, yönetim işlerini bırakmışlar; her akşam sabaha kadar kanal kanal dolaşıyorlar arızalı beyin ve yöneticileri ayakta tutmak için ter döküyorlar, yalan söylüyorlar, izleyicileri kandırıyorlar.

İnsan biraz kişilik sahibi olur. İnsan her şeyi bilemez. Ne olur bir kere de: “Bu konu bilgi alanımın dışında” deyin. Kişilik ve köklü bilgisi olmayanlar arızalıların düdüğünü çalarların “bilim, ilke” gibi erdemleri olamaz.

Bir yorumcu çıktı, Tarih yeniden yazılıyor. Sınırlarımız yeniden çiziliyor. Türk birliği kuruluyor gibi palavralar attı.

Türkiye’de bir süredir T.C. tarihi siliyor. Türkiye’nin de katkısıyla- Irak, Suriye, Libya gibi ülkelerin sınırları yeniden çiziliyor, bu topraklar bölünüyor.

Türk Birliği’ni kim, nerde, nasıl kurulacak? Türkiye’de, “Ne mutlu Türk’üm” demek bile yasaklandı. Şimdi Arapçılık moda, Arap kültürü geçer akça.

Kısaca bizim medyamız da ârızalı ve ayarlı.

Yine “derin” konulara girdik. Can sıkıcı sözler ettim. Ancak “bittik” demiyorum. Bitmeyeceğiz.

Yeni bir “dip dalgası” ârızalıların hepsini temizler.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!