Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye ve T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Japon Hükümeti tarafından fonlanan, Suriyeli ve Türk gençler için sosyal uyumu ve ekonomik güçlenmeyi destekleyen yeni bir projeyi hayata geçiriyor. 5 ilde Gençlik Merkezlerinde uygulanması planlanan proje, geçici koruma altındaki Suriyeliler ve ev sahibi toplulukların iş gücü piyasasına erişimlerinin arttırılması, sosyal uyum ve sosyo-ekonomik gelişimin sağlanmasını hedefliyor. Projenin hedef yararlanıcılarının ise en az % 40’nın genç kadınlardan oluşması amaçlanıyor. Toplam bütçesi 2.909.090 dolar olan proje, toplulukların dayanıklılığını artırmak için özellikle Türk ve Suriyeli genç kadınlara odaklanıyor.
Türkiye halen dünyada en çok mülteciyi ağırlayan ülke konumunda. Ev sahipliği yaptığı 3.6 milyonluk geçici koruma altındaki Suriyeli nüfusun yarısını oluşturan gençler, iş gücü piyasasına erişememek, örgün eğitime devam edememek, insana yakışır, saygın ve düzenli bir geçim kaynağına sahip olmamak gibi zorluklarla da karşılaşmakta. Bu zorluklara çözüm yolları bulmak, savaştan kaçan bireylerin yeni hayatlarına adapte olması, stres ve travmayı atlatmak, sosyo-ekonomik açıdan yaşadıkları toplumlara entegrasyon ve sosyal uyum için de önem arz etmekte.
Avrupa, Türkiye’nin sunduğu imkanlardan bu kadar şikayetçi ise, hatta insana yakışır, saygın ve düzenli bir geçim kaynağına sahip olmamak gibi ciddi bir suçlamalarda bulunuyorsa neden Türkiye toprakları üzerinde sığınmacılar için sürekli proje geliştiriyor? Çünkü sığınmacıların Avrupa’ya geçiş talebini karşılamak istemiyor.
Avrupa Parlamentosu, 2001’de AP Küresel Isınma ve göç konulu toplantıda “Küresel Göç Türkiye’de durdurulmalı” kararı vermiş ve hatta sığınmacıların geri gönderilmesini de Türkiye’nin üstlenmesi istemişti.
“Suriyeli sığınmacılara psikolojik destek”, “Suriyeli ve Türk gençler için sosyal uyum” gibi projelerden Batı’nın stratejik göç mühendisliğini kalıcı hale getirmek amacıyla ciddi bir çalışma yürüttüğünü ortaya koyuyor.
Türkiye’de grafik tasarımcı bir genç bırakın iş kurmayı, bir ajansta iş bulmakta dahi zorluk çekerken Suriyeli sığınmacı bir grafik tasarımcı kendine iş yeri kurabiliyor.
Entegrasyonun ötesinde Türk gençleri için negatif ayrımcılığa dönüşen Stratejik Göç Mühendisliği, Türk gençlerin yurtdışına göçünde de büyük rol oynuyor. Böylece her geçen gün, Türk gençlerden boşalan iş kadrolarına Suriyeliler geliyor. Üstelik Suriyelilerin birçoğu sigortasız çalıştığı için işveren tarafından tercih sebebi oluyor.
Sakarya’da 15 yaşındaki Suriyeli bir genç, bir mermer fabrikasında kaçak işçi olarak çalıştığını ifade ediyor. Yasal sorunu nasıl aştıkları sorulduğunda ise, polis geldiğinde fabrikanın bodrumuna saklandıklarını belirtiyor.
Türkiye’de hem yurt içinde hem de yurt dışına yönelik ciddi bir nüfus hareketliliği söz konusu. İstanbul’da geçimini idame ettirmekte zorlanan Türk vatandaşları yaşadıkları işsizlik ve geçim sıkıntısı sebebiyle Anadolu’da memleketlerine göç etmek zorunda kalırken Türk vatandaşlarının göçü ile boşalan bu semtlere, daha çok Suriyeli sığınmacı akını gerçekleşiyor. Sadece İstanbul’da değil büyükşehirlerin birçoğunda aynı problem yaşanıyor. “Nüfus Sirkülasyonu” Türkler için negatif yönlü işliyor.