“Malumunuz olduğu üzere 31 Mart 2019 Günü Türkiye genelinde Yerel Yönetimler Seçimleri yapılacak. Bu seçimler sonucu sadece Yerel Yöneticilerimizde değişim gerçekleşecek. Bu seçimler, Siyasi iktidarı değiştirmeyecek. Halkımız yaşadıkları İl, ilçe belde ve köylerde kendilerini yönetecek temsilcilerini seçecekler.
Üzülerek ifade etmeliyim ki, Mahalli Seçimler dolayısıyla meydanlara inen bir kısım Siyasi Parti Yöneticileri, bu seçimleri kendileri için “Bir var oluş ya da yok oluş” seçimi olarak görmektedirler. Özellikle kaybetme endişesi ile öfke ve iftira dilini kullanmaktadırlar.
Her Türk vatandaşının, Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan Sayın Erdoğan, bu hususta ne yazık ki tüm siyasi parti yöneticilerine kötü örnek oluşturmaktadır.
Günlerdir il il, meydan meydan dolaşıp konuşmalar yapan Erdoğan, millet ittifakını oluşturan siyasi partilere ve o siyasi partilerin sayıları 18 milyona ulaşmış mensuplarına en ağır sözcüklerle saldırmaktadır. Ak Parti Genel Başkanı ve “Partili Cumhurbaşkanı” sıfatı ile sarf ettiği sözler, iftira mesabesine ulaşmıştır. Özellikle Millet ittifakını oluşturan siyasi partilere yönelik “Bunlar şer cephesi”, “Şer ittifakı”, “Zillet ittifakı”, “İllet ittifakı”, “Teröristlerle ittifak kurdular” , “terör ittifakı”, “Dörtlü çete” ve “Kandil’den talimat alıyorlar” vb. ifadeler Cumhurbaşkanı makamına yakışmayan sözler olmuştur.
Ak Parti Genel başkanı, bu iftira dolu ithamlarla, halkı kin ve nefret duygusuna teşvik etmekte, bölücülük ve ayrımcılık yapmaktadır! Muhalefet partilerinin tamamını “terörist” ilan edecek kadar gözü dönmüştür. Ne yazık ki, benzer iftiraları aynı öfke diliyle Ak Parti ile birlikte Cumhur ittifakını oluşturan sözde milliyetçi partinin başındaki zat da her gittiği yerde söylemektedir. Bu kirli dilli siyasetin kimseye faydası olmayacaktır.
Bu iftiracı siyasetçiler bilmelidir ki, Türk Milleti kavgadan, kargaşadan, terörden ve asayiş bozukluklarından bıktı usandı. Bu kirli ve yaralayıcı sözler ile insanları ayrıştırarak, herkesin Cumhurbaşkanı olmuyor. Sormak istiyorum Sayın Erdoğan’a ne zaman hepimizin cumhurbaşkanı olacaksın?
Türk milleti huzur istiyor, kardeşçe yaşamak istiyor. Adalet istiyor. İş ve aş istiyor. Ülkemizde mutlu yaşamak ve geleceğe güvenle bakmak istiyor.
YEREL YÖNETİMLERİN SORUNLARI TARTIŞILMALIDIR!
Yokuş, yerel seçimlere ve yerel yönetimlerin sorunlarına odaklanılması gerektiğini belirterek, “Mahalli seçimler dolayısıyla ülkemizin yerel sorunları tartışılması gerekirken, Belediye Başkanlıklarına talip olan adayların ortaya koyacakları projeler tartışılması gerekirken, daha huzurlu, daha temiz yaşam modelleri konuşulması gerekir. Temiz çevre, temiz kent arzusu dillendirilmesi gerekirken, mahalli yerel seçimlerini ülkemizin “Beka Meselesi” üzerine oturtmaya çalışmak, ayıptan öte utanç verici bir durumdur.
Yerel Seçimler ile beka meselesi arasında ilişki kurmaya kalkışmak, çağ dışı bir anlayışın saptırmasıdır. Belediye Başkanlıklarını kazanabilmek için “her yol meşrudur” anlayışı ile hareket eden Cumhur ittifakının liderlerini uyarıyoruz: “Türk milletini daha fazla rencide etmeyin. Ayrımcı ve ötekileştirici dili terk edin. İftiralardan vazgeçin, unutmayınız ki, yaptığınız iftira ve ithamlar yakın bir gelecekte sizlerin yüzünüze birer şamar olarak dönecektir” şeklinde ifade etti.
NE ARARSAN KENDİNDE ARA
Yokuş sözlerinin devamında “Ülkemiz yıllarca birçok terör örgütünün alçakça saldırılarına maruz kaldı. Dünya Milletleri içinde terörün en ağır bedel ödettiği ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Halen de acılarımız devam ediyor.
Bugünkü siyasi iktidar 17 yıl boyu yönettiği ülkemizde, başta bölücü terör olmak üzere, terör örgütleri ile mücadelede sınıfta kalmış, Türk milletine ağır bedeller ödetmiştir.
PKK terör örgütü ile açılım müzakereleri gerçekleştirmiş, Habur başta olmak üzere Oslo ve Dolmabahçe rezaletleri yaşatmıştır. Teröristlerle “Barış” masasına oturulmuştur. 3 yıl askerimizi ve polisimizi kışla ve karakolundan çıkartmamıştır. Ülkemizin her yerini teröristlere bırakmıştır. Bu süreçte terör örgütü 4 vilayetimiz ile 23 ilçemizde, binlerce hendek kazmış, Kandil’den eğitimli 5 bin militanı buralara yerleştirmiş. Sonunda hendek kapatma operasyonuna mecbur kalan hükümet, hainleri temizlemeye karar vermiştir. Sonuçta ise, 793 asker, polis ve korucumuzu hükümetin barış müzakerelerinin bedeli olarak şehit verdik.
Diğer yandan yine mevcut iktidarın ihmali ve yanlış politikalarının sonucunda, Türk milleti olarak FETÖ terör örgütünün 15 Temmuz 2016 yılında ihanetine maruz kaldık. 250 vatandaşımızı şehit verdik. Ak Parti iktidarı süresince, PKK'nın Suriye kolu PYD ve onun başı Müslüm’le birlikte oldu. PYD 'li militanlar Türkiye’de tedavi ettirildi. Peşmerge Barzani’nin tankları Türkiye üzerinden PYD terör örgütüne desteğe gönderildi.
İŞİD(DEAŞ) denilen terör örgütü ile zaman zaman dirsek teması kuran bir Ak Parti gerçeğini yaşadık. Üzülerek ifade etmeliyim ki, Ak Parti iktidarı PKK, PYD, İŞİD, FETÖ terör örgütleri ile işbirliği yapmıştır. Eli kanlı Barzani ve Müslüm ile birlikte olmuştur!
Ak Parti terör örgütleri ile kirli ilişkiler kuran bir siyasi partidir. Bu nedenle Sayın Erdoğan'a diyoruz ki; “Ne ararsan kendinde ara, muhalefette arama!” dedi.
HDP'LİLERİ KİM BAKAN YAPTI
Yokuş, 7 Haziran Genel Seçimlerine de dikkat çekerek “Millet ittifakına kirli terör çamurlarını sıçratabilmek için her türlü iftiraya sarılan Cumhur ittifakının yöneticilerine soruyorum: 2015 yılında Ahmet Davutoğlu'nun Başbakanlığında kurulan 63. CUMHURİYET HÜKÜMETİNİN Kalkınma Bakanı ile Avrupa Birliği Bakanı HDP’nin Milletvekilleri idi.
Devleti “Bölücü” ve “Hain” dedikleri bu iki HDP'li Bakana kim teslim etti? Tayyip Erdoğan teslim etti. Bakanlıklarını onayladı. Bugün “HDP” ile “PKK” aynıdır diyen Erdoğan, bölücülere Devleti teslim etmenin hesabı vermelidir. Öncelikle bu hesabı aldatılan Ak Partili seçmenler sormalıdır.” dedi.
Haber: Nil Apaydın (Özel Haber – Haberiniz)
