Buğra Kavuncu FETÖ iltisaklı mıdır? (2) Enver Altaylı’nın sihirli eli Kavuncu’yu bir anda nasıl yükseltti?

Buğra Kavuncu FETÖ iltisaklı mıdır? (2) Enver Altaylı'nın sihirli eli Kavuncu'yu bir anda nasıl yükseltti?

Av. Onur Şahin, araştırdı ve yazdı…

CIA bağlantılı eski MİT mensubu, FETÖ tutuklusu Enver Altaylı’yı avukatları dışında en sadık savunan kişi Buğra Kavuncu’nun babası Orhan Kavuncu’dur. Orhan Kavuncu, Büyük Birlik Partisi Genel Sekreterliği ve Genel başkan Yardımcılığı ve 2000-2002 yılları arasında Avrupa Nizam-ı Alem Federasyonu Genel Başkanlığı yapmıştır.

Twitter üzerinden Mustafa Çalık ve Orhan Kavuncu arasında çıkan bir tartışmada Kavuncu’nun: “Ben kimi vurdum şimdiye kadar? Enver Altaylı benim kayınbiraderim olmanın ötesinde ağabeyimdir, fikir yolumun ilk taşlarını döşeyen kişidir. Ümit Özdağ’dan daha şahsiyetli olduğunu sanırdım Mustafa Çalık ama değilmişsin” yazması üzerine Çalık, “Sizi olabildiğince sakınarak yazdığım tweete, Enver Altaylı gibi bir pisliği savunmak uğruna, aslâ haddiniz olamıyacak bir üslûpla ve benim ‘şahsiyet’imi mîzana koymaya kalkarak fevkalade terbiyesizce bir mukabelede bulunmuşsunuz. Bunu yeni, daha dün farkettim.” demiştir.

Orhan Kavuncu bununla da kalmamış, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında tutuklanan eski MİT mensubu Enver Altaylı’nın şoförü Nizamettin Afşar’a çok sayıda para transferi gerçekleştirdiği tespit edilmiştir. Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı’nın 27 Mart 2019 tarih ve 2019-468-92 sayılı Mali Analiz Raporu’nda; Orhan Kavuncu tarafından Nizamettin Afşar hesabına “Enver Abiye Destek” açıklamalı çok sayıda para transferi gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Enver Altaylı, 26 Ağustos 2017 tarihli ifadesinde; Orhan Kavuncu’nun para transferinde bulunduğu Nizamettin Afşar’ı 26 yıldır tanıdığını söylemiş, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi Nizamettin Afşar’ın evinde bulunduğunu hatırlatmıştır.

Yine 1990’lı yıllarda FETÖ’cü “abiler” Buğra Kavuncu ve Burak Kavuncu’ya yaklaşarak onları FETÖ’nün çalışmalarına davet etmişlerdir. Buğra ve Burak bu teklifi reddetmeyip, babalarına, yani Orhan Kavuncu’ya sormuşlardır. Babaları Orhan Kavuncu, sebep olacağı ağır tepkilere ve Türk Ocakları Genel merkez yönetim kurulundan istifalara rağmen Fetullah Gülen’e Türk Dünyasına Hizmet Ödülü verilmesini önerecek kadar olumlu bakmış birisidir. Orhan Kavuncu oğullarının bu durumuna, yıllar sonra Twitter üzerinden sorulan bir soruya karşılık olarak yanıt vermiştir:

Orhan Kavuncu’nun bir saat sonra sildiği bu cevaptan Buğra ve Burak’ın FETÖ’cü abilerin davetine ne cevap verdikleri anlaşılmamaktadır.

Söz konusu tweetlerde, Kavuncu kardeşlerin örgüt abilerine verdiği cevap net anlaşılmamakla birlikte, Gazeteci Sabahattin Önkibar ile Orhan Kavuncu arasında geçen ve Önkibar’ın köşe yazısında naklettiği diyalogdan iki kardeşin FETÖ’cü “abilerin” davetini kabul ettikleri anlaşılmaktadır:

“Yeniçağ gazetesinde çalıştığım dönem Prof. Orhan Kavuncu bir gün büromda ziyaretime gelir.

Kendisine Fetullah alçaklığını sorunca şunu söyler:

-‘Tasvip etmiyorum… Ona sempati duyan çocuklarıma bile sürekli iradenizi kimseye satmayın diyorum’”

Bu noktada üzerinde durulması gereken bir husus da Prof. Dr. Orhan Kavuncu’nun FETÖ ile ilişkiler konusunda olağanüstü sıcak ve ılımlı olmasıdır. Orhan Kavuncu’nun bu sıcak ve ılımlı tutumu, 17/25 Aralık sonrasında da devam etmiştir. Orhan Kavuncu’nun, Kazakistan’da FETÖcülerin en üst düzey unsurlarının bulunduğu masada yer alması da bunu kanıtlar niteliktedir.

Buğra Kavuncu, 8 Ağustos 2016’da babası Orhan Kavuncu tarafından atılan; FETÖ’yü destekleyen, bağı olan, seven, ancak darbeyle doğrudan ilişkisi olmayanlar için özür dileyen şu tweeti1 beğenerek desteklemiştir:


Ayrıca hayatından bazı şeyleri sildiği anlaşılan Buğra Kavuncu, 22 Ekim 2020 tarihinde Fox Tv’de İsmail Küçükkaya’nın sorduğu “Yolunuz hiç (FETÖ ile) kesişti mi?” sorusuna şu cevabı vermiştir:

“Hiç yani hiç kesişmedi derken birçok ortamda 2010’dan önce, siz de her yerde o örgüte sempati duyan insanların olduğu ortamlarda olduk.”

Bu cevap ilginçtir. Esasında Buğra Kavuncu, FETÖ’cü abiler tarafından davet edildiğini gizlemektedir. Eğer bu daveti reddetseydi, 1990’ların ortasında davet edildik ancak babamız ile konuştuktan sonra reddettik cevabını verirdi. Ayrıca Buğra Kavuncu, bu tür söyleşilerde uyguladığı bir tekniği İsmail Küçükkaya’da uygulamıştır. Kavuncu kendisi ile ilgili soruya “Siz de” diyerek Küçükkaya’yı da ortak etmiş, “her yerde o örgüte sempati duyan insanların olduğu ortamlarda olduk” diyerek cevaplamıştır. Buğra Kavuncu bu tekniği Fatih Altaylı ile çıktığı Teke Tek programında da uygulamıştır.

Ankara Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümünde öğrenci iken Ülkü Ocakları’nın üyesi olmuş mu? Hayır. Babasının milletvekili olduğu Büyük Birlik Partisine yakın olan Nizam-ı Alem Ocakları üyesi olmuş mu? Yine hayır. Sadece babasının genel merkez yönetiminde olduğu Ankara Türk Ocakları derneğinin gençlik kollarında sosyal ortam paylaşımı yapmıştır.

Sonra Buğra Kavuncu’yu kısa bir süre için muhtemelen babasının akademik ilişkileri üzerinde girdiği Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesinde araştırma görevlisi olarak atanmıştır. Ancak Buğra Kavuncu 6 ay sonra bu işten istifa ederek, hakkında doğru düzgün hiçbir şey bilmediği Kazakistan gibi bir ülkeye iş adamı olmak için gitmiştir. Taha Altaylı, bir finans şirketi çalışanı olarak kendi projelerine devam ederken Buğra Kavuncu ise iş kurmayı hedefliyor. Buğra Kavuncu’nun kendi ifadesi ile bu ülkedeki ilk ticari girişimler başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Sonra yine kendi ifadesi ile dayısı Enver Altaylı’nın sihirli eli dokununca işleri yoluna giriyor ve Kavuncu’nun yükselişi başlamıştır2.

Buğra Kavuncu’nun şirketi 2006 yılında Alman şirketi BASF tarafından satın alınmıştır. Bunun karşılığında da Buğra Kavuncu, BASF Construction Chemicals LLP’de Orta Asya Genel Müdürü olarak görevlendirilmiştir. BASF içerisinde durmaksızın yükselerek 2016 BASF Türk Kimya Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. CEO’su olduğunda artık zirveye ulaşmıştır. Fakat burada ilginç olan durum ise, Alman Zeit gazetesinde yer alan habere göre, Türkiye tarafından içinde BASF şirketinin de olduğu 68 kişi ve şirket adının bulunduğu bir listenin Alman Federal Emniyet Teşkilatı’na (BKA) vermiş olmasıdır. Türkiye’nin iddiası ise bu kişi ve şirketlerin FETÖ terörüne destek vermeleridir.

Buğra Kavuncu, şirketini Alman şirketine satmakla kalmamış, tarım ekonomisi mezunu bir işadamı olarak kimya konusunda uzmanlaşmış bir şirketin Orta Asya CEO’su olmayı da başarmıştır. Buğra Kavuncu’nun 33 yaşında Alman şirketinin CEO’luğuna yükselmesini dayısı Enver Altaylı’nın Almanya ile ilişkilerini hesaba katmadan izah etmek mümkün görünmemektedir.

Buğra Kavuncu, 2007 yılında Kazakistan Türk İşadamları Derneği (KATİAD) kurucu ve başkan yardımcı olmuştur. Dernek, ağırlıklı olarak FETÖ’nün kontrolünde olan bir dernek olarak nitelendirilmektedir. 29 Temmuz 2016 yılında Anadolu Ajansı’nda “FETÖ’nün Kazakistan’daki Faaliyetleri” başlığıyla yayınlanan haberde de KATİAD ile ilgili bu durum teyit edilmiştir3.

2007 yılı Türkiye’de de Ergenekon ve Balyoz operasyonları ile FETÖ terörü ile ordu başta olmak üzere devlete karşı saldırı başlattığı ve devlet kurumlarının işgali altına almaya başladığı yıldır. KATİAD’da sadece FETÖ’cüler üye değil. Hatta yönetim kurulunda bulunanların tamamı da FETÖ’cü değil. Ancak dernek FETÖ’nün kontrolünde olan bir dernek. Esasen anılan dönemde FETÖ özellikle Orta Asya Türk Cumhuriyetlerindeki birçok devlet kuruluşunu veya devlet makamını Kaşif Kozinoğlu’nun kitabında ifade ettiği gibi ele geçirmiş durumdadır:

“Ayrıca gerek Kızgızistan, gerek Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Afganistan ve Tacikistan’daki TİKA, THY, büyükelçiliklerdeki eğitim, ticari ve ekonomi, din, kültür müşavirliklerinin tamamı F. GÜLEN’ciler tarafından kapatılmıştır. Söz konusu ülkelerde F. GÜLEN’ci olmadan iş yapmak, ticaret vb. hiçbir faaliyet yaptırılamamaktadır.”4

Buğra Kavuncu’nun KATİAD derneğinde Fatih Altaylı’nın programında ileri sürdüğü gibi ‘’kimse bulunmadığı için başkan yardımcılığını üstlendim’’ iddiası, aynı zamanda 6 kurucusundan birisi olması gerçeğiyle son derece çelişmektedir.

Nitekim değişik tarihler arasında derneğin yönetici sayıları (Buğra Kavuncu’nun içerisinde bulunduğu) 10 ile 14 arasında değişmektedir ve bu isimlerin büyük çoğunluğu bölgede FETÖ iltisaklı olarak bilinmektedir.

KATİAD’ın genel sekreteri FETÖ’nün üst düzey yöneticisi ve Zaman gazetesinin Kazakistan temsilcisi Ahmet Alyaz’dır. Ahmet Alyaz, Buğra Kavuncu’nun yönetiminde bulunduğu dönemde derneğin tüm mali işlerinden sorumlu olan kişidir bu bağlamda derneğin para akışının direkt örgüt ile bağlantılı olduğu gerçeği aşikârdır.

Buğra Kavuncu’nun döneminde KATİAD yönetiminde yer alan; hayatını kaybetmiş olan Hayri Ersoy, Efes İçecek Grubu Kazakistan Genel Müdürü Osman Çağlayan ve Demirbank yöneticisi İhsan Mehmet Uğur haricinde diğer isimlerin FETÖ iltisaklı oldukları bilinmektedir. Hatta bunlar arasında yer alan Ahmet Alyaz dışında, “Ünal Öztürk” gibi bölgede önde gelen FETÖ iltisaklı kişiler de bulunmaktadır. Aynı zamanda Öztürk, FETÖ’nün eğitim ve okullarından sorumlu kişidir. Ayrıca Öztürk, FETÖcü Kimse Yok Mu Derneğinin bir dönem de Genel Müdürlüğünü yapmıştır. Ünal Öztürk ve Kimse Yok Mu Derneği’ne ilişkin hukuksal süreç, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerine ve basına yansımıştır. Aynı zamanda FETÖ kontrolündeki Kimse Yok Mu Derneğinin Kazakistan’daki uzantısının da Şugıla Vakfı olduğu bilinmektedir. FETÖ yargılamalarında Kimse Yok Mu Derneği ile olan ilişkiler, Yargıtay kararlarına da yansımış durumdadır.

Kazakistan’daki FETÖ etkisinin bir diğer sarsıcı örneği ise FETÖ elebaşının örgütsel amaçlarla kullandığı internet sitesinde Kazakistan uzantısının da olmasıdır.

17/25 Aralık süreci ile birlikte AKP’nin FETÖ’ye karşı tavır alması ile birlikte KATİAD’ın kademeli tasfiyesi gerçekleşmiştir. Bu noktada Ahmet Davutoğlu’nun 15-16 Şubat 2016 Astana ziyareti ilginçtir. Bu ziyaret esnasında KATİAD’ın FETÖ ile iltisaklı ilan edileceğini çok az sayıda iş adamı topluluğuna kapalı kapılar ardında yapılan toplantılarda ve ikili görüşmelerde ifade etmişlerdir. Bu uyarılara istinaden birtakım ayrıcalıklı firmalar ve bazı FETÖ iltisaklı firmalar KATİAD üyeliğinden ayrılmışlar, bu sayede FETÖ iltisaklı bir dernekte görünmekten kurtarılmışlardır. Aynı dernek içinde üye olarak bulunup, FETÖ ile herhangi bir ilişkisi bulunmamasına rağmen durumdan habersiz olan bazı firmaların mağduriyeti bunca zaman geçmiş olmasına rağmen devam etmektedir. Halen davaları devam eden bu kişiler; Kavuncular, Taminceler ve benzeri kişiler serbest iken Türkiye’ye dahi dönemiyoruz söylemleri ile veryansın etmekte, yasal haklarını aramaktadırlar. Bu çifte standart, isteyerek ya da istemeden bazı FETÖ kontrolündeki firmaları aklama sonucunu doğurmuştur.

Bu kapsamda ilk defa 15 Şubat 2016’da Astana Büyükelçilik konutunda Kazakistan’da yerleşik 15 iş adamı toplantıya çağrılmış ve bunlara Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin KATİAD’ı FETÖ iltisaklı olarak değerlendirdiği söylenmiştir. Toplantıya çağırılan bu sınırlı sayıdaki kişini neye göre seçildiği bilinmemektedir. Davutoğlu sonrasında dönemin büyükelçisinin kontrolünde yeni bir iş adamları derneği kurulacağını ve konunun büyükelçinin kontrolünde olduğu ifade etmiştir.

Buğra Kavuncu, 2010 yılında KATİAD ile ilişkisinin bittiğini ileri sürse de Kazakistan’daki resmî belgeler bu bilgiyi yalanlamaktadır. Kazakistan Devletinin resmî belgelerinde 2020 yılında da Buğra Kavuncu KATİAD kuruculuğundan istifa etmemiştir.


Buğra Kavuncu, Kazakistan Maliye kayıtlarında FETÖ’cü Ahmet Alyaz ile birlikte halen KATİAD’ın vergi mükellefidir. Buğra Kavuncu’nun KATİAD içerisinde 2007-2010 arasında bulunduğu iddiası gerçekleri yansıtmamakta, bilgilere göre Nisan 2015’e kadar KATİAD’ın yönetiminde ismi geçtiğine ve buna ilişkin Kazakistan resmî belgelerinde ilgili kayıtlarda geçmektedir.

Daha sonra Buğra Kavuncu’nun İsviçre yılları başlamaktadır. Kavuncu’nun bu yıllarda İsviçre’deki “Studien und Forshung Stelle Schweiz-Turkei” adlı derneğin müdavimi olduğu ifade edilmektedir.

Buğra Kavuncu İsviçre’de iken de Kazakistan ile bağlarını koparmamıştır. Çünkü Kazakistan’daki oturma izninin resmî belgelerde 2021 yılına kadar devam ettiği bilinmektedir. Tabii, Kavuncu 2008’de Kazakistan’da çalışır ve yaşarken Türkiye’de de Çanakkale ilinde Muhtar Hüsnü Akkoyun Caddesinin 49 numaralı apartmanının 3 nolu dairesinde adresinde mukim olduğu iddia edilmektedir. İlginç olan durum ise, Panama Belgelerinde yer alan off-shore hesaplardan yapılan para aktarma işleminin adresi olarak, Kavuncu’nun ikamet ettiği apartmanın 4 nolu dairesinde görünmektedir.

 

Kaynak: VeryansinTV

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!