Terörün amacı kaos, korku ve tedirginlik yaratmaktır. Kaosun meydana getireceği belirsizlik ise insanların birbirlerinden ve geleceğinden kuşku duymalarına neden olur. Bu durum insanları tedirgin eder, yatırımları durdurur, talebi daraltır ekonomiyi de krize sokar.
Türkiye’ye yönelik terörün amacı da benzerdir. Kendisini mevziye süren Türkiye düşmanı güçlerin oyuncağı olan terör örgütleri, pusularıyla, hendekleriyle Türkiye gibi bir ülkeye diz çöktüremeyeceklerini kendileri de biliyor.
Terör odakları artık halkın arasına sokabilecekleri canlı bombalarla, yollara döşeyebilecekleri mayınlarla ve patlayıcılarla doldurabilecekleri araçlarla gündeme gelebilecekler.
Darbecilere halkın bizzat kendisi haddini bildirdiğine göre onlar da artık yerin altına ve sütre gerisine çekilmek zorundadır.
Yeni strateji: Sınıra ve Sinire dokunmak!
Devletin varlığının, milletin birliğinin düşmanları olanlar, ülkenin sınırlarına, milletin de sinirlerine dokunarak netice almaya çalışacaklardır. Bunun yolu da etnik, dini, milli, mezhebi, bölgesel duyarlılıkları tahrik etmekten geçmektedir.
Önümüzdeki süreçte etnik, mezhep, inanç ve ideolojik fay hatlarına yönelik saldırıların artarak süreceğini bugünden görmek gerekir. Tabi yalnız görmek değil aynı zamanda gerekli önlemleri de almak lazımdır.
Bu bağlamda terör unsurları inanç gruplarını çatıştırmak, etnik farklılıkları kaşımak, toplum önderlerine suikast düzenlemek, kitlesel katliamlar yapmak gibi eylemlere yönelecekleri anlaşılmıştır.
Sinir uçlarına dokunmak için suikast!
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na yönelik suikasti bu bağlamda değerlendirmek gerekir. Bu suikast sinirlere dokunma operasyonuydu. Kitleleri karşı karşıya getirerek kaos yaratma amacında olanlar tarafından planlanmıştır.
Bu aynı zamanda Yenikapı ruhuna yönelik bir saldırı girişimidir. Hain darbe girişiminden sonra üç siyasi parti liderinin bir araya gelişi terör unsurlarını çok fazla rahatsız etmiştir.
Kılıçdaroğlu’na saldırı girişiminde bulunanlar Yenikapı’da oluşan bu birlik ruhundan fena halde rahatsız olanlardır. Bu bağlamda Karadeniz’e açılma stratejisi izleyen şer örgüt PKK ve onunla işbirliği içindeki sol terör unsurlar durumdan vazife çıkararak bu saldırıyı gerçekleştirmişlerdir.
Bu saldırı hem devlet istihbaratının hem halkın hem de yöneticilerin gözlerini açmalıdır. Toplumun sinir ucu olarak görülenlere yönelik saldırılar, terör örgütlerinin gündemindedir.
Bu anlamda Kandil’e sığındığı söylenen bazı FETÖ’cü unsurların kitleleri karşı karşıya getirecek şok saldırılar peşinde olacağı düşünülmelidir.
FETÖ’cü çete darbe girişimi ve sonrasında altından kalkamayacağı büyük bir darbe yemiştir. Aklı dahil her türlü ölçüyü kaybetmiş bu darbeci unsurlar, suikast dahil daha başka yöntemlerle intikam almaya kalkışabilirler. Bu ihtimal göz ardı edilmemelidir.
PKK’yı Cerablus’ta vurmak!
FETÖ’cü darbe girişimini planlayanlar esas olarak iç savaş çıkartmak amacındaydılar. Ordunun ve polisin ya da halkın darbeci ve darbe karşıtı olarak birbiriyle çatıştığı bir ortam yaratılmak isteniyordu. Böyle bir durumda da PYD’nin Türkiye’ye geçerek bölgedeki bazı kentleri işgal edeceği hesaplanmıştı.
15 Temmuz günü Türk milleti darbeciye de iç çatışmaya da izin vermedi.
TSK ise Cerablus operasyonuyla oyunu tersine çevirdi. TSK çok kısa sürede bölgeyi denetim altına aldı. YPG güçlerini de Menbiç dahil bölgeden Fırat’ın diğer yakasına çekilmeye zorlamaya başladı. Fırat’ın doğusuna çekilmesi için patronu PYD’yi uyardı.
Bu gelişmeler PKK’yı çıldırtmıştır. Terör örgütü bütün kapasitelerini zorlayarak canlı bomba, bombalı araç ve suikast eylemlerini çeşitlendirmeye ve çoğaltmaya başlamalarının nedeni budur.
Mardin’in Ömerli İlçesi’nde bir sığınakta bombalı saldırılarda kullanılan 1140 çuval içinde 7 ton amonyum nitrat ele geçirilmesi ve Hakkâri kırsalında bomba yüklü 1’i kamyon 3 aracın ele geçirilmesi PKK terörünün yeni boyutunu gösterir niteliktedir.
Yetkililer ve halk her zamankinden daha fazla uyanık olmalıdır!