İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sözcü yazarı Saygı Öztürk’ün “Trabzon böyle bir yükseliş görmedi” başlıklı haberine tepki göstermiş ve Saygı Öztürk’ü hedef alarak, “Bu yazı namussuzluktur” demişti.
Soylu, Öztürk’ün bugün yayımlanan ve eşi AKP’den milletvekili olduktan sonra Özel Kalem Müdürü olan ardından Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne atanan Ali Ayvazoğlu’nu kaleme aldığı yazısı için “namussuzluktur” ifadesini kullanmıştı.
SAYGI ÖZTÜRK’TEN YANIT
Saygı Öztürk ise, bugünkü köşesinde “O dili keser, o kalemi kırarım” başlıklı yazısında Soylu’ya yanıt verdi.
“Meslek hayatımda, hiç ‘Namussuzluk’ yapmadım, kimse de yaptıramaz. Yazılarımda, haberlerimde, kitaplarımda kimseye iftira, hakaret, hele de ‘Namussuzluk’ olmamıştır” derken, “Eğer, haberimle namusa dil uzatırsam o dili kendi elimle keser, yazan kalemimi kendi elimle kırarım. Bu böyle biline. Bahar Hanım’ı da, Ali Ayvazoğlu’nu da tanımam. Haksız atamaları örtmek için, kimse namus gibi kutsal kavramın arkasına sığınmamalı. Trabzon’da iş bekleyen binlerce gencin sözcüsü oldum. Hepsi bu kadar” diye belirtti.
Saygı Öztürk’ün yazısı şu şekilde:
Gazeteciliğe Yozgat’ın Yerköy ilçesinde rahmetli Nazım Kayhan’ın haftada iki gün tek sayfa olarak yayımladığı “Yerköy” gazetesinde başladım. O süreç beni 1978’de Hürriyet’in Ankara Bürosu’na taşıdı. Asgari ücret düzeyinde maaş aldığımız yıllar. Gazetemizin bürosu Rüzgarlı Sokak’taydı. Her sabah erkenden kalkıp yola düşüyordum. Otobüs, minibüs aklınıza gelmesin. Çünkü, onlara verecek param yoktu. O yüzden yaklaşık 8 kilometreyi her sabah yürüyerek geliyordum. Gazetemizin önündeki Bakkal Ahmet abi, beni görür görmez 20 gram tulum peyniri ile çeyrek ekmeği hazırlamış oluyordu.
Gazetecilik benim için bir tutkuydu. Çoğu zaman koltuk üzerinde, kışın sırtımı kalorifere vererek geceyi geçiriyordum. İnanın hiçbir zaman “off” demedim. Hepsi gurur, onur günlerim. Toplam 23 yıl Hürriyet’te, 5 yıl Dinç Bilgin döneminde Sabah’ta, 5 yıl Cem Uzan döneminde Star’da çalıştım. Her yere maaşım yükselerek geçtim. Meslek hayatımda, hiç “Namussuzluk” yapmadım, kimse de yaptıramaz. Yazılarımda, haberlerimde, kitaplarımda kimseye iftira, hakaret, hele de “Namussuzluk” olmamıştır. Hata yapınca özür dilemeyi de bilirim.
SİZİN ÇOCUKLARINIZ
Gençlerimiz, kamuda çalışabilmek için kamu personeli sınavlarına, mülakatlarına girerken, arkasında siyasi güç olanlar, belediyede özel kalem müdürlüğüne sınavsız, mülakatsız alınıp, hiç çalışmadan memur yapılıyor ve devletin başka birimlerine kaydırılıyor. Ohh, ne güzel memleket… Ali Ayvazoğlu, eşinden ayrıldı, o dönem AKP ilçe teşkilatında sekreter, daha sonra İl kadın Kolları’na atanan Bahar Hanım’la evlendi.
2017’de, “AKP Kadın Kolları Başkanının kocasın hülle ile Trabzon İl Kültür Müdürlüğü’ne atanması”na ilişkin haber için Ali Ayvazoğlu, kendisini arayan Ali Ekber Ertürk’e “Sayın Bakanımız Süleyman Soylu’nun takdiriyle geçiş yaptım. Milletvekili olan eşim üzerinden yükseldiğim doğru değil” dedi. Aynı kişinin, Ankara Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne atandığını yazdığımızda “Namussuz” diyen ise Soylu oldu. Bir bakan, bu sözleri kendisine yakıştırıyorsa ne diyebilirim? Bakan twitleri araştırsa, Ekrem İmamoğlu’na hangi kadın milletvekili “Yunanlı”, Kemal Kılıçdaroğlu’na hangi müdür “keMAL” yani “Mal” diye yazdığını görür.
Eğer, haberimle namusa dil uzatırsam o dili kendi elimle keser, yazan kalemimi kendi elimle kırarım. Bu böyle biline. Bahar Hanım’ı da, Ali Ayvazoğlu’nu da tanımam. Haksız atamaları örtmek için, kimse namus gibi kutsal kavramın arkasına sığınmamalı. Trabzon’da iş bekleyen binlerce gencin sözcüsü oldum. Hepsi bu kadar