Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 2015 yılında mezun oldum. Mezuniyetimi takiben Çek Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanlığına bağlı Prag Uluslararası İlişkiler Enstitüsü bünyesinde Uluslararası Hukuk bölümünde Araştırma Görevlisi olarak 6 ay çalıştım. 6 ay sonunda Türkiye’ye dönüp avukatlık stajımı tamamladım. Halihazırda kendi büromda avukatlık yapmaktayım. Bunun yanısıra Milli Savunma Üniversitesinde Silahlı Çatışma Hukuku Programında yüksek lisans yapmaktayım.
İYİ Parti ile bir bağınız var mı?
Parti içerisinde bir faaliyetim yok, üyeliğim ve sair resmi bir bağlantım zaten yok. Ancak MHP döneminden beri milliyetçi siyasette seçmen düzeyinde bir bağım var. MHP’nin olaylı kongresiyle beraber siyaseten aktif bir çevre ile yakınlaştım. İYİ Parti’nin kurulması ile beraber çevremdeki politize olmuş gruplar bu partiye dahil oldu, dolayısıyla benim de partiye bir yakınlığım oldu. Hakkımda çıkan çoğu iddiaların sebebi İYİ Partili insanlarla yakın olmam sebebiyledir.
İYİ Parti hakkında ve sizin hakkınızda ''Milliyetçi görünüp Amerikancılık yapma'' söylemi hakkında ne düşünüyorsunuz?
80 öncesinde sosyalist çevreler başta milliyetçi gruplar olmak üzere tüm anti-komünist ve sağ görüşlü insanlara yaygın olarak bu iftira atılırdı. Buna alışığız. Düne kadar MHP ve Ülkücüler için bu iftira atılmaktaydı bugün İYİ Parti için. İftirayı atan odakların geçmişine bakmak lazım. 80 öncesi reflekslerle hareket ettiklerini göreceksiniz.
Kendini Turancı olarak kabul eden kişilerin idealindeki dünya önündeki en büyük engel dış Türkleri esir eden Rusya, Çin ve İran olduğunu bilmektedir. Üçüncü dünyacı insanlar kendi hayallerinde bu ülkeleri “anti-emperyalist” bir blok olarak görmektedir. Dolayısıyla bu ülkelere yönelik kendilerince hasmane tutumları “Amerikancılık” olarak yorumlamaktalar.
Türk-Atlantik Gençlik Konseyi nedir, ne yapar?
Türk-Atlantik Gençlik Konseyi, Türk-Atlantik Konseyi Derneği’nin gençlik kolları olarak faaliyet gösteren bir oluşumdur. Türk-Atlantik Konseyi, tüm NATO üyesi ve partner ülkeler nezdinde faaliyet gösteren Atlantik Anlaşması Dernekleri (ATA) ağının Türkiye ayağıdır. Bu derneklerin gençlik kolları da YATA çatısı altında toplanır. Bu dernekler bağlı oldukları ülkelerde bakanlık düzeyinde bağı bulunmaktadır. Alman Atlantik Anlaşması Derneği doğrudan Başbakanlığa, Yunanistan Atlantik Derneği doğrudan savunma bakanlığına bağlıdır. Türkiye’de ise Dışişleri Bakanlığına bağlıdır. ATA Derneklerinin yıllık bütçeleri kendi ülkelerinde bağlı oldukları kurumdan gelir. Proje bazlı olarak NATO’dan de bütçe alınabiliyor.
Bu dernekler uluslararası güvenlik konularında seminerler ve eğitimler düzenlemektedir. Kendi aralarında yaptıkları toplantılarda ise ulusal ve ittifaka dair konularda siviller arası fikir alışverişleri yapılır ve bunlar kendi ülkelerine politika önerisi olarak gönderilir.
Türk-Atlantik Konseyi’nin kurulduğu günden beri her yıl düzenlediği Uluslararası Antalya Güvenlik ve İşbirliği Konferansları sebebiyle Atlantik Dünyasında itibar sahibi bir kurumdur. 2015 yılından beri ekonomik sebeplerden ötürü bu konferanslar yapılamıyor. Ancak yapıldığı yıllarda yabancı devlet başkanlarını dahi ağırlamış bir organizasyondu.
Türk Atlantik Gençlik Konseyi de 2005 yılında kurulmuş ve o günden beri faaliyet göstermektedir. YATA ağının bir parçası olarak biz de yıllık seminerler yapmaktayız. Onun dışında henüz bir faaliyetimiz bulunmamakla beraber bir takım projelerimiz bulunmaktadır.
Size yönelik NATO'cu yaftalamasını kabul ediyor musunuz?
Biz her şeyden önce bu sivil diplomasi ağı içerisinde Türkiye’nin çıkarlarını temsil etmek için bulunuyoruz. YATA&ATA düzeyinde yapılan toplantılarda Türkiye’nin çıkarlarını ittifak gündemine sokmaya çalışıyoruz.
Örneğin Türkiye’de düzenlediğimiz son toplantıda FETÖ’yü ve YPG’yi uluslararası terörizm konulu toplantıda ana gündem maddesi haline getirdik. Bizler NATO’ya realist olarak bakıyoruz, Türkiyesiz bir NATO Türkiye’ye doğrudan tehdit haline gelebilir, NATO’nun dahil olduğu bir Türkiye ise ittifakın bu bölgedeki politikalarını belirleyen ana aktör olabilir. Kaldı ki Türkiye Rusya, Çin, İran gibi tarihi rakiplerine karşı NATO’nun her daim güvenlik şemsiyesinden faydalanacaktır.
Bizim için öncelik NATO değil öncelik Türkiye’dir. Bu yüzden NATO’cu yaftasını kabul etmiyoruz.
Yakın zamanda tekrar gündeme gelmenize sebep olan konferans neydi ve neden iptal oldu?
Milli Düşünce Merkezi ve Siyasa Topluluğu “Türkiye’nin NATO’daki Yeri” başlıklı bir konferans organize etti. Beni ve Bahadırhan Dinçarslan’ı bu etkinliğe konuşmacı olarak davet etti. Etkinlik tarihini beraber belirledik ancak benim işlerimin yığılması sebebiyle etkinliğe katılmam zorlaştı, Bahadırhan da Türkiyem TV için çalışmalarına devam ettiği için oldukça yoğundu. Etkinliği ertelemeye karar verdik. Ertelemenin Salı günü sosyal medyadan duyurulmasından sonra Çarşamba günü ODA TV, “NATO’cular etkinlik yapıyor” diye bir haber yapıp bizi itham eden bir iğneleyen bir haber yayınladı. Hemen ertesi gün ise “Biz yazdık NATOcular İptal etti” diye başka bir haber yayınladı. Bundan sonra Aydınlık Gazetesi ve bunlarla ilintili yayın organları bu haberi yayıp bizi gündeme getirdiler.
Bu bir YATA etkinliği değildi, Bahadırhan ile ben davet üzerine katılma kararı aldık. OdaTV gibi yayın organları kendilerini önemli, güç sahibi gibi göstermeyi seviyor, böyle yayın yapmalarının sebebi bundandır.
Peki yine basında sizi Hür Dergi ve Siyasa Topluluğu ile ilişkilendirenler var, buna ne diyeceksiniz?
Siyasa Topluluğunu isim olarak bilirim kurucusu Bahadırhan ve yakın çevresini yıllardır tanırım. Ancak üye olmadığım gibi faaliyetleri konusunda çok bir bilgi yok.
Hür Dergi’nin de kurucusu Talha Barış benim bir kardeşimdir. Ancak dergisi ve faaliyetleri konusunda bir fikrim yok. Gerek Siyasa gerekse Hür Dergi’nin kurucularını şahsen tanırım ancak tanışıklığımız bu oluşumların kurulmasından öncedir.
