Özellikle belirmek isterim!
İYİ Parti adına televizyonlara çıkan Müsavat Dervişoğlu, Yavuz Agıralioğlu ve diğer konuşmacıların performanslarından şahsım olarak memnunum.
Ayrıca çevreden çok olumlu tepkiler alıyorum.
İYİ Parti yönetici ve sözcüleri çok doğru konuları yine siyasi nezaket içerisinde doğru bir şekilde gündeme getirip, değerlendiriyorlar.
Mükemmeliyet iddiası, büyümenin ve gelişmenin önündeki en büyük engeldir.
İYİ Parti’nin söylem ve icraatları değerlendirme ve eleştirmeye açıktır.
Açık olmalıdır.
Bu durumu ayrı tutarak aşağıdaki değerlendirmeleri yapıyorum!
Türkiye’de mükemmeliyet iddiasında olan siyasî ve siyasiler vardır.
Bunlar çok bilge insanlardır.
Doktordan daha fazla tıbbı bilirler.
Pele’den daha iyi futbolcudurlar.
Mete’den daha iyi askerdirler.
Zeki Müren’den daha güzel şarkı seslendirirler.
Kısaca ‘allamedirler‘.
Bütün bunlara rağmen Türkiye’nin geldiği durum orta yerde durmaktadır.
Ekonomik durumumuz içler acısıdır.
Ülkeyi âdeta Govit19 teslim almıştır.
Ege’de adalarımız işgale uğramaktadır.
Acziyetimiz ortadadır.
Hal böyle iken konuşana, eleştiri ve öneri getirene iyi gözle bakılmamaktadır.
Araştırmak, irdelemek, tartışmak bir konu üzerine fikir ve düşünce geliştirmek hem bireyin hem de ülkenin hayrınadır.
Buna kimsenin diyeceği ve diyebileceği bir söz yoktur, olamaz.
Sayın Yavuz Agıralioğlu AKP, MHP ve İYİ Parti’nin sosyolojik tabanı birdir diyor.
Sosyal medyada ağır eleştirilere muhatap oluyor.
Ben Yavuz Bey’in değerlendirmesini yanlış değil eksik buluyorum.
Bana göre bu sosyolojik benzerliğe; “83 milyon insanımızın hepsi girmektedir.”
Türk insanını istismar eden, çalan, çırpan grubu değerlendirmenin dışında tutuyorum.
Konuya bu zaviyeden bakmaz isek!
Türkiye’yi kamplaştıranların durumuna düşeriz.
Eğer aynı yolda yürüdüğümüz insanları yıpratırsak!
Bu ölçüsüzlük olur.
Ülkenin âli menfaattarına zarar veririz.
Ne dersiniz?
