Obama’nın sekiz yıllık iktidarı, ABD’nin müttefiklerine, özellikle de Türkiye’ye güven vermediği gibi çeşitli kaygılara da neden oldu. Obama Amerika’sı şaşkın, ne yaptığını bilmeyen, müttefiki ve düşmanının farkında olmayan yaklaşımlarıyla müttefiklerini karşı karşıya bırakmıştır.
Suriye ekseninde Türkiye-ABD ilişkileri!
Suriye’ye yönelik olarak gerçekleştirilen “Eğit-Donat”, “kimyasal silah kullanma”, “Suriye’nin dostları toplantıları” dahil bütün faaliyetlerde ABD, Türkiye’yi oyalamıştır.
Türkiye’nin bütünlüğüne musallat olan örgüt PYD’yi adeta partner edinmiştir. PYD adlı bu terörist örgütü devletleştirmek için elinden ne geliyorsa onu yapmıştır.
Dahası ABD, terör örgütü PKK ile Irak’tan, PYD ile de Suriye’den Türkiye’yi kuşatmaya kalkmıştır.
Türkiye İncirlik üssünü ABD’ye açmış, Obama’nın Kobani’ye yardım talebini istemeye istemeye de olsa kabul etmiştir.
Buna rağmen ABD Türkiye’nin hiçbir hassasiyetini dikkate almamıştır.
Obama döneminde ABD, Türkiye’ye karşı ikircikli, öngörüsüz ve samimiyetsiz davranmıştır.
ABD, Terör örgütü PYD’ye verdiği silahlar ve patlayıcılarla Türkiye’de katliam yapıldığında bir de Türkiye’ye taziye iletiyor!
Bu gerçektir ki Binali Yıldırım’a açıkça “Yurt içindeki teröristlerin kullandığı silahların YPG’den gelen Amerika menşeili olduğunu biliyoruz” dedirtmiştir.
Obama yönetimi, uçağın düşürülmesini istismar etmiştir!
Uçağın düşürülmesi sonrasında Türkiye-Rusya ilişkileri kopma noktasına gelecek kadar gerilmişti. ABD bu durumda Türkiye ile Rusya arasında bir denge oluşturarak sorunun çözmek yerine tam tersine Türk-Rus gerilimini istismar etmiştir. Türkiye’nin Suriye üzerinde uçaklarını uçuramamasından yararlanarak PYD’yi Fırat’ın doğusuna geçirmiş ve PKK’nın kantonlarının sayısını artırmak için elinden geleni yapmıştır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’ye “sizin müttefikiniz kim? Türkiye mi, PYD mi?” diye seslenirken Obama yönetiminden ses çıkmamıştır.
Obama yönetimi, PYD’yi terör örgütü olarak görmediklerini ve silah vermeye devam edeceklerini, Rakka operasyonunu Türkiye’yle değil PYD ile birlikte yapacaklarını açıklamıştır.
TSK, Suriye’de sahaya inince ABD afallamıştır!
Türkiye’deki iktidar bıçak kemiğe dayanana kadar beklemiştir. Kilis’e atılan katyuşalar Türk vatandaşlarının canlarını alırken dahi iktidar adım atmamış, Süleyman Şah’ı bulunduğu yerden taşımıştır.
Sonuçta içe çekilerek, büzülerek ve iyi niyet temennileriyle Türkiye’nin savunulamayacağını AKP de görmüştür.
Fırat Kalkanı operasyonunu şartlar dayatmış ve Türkiye de düğmeye basmıştır. TSK Cerablus’a ilerlemeye başlayınca ABD, Türkiye’nin kırmızı çizgi olarak ilan ettiği Münbic’e kadar taşıdığı terör örgütü PYD’yi ne yapacağını bilemez hale gelmiştir. “Çekildi… çekiliyor… çekilecekler” gibi söylemlerle Türkiye’yi oyalama taktiklerine başvurmuştur.
Türkiye’nin Suriye’de sahaya inmesi ABD’yi sevindirecek yerde afallatmıştır.
Türkiye ABD ile anlaşıp El Bab’a yöneldi. ABD, bir anda DAEŞ’le mücadeleyi unutarak TSK’yla DAEŞ’i başbaşa bıraktı.
ABD’nin gücü Rusya’nın aklı!
Suriye’deki Esad rejimi ile karşıtlarının Türkiye, Rusya ve İran garantörlüğünde ateşkes ilan etmeleri Obama’yı iyiden iyiye çileden çıkardı.
Bu yüzden olacak DAEŞ ile mücadele etmek için oluşturulmuş olan ABD önderliğindeki uluslararası koalisyon TSK, El Bab’ta DAEŞ’le mücadele ederken kılını dahi kıpırdatmamıştır. İşte tam bu sırada Rus savaş uçakları, El Bab’ın güneyindeki DEAŞ mevzilerini vurmuştur. Genelkurmay Başkanlığı bu bilgiyi doğrularken, Rusya böylece Türk askerinin El Bab operasyonuna havadan destek vermiş olmaktadır.
Türkiye’nin tepkisi üzerine, ABD jetleri de, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun sözleriyle “Uzun süreden sonra ilk defa” El-Bab çevresindeki IŞİD mevzilerini vurmuştur.
Bu arada Obama ülkesindeki 35 Rus diplomatı sınır dışı etme kararı alırken Putin cevap vermek için Trump’ın iş başı yapmasını bekleyeceğini açıklamıştır.
Türkiye’de yaşanan kanlı terör, Suriye’de yaşananlarla olduğu kadar ABD ve Rusya arasındaki gerilimle de yakından ilişkilidir.
Obama sonrası çok şey değişecektir!
