“Devletin güvenliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama” gerekçesiyle açılan davanın ikinci duruşması bugün görülüyor.
Gazeteciler Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel’e “Devletin güvenliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama” gerekçesiyle açılan davanın ikinci duruşması bugün görülüyor.
KİMLER KATILDI
Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız, TELE 1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel ve Astsubay Erdal Baran hakkında “Devletin güvenliği veya yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçundan 6 yıl 3’er aydan 17 yıl 6’şar aya kadar hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşması Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 9 Kasım 2020’de görülmüştü. Duruşmada dinlenen sanık Astsubay Erdal Baran’ın ifadeleri de Müyesser Yıldız’a kurulan kumpası ortaya çıkarmıştı.
Davanın ikinci duruşması bugün Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.
Davayı izlemeye gelenler arasında; KUMPASDER Genel Başkanı Ahmet Tatar, TESUD Genel Başkan Yardımcısı Hüsnü Şimşek, Eski Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi, CHP Milletvekili Utku Çakırözer ve sanık yakınları da bulunuyor.
DURUŞMADA NELER OLUYOR
Müyesser Yıldız’ın ve İsmail Dükel’in duruşması başladı.
Davada, Aralık ayında yeni bir iddianamenin hazırlandığı ortaya çıktı.
“Zincirleme olarak devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme suçu”ndan hazırlanan yeni iddianamenin, mevcut dosyayla da birleştirildiği ifade edildi.
“İDLİB HAREKATI’NA KATILDIM”
Erdal Baran yaptığı savunmasında, “Ben televizyon ve tartışma programları takip etmeyi seven bir insanım. Bunların hepsi açık kaynaklardan ulaşılabilen bilgilerdir. Benim kaynağım internet haber portallarıdır. Ben küçük yaşta bu mesleğe başladım… İdlib Harekatı’na katıldım” diyerek kendisinin casusluk yapmayacağını söyledi.
“Yeni iddianameye karşı bir savunmanız var mı” sorusuna ise Baran, “Yok efendim. Haber kaynaklarım belli. Televizyon, internet, basın” şeklinde yanıt verdi.
Erdal Baran, şunları söyledi:
“Önce açıklamaktan dava açıldı, daha sonra temin etme yönünde isnat edilen suçlamalar geldi… ‘Devletin güvenliği ve iç veya dış siyasal yararları gereği gizli kalması gereken bilgiler’den söz edilıyor. Temin sırasında bilgi sır olmaktan çıktıysa, bilinir hale geldiyse bu bilgi sır olmaktan çıkmış sayılır. Temin kelimesi gizli kalması gereken bilgileri elde etmek için çaba göstermek gerektiğini de içermekte.”
Erdal Baran’ın Avukatı, Genelkurmay veya Kara Kuvvetleri Karargahı’nda hiç görev yapmadığı için Baran’ın MSB’nin iddianamede “gizli” diye sınıflandırdığı belgelere erişmesinin, doğal hayatın akışına aykırı olduğunu belirtti.
Erdal Baran’ın Avukatı, Gizli belgelerin ilgili bölük komutanlıklarında çift kilit altında tutulmasının, ıslak imzalı tutanaklarla insanlara gösterilebileceği gibi gereklilikleri hatırlattı.
MÜYESSER YILDIZ SAVUNMA YAPTI
Heyete ve yargı camiasına iyi yıllar dileyerek başlayan Müyesser Yıldız, şunları söyledi:
“Casusluk iddiasıyla gözaltına alındık, arkasından böyle olmadığı ortaya çıktı ve ifşa ile suçlandık. Şimdi de iddia makamı temine getirmeye çalışıyor. Anlıyorum ki mutlaka bir şey bulunmak ve cezalandırılmak isteniyoruz. Keşke iddia makamı bu çabanın yanında; ihbarcının bulunması, daha da önemlisi bütün dosya bilgi ve belgelerinde benim çok önceden dinlendiğim, ana hedefin ben olduğum ortadayken acaba beni yasa dışı biçimde kimlerin dinlediğini de ortaya çıkaran bir iddianame düzenleseydi.
Temin nedir? Gazeteciliğin temel faaliyeti budur. Tabii kabul etmiyorum Erdal Baran’dan bir şey temin ettiğimi, ama gazeteci bilgiyi temin eder ve yazar. Ben gazeteciyim. Bilgiye ve belgeye ulaşacağım ki yazı yazabileyim.
Genelkurmay, İzmir Casusluk Davası’nda sanıklardan ele geçen telefon rehberine de ‘gizli’ dedi. Metin Gürak’ın Libya’daki komutan olduğunu ABD biliyor, Rusya biliyor; gizli mi bu? Ben Libya’da şu andaki komutanımızın da kim olduğunu biliyorum. Ve bunu bir astsubaydan değil General’den öğrendim. Ama yazmadım, ne’me lazım, bunu da iddianameye katarlar diye. Sonra Akar’ın ziyaretindeki fotoğraflarda o komutanı arkada gördüm. Bunu yazmak ifşa mı olur şimdi?
Sakıncalı piyadeyi icat eden zihnin torunları şimdi sakıncalı gazeteciyi yaratmak peşinde. Gelin adalet reformunun ilk işaret fişeğini siz atın ve bu davayı kapatın.”
Mahkeme heyeti, Yıldız’a, kendilerinin sorularına yanıt verip vermeyeceğini sordu. Yıldız, yanıt vermeyeceğini söyledi.
“BURADA YARGILANAN GAZETECİLİKTİR”
Müyesser Yıldız’ın avukatı Erhan Tokatlı konuşmasına başladı.
Erhan Tokatlı, konuşmasına temin hakkında düzenlenen ikinci iddianameye ilişkin başladı. MSB’deki evrakların var olduğu konusunda bir şüphesinin olmadığını söyleyen Tokatlı, ancak suçun oluşması konusunda heyetten farklı bir kanaatte olduğunu ifade etti.
Tokatlı, “Yargılama isterse temin isterse ifşa hakkında olsun; burada yargılanan gazeteciliktir ve burada gri bir alan oluşturulmaya çalışılıyor” diye belirtti.
Hatay İskenderun’daki orman yangınını örnek veren Tokatlı, dumanın, alevlerin görüldüğünü; gazetecinin somut olayları değerlendirip onun haberini yaptığını belirterek, “Şimdi o haberi yapan gazeteci hakkında iddianame hazırlansa, yöntem olarak da gidip Genelkurmay’a, Bakanlıklara ‘Sizde bu yangınla ilgili gizli belge var mı?’ denerek suç isnadına bakılırsa bu doğru değildir; çünkü elbette bu kurumlardan o yangınla ilgili tonla belge vardır” dedi.
Erhan Tokatlı şunları söyledi:
“İfşanın ifşası olmaz. Baran’ın kendisi bu bilgileri ‘Sputnik’ten okudum, şuradan okudum’ diye söylüyor. Temini de kabul etmiyoruz zaten, çünkü yine aynı bilgiler o noktada alenileşmiş bilgiler… Her iki suçlamayı da bu itibarla biz kabul etmiyoruz.
Müvekkilimin meslek hayatı boyunca yazdığı yazılara bakıyoruz, haberlerine bakıyoruz. Müvekkilimin gazetecilik anlayışı ‘Haberi ilk ben vereyim’ şeklinde değil. Olan olayları kronolojik olarak sıralayıp güncelle birlikte yorumluyor, analizin ardından çıkacak sonuçları bile bazen belirtmeyip okura bırakıyor.
İddia makamı Yargıtay’ın bir kararına atıfta bulunmuş, ifşa olduğunda aynı zamanda teminden de ceza verilmesini öngören.”
Yıldız’ın avukatı, bunun cinayet suçunda, adam yaralamaktan da ayrıca ceza aranması gibi olduğunu belirtiyor.
Erhan Tokatlı, “Sonuç olarak, biz eksik kalan hususların tamamlanmasını talep ediyoruz. Sayın Hanefi Avcı’nın tanık veya uzman sıfatıyla huzurda raporuna ilişkin dinlenmesini ve müvekkilinin yaptığı gazetecilik faaliyetinin, alanında söz sahibi olan, ilim sahibi olan gazeteciler tarafından değerlendirilmesini talep ediyoruz” diye belirtti.
“BU BELGELERİ GÖRMEDİ”
Müyesser Yıldız’ın avukatı ve eşi Naci Uğur söz aldı.
Naci Uğur, şunları söyledi:
“Bir hususu vurgulamak istiyorum. Başından beri sadece tapeler vardı ve müvekkil tutuklandığında da onlardan soru soruldu. Tutuklandıktan sonra Savcılık Bakanlığa yazı yazdı ve belgelerin gizli olup olmadığını sordu. O noktaya kadar bilgilerin gizli olduğu bile belli değil, sadece kanaat var. MSB’nin yanıtında bir yazı bile yok, bir Excel tablosu var… Sadece ‘konuşulanlarla ilgili gizli bilgi var’ şeklinde bir yazı var. Siz duruşmada doğru olarak o belgeleri talep ettiniz ve yazıları incelediniz… Sanıklar ciddi bir suçtan yargılanıyorlar ve belki de ceza alacaklar; ama ne sanıklar ne de iddia makamı bu belgeleri görmedi.
Müvekkilin büyük, tekrarlı bir çabası yok. Çoğunu Baran’ın başlattığı, aradığı konuşmalar var.
Size daha önce iki belge sunmuştuk. Biri, müvekkilin iddianameye konu olan yazılarındaki her bilginin, yayımlanma tarihinden önce başka kaynaklardaki haberlerinden oluşan kaynakçalarını içeriyor. Diğeri de iddianamede sunulduğu gibi, madde madde tüm tapelere ilişkin, konuşulan konuların, yazıların yayımlanma veya konuşmanın yapılmasından öncesinde yayımlandığı kaynakların listelendiği bir çalışma.
Sonuç olarak ne ifşa ne temin suçu oluşmamıştır.”
EK SÜRE TALEBİ
Mahkeme Heyeti söz alırken, sanıklara ek savunma hakkı verildi.
Erdal Baran’a, eylemlerinin TCK 334 ve 336 kapsamında değerlendirilebileceği söylenerek ek savunma isteyip istemediği soruldu.
Baran’ın Avukatı, ek süre talep etti.
Aynı ek süre talebi sorusu Müyesser Yıldız’a da soruldu, Yıldız ek süre istemedi. Yıldız’ın Avukatı Erhan Tokatlı ek süre istedi. Benzer şekilde Dükel’in avukatları da ek süre talebinde bulundu.
İddia makamına talepleri soruldu. İddia makamı, yazışmaların yanıtlarının beklenmesini ve akıbetinin sorulmasını, Baran’ın tutukluluğunun devamına karar verilmesini, Yıldız ve Dükel hakkında uygulanan adlli kontrol kararlarının (yurt dışı yasağı) devamına karar verilmesini talep etti.
Erdal Baran’a tutukluluk hali ve devamı talebi hakkında sözleri soruldu.
Baran, 7 aydan beri tutuklu olduğunu, eşinin kanser tedavisi gördüğünü, mağdur olduğunu ve tahliyesini talep ettiğini belirtti.
Baran’ın avukatı, müvekkilinin 10 yıla yakın süredir bipolar bozukluk yaşadığını, mevsimsel geçiş döneminde manik durumun daha da arttığını, ataklar geçirdiğini anlatırken, “Müvekkilim kendisini bu rahatsızlık nedeniyle çok önemli belgelere erişimi olan çok önemli biri gibi görse de zaten size MSB’den gelen yanıt yazısında da gördüğünüz gibi bu bilgi ve belgelere erişimi aslında yoktur” dedi.
İSMAİL DÜKEL SAVUNMA YAPTI
İsmail Dükel kısa bir konuşma yaptı. Konuşmasına iyi yıllar dileyerek başlayan Dükel, du haksız davanın temizlenmesi görevinin bu heyete düştüğünü belirtti.
İsmail Dükel’in avukatı da söz alırken, ikinci iddianameyi gereksiz bulduğunu belirtti. İkinci iddianamede temine ilişkin yeni bir şey olmadığını, yalnızca birinci iddianameye atıfta bulunulduğunu ifade ederken, bu usülü kabul etmediklerini vurguladı.
Dükel’in avukatı, “Başbakanlık genelgesine göre herhangi bir merciye iddiada bulunurken, isim ve soyismin yanında ikamet adresi gibi bilgilerin bulunmasının gerektiği de öngörülüyor. Bu genelgeye aykırı bir ihbar dilekçesinin işleme alınması hukuka aykırı” derken, şunları söyledi:
“Devlet sırrı kapsamındaki belgelere göre bir inceleme yapılmış; ancak bu Genelkurmay’ın gizlilik kategorilendirmesindeki bu sınıflar, ilgili bilgi ve belgelerin devlet sırrı olup olmadığını net olarak belirtmiyor. Bunun net olarak belirlenmesini istiyoruz. MSB’den gelen ve ilk kez gördüğümüz yanıt yazısına dair ayrıca inceleme yapıp beyanda bulunmak için süre istiyoruz.”
Avukat, Dükel’in temin kastıyla hareket ettiğinin söylenemeyeceğini; çünkü kendisinin bu yönde bir çabası olmadığının tapelerde ve aramalarda görüldüğünü belirterek konuşmasını bitirdi.
Yıldız’a mütalaaya karşı taleplerine ilişkin görüşleri soruldu. Telefonlarının, kendisinin soruşturmaya dahil edilmesinden çok önceden beri dinlenmeye başlanması olgusunun araştırılmasını talep eden Yıldız, benzer usülsüzlüklerin darbe davaları yargılamalarında da yaşandığını, bu heyetin bu gibi bir hukuksuzluğu ortaya çıkartmakta öncülük etmesi gerektiğini talep etti.
Avukatı Erhan Tokatlı ise adli kontrol hükümlerinin kaldırılmasını talep etti.
Duruşmaya karar için 5 dakikalık ara verildi.
İLK DURUŞMADA NE OLMUŞTU
Müyesser Yıldız ilk duruşmada tahliye edilmişti.
155 gün tutuklu kaldıktan sonra, 9 Kasım’da ilk kez mahkeme karşısına çıkarılan Müyesser Yıldız, duruşmada, “Huzurunuza gelmeme sebep olan, bir iddianame değil, bir intikamnamedir. O yüzden sözlerimin başında bu intikamnameye karşı herhangi bir savunma yapmayacağımı belirtmek istiyorum” ifadelerini kullanmıştı.
Hakkında tahliye kararı verilen Yıldız’a yurt dışına çıkış yasağı getirilmişti.
YILDIZ HANGİ YAZILARDAN SUÇLANMIŞTI
Müyesser Yıldız’a savcılık aşamasında iki tane yazısı suçlama olarak yöneltilmişti. Yazılardan birisi 24 Aralık 2019 tarihli “Kim bu Hafter’le görüşen Türk komutanlar” başlıklı yazıydı.
Yıldız, söz konusu yazısında yabancı basında yer alan haberleri derlediği ve açık kaynakları kullandığı görülüyordu.
Müyesser Yıldız’ın suçlandığı diğer yazı ise 20 Ocak 2020 tarihli “Libya’ya hangi komutan gitti… Yerine kim geldi” başlıklı yazıydı. Yıldız söz konusu yazısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 5 Ocak’ta bir televizyon programında yaptığı Libya’da bir korgenaral görevlendirecek açıklamasına değindi.
Yıldız’ın mahkemede konuyla ilgili olarak “Köşe yazılarımda konu ettiğim bilgilerin tamamı açık kaynaklarda olan, referanslarını yazıma yazdığım bilgiler söz konusudur. Ben Ankara’da oturmakta olan bir gazeteciyim. Karargahtaki gelişmeleri takip eden bir gazeteciyim. Dolayısıyla bir kısım bilgileri öğrenip bunları haberleştirmemizde herhangi bir suç yoktur. Suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum” demişti.
2011 yılında Odatv kumpasından 16 ay hapis yatan Müyesser Yıldız, 37 yıllık meslek hayatında yazdığı yazılar nedeniyle ikinci kez demir parmaklıkların ardına atılmıştı. Kemik erimesi rahatsızlığı bulunan Yıldız’ın tutuklanmasına, itirafçı olmak isteyen, psikolojik rahatsızlığı bulunan bir astsubay ve isimsiz ihbar mektubu neden olmuştu.
Kaynak: Odatv