Son yıllarda Türkiye’deki odun üretiminin yüzde 53,6 oranında artırıldığına dikkati çeken Prof. Dr. Erdoğan Atmış, ahşap esaslı levha sektörü için ormanların yok edildiğini, şimdilerde biyokütle enerji santrallerinin de duruma dahil olduğunu savundu
Türkiye Ormancılar Derneği’nin (TOD) önceki gün paylaştığı basın açıklamasında odun üretiminin planlanandan daha fazla miktarda arttığı, ormanlara zarar verildiği ve milli parkların da odun üretimine açılmasına yönelik çalışmaların yapıldığı iddia edildi.
Açıklamada, “Ülkemiz ormanlarından yapılan odun üretimi 2017 yılında 18,5 milyon metreküp iken, 2020 yılına kadar 10 milyon metreküp attırılarak 28,5 milyon metreküpe ulaşmıştır. Yani sadece son 4 yıl içinde yüzde 53,6 oranında artmıştır” ifadeleri yer aldı.
TOD: Milli parkların sermayeye ucuz hammadde sağlamak için gözden çıkarılması kesinlikle kabul edilemez
Dernek, basın açıklamasında milli parklara ilişkin ise şu cümlelere yer verdi:
Köprülü Kanyon Milli Parkı’nda 9 bin 477 metreküp, Termessos Milli Parkı’nda 176 metreküp, Beyşehir Milli Parkı’nda 5 bin 703 metreküp, Kızıldağ Milli Parkı’nda 9 bin 520 metreküp ve Kovada Milli Parkı’nda 948 metreküp yıllık odun üretimi için eta verilmiştir. Beyşehir Gölü Milli Parkı ve Kızıldağ Milli Parkı Amenajman Planları 2021 yılında onaylanmıştır. Bu alanların amenajman planlarında son hasılat etasının (kesilmesi planlanan odun miktarı) belirlenmiş olması çok olumsuz bir tablo ortaya çıkarmaktadır. Üretim ormanı değil de, korunan alan olarak yönetilmekte olan bu alanların odun üretimi mantığı ile planlanmış olması korunan alan yönetimi anlayışına hem hukuki, hem de bilimsel açıdan uygun değildir. Milli parkların sermayeye ucuz hammadde sağlamak için gözden çıkarılması kesinlikle kabul edilemez. Milli parklar ve diğer korunan alanlar mutlaka odun üretimi dışında tutulmalıdır.
Independent Türkçe’den Lale Elmacıoğlu, Türkiye’de odun üretiminin geldiği noktayı ve milli parkların durumunu, Bartın Üniversitesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve TOD Ormansızlaşma Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Atmış’la konuştu.
Türkiye’de odun üretimi artışının sadece son 4 yılda yüzde 53,6’ya ulaştığını belirten Atmış, bunun çok yüksek bir oran olduğu söyledi. Atmış, yakacak odun üretiminde yüzde 23,8’lik bir artış görülmüşken, endüstriyel odun üretiminin ise yüzde 59,5 arttığını belirtti.
Erdoğan Atmış, yakacak odun üretiminin bundan önceki yıllarda düşüş eğilimi gösterirken yüzde 24 civarında artış kaydetmesini ise şöyle yorumladı:
Burada bir gariplik var. 2017’ye kadar düşüş eğiliminde olan yakacak odun üretiminin 2018’den yılından sonra yeniden artışa geçmiş olması düşündürücü. Endüstriyel odun üretimindeki yüzde 59,5’e varan rekor artışın ana nedeni, 2018 yılında ülkemizde döviz fiyatlarındaki yükseliş. Yurtdışından getirilen odun hammadde fiyatlarındaki maliyetlerin artması sonucunda ülkedeki orman endüstrisi sektörü odun hammaddesini ülke içi üretimden karşılamak istedi. Çünkü orman ürünleri endüstri sektörü kapasitesini kısa süre içinde olması gerekenden çok daha fazla arttırdı ve odun hammaddesi gereksinimini iç piyasadan karşılayarak maliyetlerini düşürebilmek için Tarım ve Orman Bakanlığı üzerinde baskı kurdu. Sektörün ihtiyacı endüstriyel odun üretiminden karşılanamayınca, bu sektörün ihtiyacını karşılamak için yakacak odun üretimi de arttırıldı.
Lif levha ve yonga levha sektörlerinin MDF/HDF levha üretiminde Avrupa’da birinci, dünyada ikinci sırada, yonga levha üretiminde ise Avrupa’da üçüncü ve dünyada beşinci sırada yer almasıyla övünülmesini de eleştiren Erdoğan Atmış, aksine bu rakamların tedirgin etmesi gerektiğini savundu:
Hammaddeler ülke ormanlarından karşılanırsa zarar verir, bir kısmını ithal getireceklerdi ama 2018’de döviz krizi olunca ondan sonra ikame etmek için ithalden vazgeçtiler. Böyle olunca da sektör, tamamen iç piyasadan hammadde almaya döndü. Bizden daha fazla ormanı, odun üretimi olan ülkeler bu sektörü bu kadar büyütmüyorlar çünkü ormanlarına zarar vermemek için hammaddelerinin önemli kısmını ithal ediyorlar. Türkiye’de ise bu sektör ülke ormanlarına zarar verecek şekilde orantısız büyüyor!
“Ahşap esaslı levha sektörü için ormanlar yok ediliyor”
Belirlenen plana göre hareket edilmediğini, Türkiye’de yapılması gereken odun üretiminden çok daha fazlasının gerçekleştirilerek ormanlara zarar verildiğini savunan Erdoğan Atmış, ahşap esaslı levha sektörünün kârı için ormanların yok edildiği yorumunu yaptı:
Farklı yöntemler kullanılarak, ormanlarda kesilmemesi gereken ağaçları kesiyorlar. Planlara göre kesilmesi gerekenden çok daha fazla ağaç kesip odun üretiyorlar. Bilimsel ve teknik esaslara göre odun üretimi yok. Bundan 15 yıl önce 13 milyon metreküp odun üretilirken şimdi 28,5 milyon metreküpe ulaştı! Son 4 yılda yüzde 50’nin üzerinde artış var, orman ekosistemine zarar veriliyor. Tüm bunlar, bir sektörün maliyetlerini düşürmek için yapılıyor. Yurtdışından ithal edilmesin, döviz kurundaki yükseklik nedeniyle pahalıya gelmesin, şirketlerin kârı azalmasın diye. Aksi takdirde bu şirketler, üretim yapamayacak, aşırı şişirmiş olduğu kapasitesini kullanamayacak. Amaç ne yazık ki ormanları korumak, ormanları yönetmek, sürdürülebilir ormancılık değil, belli bir sektörü mutlu etmek ve onların kârını artırmak haline gelmiş. Bu tabloda hem ormanlar hem de toplum zarar görüyor, kamu yararı oluşmuyor!
“Biyokütle enerji santralleri de ormanlara göz dikti”
Biyokütle enerji santrallerinin de ormanlara “göz diktiği” ve bunun yeni bir “tehlikeye” olarak görülmesi gerektiğine söyleyen Atmış, bu iki sektör arasında ormanlardan hangimiz daha çok odun ürünü alacağız konusunda lobi faaliyeti yürütüldüğünü savundu ve yeni bir kanunla bu sektöre ormandan da odun satışının önünün açılmasını eleştirdi.
Atmış, “Bu sektör de odun talep edecek, ülkenin enerji ihtiyacı var denilip odun üretimi daha da artacak. Biyokütle enerji santralleri göz diktiğinden, ahşap esaslı sektör, onların girmesini istemiyor çünkü o zaman ürün maliyeti artacak. Biyokütle enerji alanındakilerin sektöre girip odun fiyatlarını artırmaması için ahşap sektörü lobi faaliyeti yapıyor. Ormanlardaki üretim planlamasının çeşitli sektörlerin ihtiyaçlarına ya da kârına göre değil, bilim ve teknik esaslara, toplum yararına yapılmalıdır” diye konuştu.
Orman Mühendisi Prof. Dr. Erdoğan Atmış’a milli parkların durumu da soruldu.
Üretim ormanlarında yapılan aşırı kesimlere halkın tepki göstermesi ve buralarda ürettikleri odunu hedefledikleri seviyeye ulaştıramamaları üzerine bu kez de milli parklardaki ormanlara “göz dikildiği” yorumunu yapan Atmış, Türkiye’deki orman alanlarının 22,7 milyon hektar olduğunu, 907 bin 500 hektarlık milli parkların ülke orman alanlarının sadece yüzde 4’ünü oluşturduğunu söyledi.
“Milli parklar içinde yer alan ormanlar ise toplam orman alanlarının sadece yüzde 1,3’ü (304.000 hektar)” diyen Atmış, bu alanların (milli park) “korunan alanlar” sınıfına girdiğini, doğal haline bırakılması ve oradaki yaban yaşamın korunması gerektiğini vurguladı.
Prof. Dr. Atmış, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
Orman alanındaki üretim yetmemiş olacak ki, bakım çalışmaları adı altında ormanlarda aşırı odun üretimi yapılıyor, ormanların canına okunuyor. Türkiye’de gençleştirme çalışmaları bir araç! Ormana gençleştirme için değil de bakım için girilmesinin sebebi, sadece tomruk istemeyip, ağacın dalını, kökünü, büyüme çağında olanını, yani her şeyini değerlendirmek. Yapılan aslında bakım değil, odun üretimi!
Milli parklar için “Doğa orada kendini var ediyor” diyen Atmış, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bu alanlarda habitatı korumanın esas alınarak, korunan alanlarda odun üretiminin, tüm ormanlarda da avcılık faaliyetlerinin yasaklanması gerektiğini ifade etti.
“Ormanları, onun değerini bilenler yönetmeli”
Tepkisini “Milli parkları da odun üretimine açamayız” diyerek dile getiren Atmış, sözlerini şu ifadelerle noktaladı:
Ormanlar, toprağı korur, erozyonu önler, biyoçeşitliliğe katkı sağlar ve iklim değişikliğini önlemede etkilidir ve oksijen kaynağıdır. Harekete geçilmezse ülkedeki milli parkların niteliği ortadan kalkar! Milli Parklar korunan alandır, odun üretimi için kullanılamazlar. Ormanlar tüm varlıklar için önemli, ormanların yönetimini bunun farkında olanlar yapmalı! Ormancılık bilimiyle, tekniğiyle ilgili olmayan işler yapılıyor. Algı yönetimiyle orman alanları artırılıyor gibi gösteriliyor. Ağaca bakmaktan ormanı göremeyenler yönetimde! Ormanları, onun değerini bilenler yönetmeli.
Kaynak: Independent Türkçe