“Bizim siyasetimizde millet yegâne güç ve öznedir.”
Dr. Devlet Bahçeli
“Göz göze anlaşabilen” tek milletin Türkler olduğu gerçeği, yabancı araştırmacılarca sıklıkla ifade edilmektedir. Aynı zamanda gönül kelimesinin başka bir dilde karşılığının olmadığı bildiğimiz bir gerçektir. Hal böyle olunca gönül elçilerinin vücut bulacağı muhkem tek mekan; Türk Milleti sevdalılarının bağrıdır.!”
Milliyetçi Hareket Partisi Gönül Elçileri Eğitimi programının 4. grup çalışmaları bünyesinde geçirdiğim 3 günün ardından, henüz süreç devam etmekle birlikte gördüklerimi, bulduklarımı düşündüklerimi ve hissettiklerimi paylaşmak istedim.
Öncelikle ifade etmek isterim ki; eğitimin hedefi, kalitesi, önemi ile birlikte, gerek katılımcıların istek ve heyecanları, gerekse projeyi hayata geçiren kadronun inanç, azim, özen ve gayreti, oluşturdukları akademik altyapı, olumlu sonuçların alınacağının müjdecisi mahiyetindedir.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yarımcısı Prof. Dr. Mustafa Erdem yönetiminde hazırlanan ve vatandaşla doğrudan iletişime geçmeyi hedefleyen proje, genişletilmiş çalışma şekilleri ile çok farklı konuları bünyesinde bulundurmaktadır. Halka bire bir ulaşarak hedeflenen mesajları verecek olan gönül elçilerinin, akademik anlamda en üst düzey donanım sahibi olarak yetişmelerini sağlayacak bir eğitim programı üzerinde yoğunlaşılıyor.
Gönül Elçileri Projesinin gerçekleştirilmesinde MYK üyeleri Sayın Recep Dumanlı ve İsmail Hakkı Yücel Beyefendilerin her aşamada gösterdikleri samimi gayret ve fedakarlıklar eğitimin başarısı için çok önem ifade ediyor.
Saygıdeğer Genel Başkan Yardımcımız Erdem’in başlangıç konuşmasında vurguladığı noktalar, eğitimin sıradanlıktan öte özel bir anlam taşıdığını belirginleştiriyor.
Eğitim programının planlamasında, son derece gerekli olan çalışma şekillerinin verilmesi yanında Genel Merkez bünyesinde oluşturulan koordinasyon merkezi projeye özel bir anlam kazandırıyor. Çalışmaların süreklilik arz eder şekilde genel merkezle koordineli yürütülmesi amaçlanan derinliği, sağlayacak genişlikte olduğu açık.
MHP açısından bu hususun getireceği önemli bir kazanım da genel merkezden tüm vatandaşlara sağlanacak bilgi akışı yanında, il teşkilatlarınca tespit edilen, gerek bölgesel sorunlar ve projeler, gerekse istek ve temennilerin süratle merkeze intikalinin sağlanabilecek oluşu görünüyor.
Bu eğitim programının temelindeki en büyük önem; Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ’NİN bugüne kadar devamlı olarak öncelik verdiği ve direktifleriyle işaret ettiği; “zamanın gereklerine göre üstün nitelikli ve yüksek donanımlı, bulunduğu çevrede gıpta ile bakılan örnek insan, ülkücü” tanımlamasının da ruhunu yansıtan bir eğitim programı oluşudur.
Konunun mahiyetini daha iyi anlamak için günümüz Türkiye’sinin siyasi yapısını kısaca irdelemek gerekir. Bir tarafta ekonomik gücün ölçülemez boyutlarda değerlendirilebildiği, medya gücünün çok yüksek oranlarda kullanıldığı, devlet gücünün siyasi mücadelelerde belirleyici kılındığı bir güç merkezi, diğer yanda bu araçlara karşı mücadele etmek zorunda olan MHP’nin bu alanlarda kıyaslanamayacak kadar sınırlı imkânlara sahip olmasıdır. (Aslında bu durum iki yapı arasındaki dengesizliği ifade ettiği kadar, kurumların varlık sebepleri, temel öncelikleri ve hedeflerinin de mahiyetini ifade eder niteliktedir.)
Burada MHP’nin en önemli gücü ve diğerlerine karşı bariz üstünlüğü, insan gücü olarak ortaya çıkmaktadır. İşte bu insan gücü; nitelikli, donanımlı, hareketli, belirleyici ve süreklilik arz eder şekilde değerlendirilebilirse, yakın zamanın güçlü siyasi konumunun sahibi muhakkak ki Türk Milliyetçileri olacaktır.
Burada önemli başka bir kazanım da “Gönül Elçileri” hayata geçip, faaliyet aşamasına ulaşıldığında, dış tazyiklerle oluşturulmak istenen iç farklılaşma görüntüsünün hiçbir şekilde ülkücü harekette vücut bulamayacağının ilanı olacaktır.
Programın çerçevesi kadar, uygulanışında yakalanan yüksek standart projenin geleceği ile ilgili son derece olumlu düşünceler oluşturmaktadır. Alınan eğitimin yüksek vasıflı oluşu, günlük hayatta gerek sosyal, gerekse ticari alanlar dâhil, son derece olumlu sonuçları beraberinde getirecek özellikte olduğu kuvvetle hissedilmektedir.
Böylesi ufuk üzere gerçekleştirilen bu organizasyonda emeği olan herkese teşekkür etmek, minnettarlığımızı ifade etmek bize ayrı bir huzur vermektedir.
Kimi zaman ilk anda sıradan veya detay görünen konular, esas üzerinde ciddi şekilde belirleyici olabilmektedir. İşte bu eğitim programına herhangi bir eğitim olarak değil, bu zaviyeden bakmak istiyorum.
Katılımcılardan bir akademisyenin bizler için dışarıdan birisi olarak ifade ettiği bir sosyolojik tespiti sizlerle de paylaşmak istiyorum.
“Türkiye’de son sözü her zaman Türk Milliyetçileri söylemiştir.”